Home / Yazarlar / Emre Güntekin / Peru’daki Kongre Darbesi Üzerine – Emre Güntekin

Peru’daki Kongre Darbesi Üzerine – Emre Güntekin

Peru’da geçtiÄŸimiz yılın Haziran ayında yapılan seçimle devlet baÅŸkanlığı koltuÄŸuna oturan eski sendikacı Pedro Castillo görevinden azledilerek gözaltına alındı. Gözaltı, Castillo’nun hükümeti devirmekle suçladığı Kongre’yi feshetmesi ve bir acil durum hükümeti kurulduÄŸunun ilan edilmesi üzerine gerçekleÅŸti. Castillo için göreve geldiÄŸinden bu yana üç kez gensoru önergesi sunulmuÅŸ fakat bunlar kabul edilmemiÅŸti.

Peru’da Castillo’ya düzenlenen hükümet darbesi, Latin Amerika’da reformist sol rüzgarların estiÄŸi bir döneme denk geldi. Son olarak oldukça gerilimli bir seçim sonucunda Brezilya’da aşırı saÄŸcı Bolsonaro, Lula da Silva karşısında yenilgiye uÄŸramıştı. Peru’da Castillo’nun geçtiÄŸimiz yılki seçim zaferi ise 2018 Meksika, 2019 Arjantin ve 2020 Bolivya’nın ardından yeni sol reformist dalganın önemli bir halkası olmuÅŸtu.

Ancak, Peru özelinde Latin Amerika’nın tarihi tekerrür etti. Castillo, üzerinde yükseldiÄŸi mevcut devlet geleneÄŸi tarafından ilk fırsatta tasfiye edildi. Daha önce Chavez’in, Roussef’in, Lula’nın ve Morales’in yaÅŸadıklarına bakanlar için elbette bu sonuç ÅŸaşırtıcı deÄŸil. Peru’nun yakın tarihine bakıldığında ise hiç deÄŸil… Zira ülkeyi 1990-2000 yılları arasında demir yumrukla yöneten Alberto Fujimori’nin geride bıraktığı miras yerli yerinde yaşıyor. Onun en has temsilcisi ise bizzat Alberto Fujimori’nin kızı Keiko Fujimori…

Keiko Fujimori 2016 yılında bir baÅŸka saÄŸcı aday Pedro Pablo Kuczynski karşısında kaybetmiÅŸ fakat partisi Popüler Güç’ün Kongre’de elde ettiÄŸi çoÄŸunluk sayesinde rakiplerine koltuklarında huzurla oturma ÅŸansı tanımamıştı. 2018 yılında Kuczynski hakkında açılan yolsuzluk soruÅŸturması sonrasında istifa etmiÅŸ, yerine gelen Martin Viscarra da 2020 yılında rüşvet iddiaları nedeniyle görevinden alınmıştı. 2016 yılından bu yana Peru siyaseti yolsuzluk, rüşvet skandalları ve egemen sınıfların iç çatışmaları nedeniyle derin bir siyasi krizin içerisine yuvarlanmıştı. Pandemi döneminde yaÅŸanan ekonomik ve toplumsal kriz sonucu geliÅŸen radikal eylemler sonrasında Viscarra’nın yerine geçici olarak baÅŸkanlık koltuÄŸuna oturan Manuel Merino da istifa etmek zorunda kalmıştı. Castillo yıllarca büyüyen siyasi ve toplumsal huzursuzluÄŸu kendi lehine çevirmeyi baÅŸarması sayesinde iktidara uzanabilmiÅŸti.

YaÅŸanan süreç, bu iktidarın ne kadar kırılgan olduÄŸunu çok kısa bir süre içerisinde gösterdi. Öncelikle Castillo seçimin ikinci turunda galip gelirken aradaki fark sadece % 0,26’lık bir oy oranına tekabül ediyordu. Yani saÄŸa karşı güçlü bir toplumsal destekten yoksun bir ÅŸekilde göreve baÅŸlamıştı. Fujimori ve saÄŸ koalisyon ayrıca Kongre’de yeniden çoÄŸunluÄŸu ele geçirmelerinin ardından geçmiÅŸ senaryoyu tekrar devreye soktular. Kongreye baÅŸkanı görevden alma hakkı tanıyan 1993 Anayasası bir sopa olarak her seferinde başında sallandı. Sermaye cephesinden de Castillo’nun toplumsal meÅŸruiyetini kırmak adına attığı adımları ifÅŸa eden video kayıtları dahi ortaya döküldü. Castillo bu ortamda birbiri ardına gelen soruÅŸturmalarla uÄŸraÅŸmak zorunda kaldı. Kabinesinde sıkça istifalar yaÅŸandı ve Peruluların beklediÄŸi politik istikrarı saÄŸlayabilmekten ve onların toplumsal taleplerine cevap vermekten uzak bir performans sergiledi. İçinden geldiÄŸi yerli halkın ve emekçi sınıfların talepleri doÄŸrultusunda atılan adımlarsa genel olarak Kongre’nin blokajına takıldı.

Öte yandan pandemi ve Ukrayna iÅŸgalinin yarattığı ekonomik ve sosyal sorunlar Castillo’nun toplumsal desteÄŸini iyice eritti. Nisan 2022’de akaryakıt ve gübre fiyatlarında yaÅŸanan artışa karşı patlak veren isyanda 6 kiÅŸi yaÅŸamını yitirdi. Castillo yönetiminin sokaÄŸa çıkma yasağı ilanı ise ters tepmiÅŸ ve isyanın daha da radikalleÅŸmesine yol açmıştı. Bir yıllık süreçte Castillo’nun görev onayı % 25’e kadar gerilemiÅŸti.

Castillo’nun Kongre’yle yaÅŸadığı gerilim er ya da geç böyle bir sonuca baÄŸlanacaktı. Castillo ÅŸansını denedi, fakat Kongre’nin gücünü delemedi. Ordu ve polis, yargı ve burjuva medya, dahası kendi kabine üyeleri bile Castillo’nun karşısında yer aldılar. Hatta baÅŸkan yardımcısı Dina Boluarte, Castillo’nun azledildiÄŸi gün baÅŸkanlık koltuÄŸuna oturmakta hiçbir sakınca görmedi.

Sürecin bütününe bakıldığında Peru’nun izlenmesi gereken devrimci siyasete dair önemli dersler barındırdığı açık. Hemen her seferinde tekrarladığımız üzere Latin Amerika gibi bir coÄŸrafyada bir sürekli devrim programı izlemeden, burjuva devlet aygıtını çözmeye yönelik taktikleri yaÅŸama geçirmeden iktidarda kalmanın mümkün olmayacağı bir kez daha kanıtlandı. BaÅŸarıyı saÄŸlayabilecek güç, toplumun alt sınıflarını harekete geçirmekten, onu harekete geçirmenin yolu ise en temel gündelik sorunlarını çözmenin bile bir devrimci sürecin gerekliliÄŸine dayandığına ikna etmekten geçmektedir. Ancak Castillo, sağın her saldırısında düzeni sarsmamak ve orta yolu bulmak adına geri adım attı, tavizler verdi. Bir kez bile kendisine destek veren kitleleri mobilize etme seçeneÄŸini devreye sokmadı. Hatta kitlelerin üzerine, içlerinde hayat pahalılığındaki artışın sorumlusu olarak her seferinde atılan adımların önüne engel çıkaran Kongre’yi hedefe koyan katmanlar olmasına raÄŸmen, devletin baskı araçlarını salmaktan çekinmedi. Nitekim üzerine yaslandığı burjuva devlet aygıtı ilk fırsatta onu sırtından atmayı baÅŸardı.

Peru’da yaÅŸanan bu olayın diÄŸer ülkelerde de mutlaka etkisi olacaktır. Latin Amerika’nın yoksul halklarının, ezilen yerli nüfusun kurtuluÅŸu kapitalizmle uzlaÅŸmayı deÄŸil, hesaplaÅŸmayı öne çıkaran devrimci seçeneÄŸin inÅŸasına baÄŸlıdır.