ODTÜ’de Gelenek Özveriyle Sürdürülüyor! – Emrecan Konyalı (Marksist Fikir Topluluğu Başkanı)
Devrimci hareket açısından gençlik mücadelesinde de kabuk dönüşümünün şart olduğu bir dönemdeyiz. Güncel siyasetin dinamiklerini iyi anlayan buna yaratıcı cevaplar üreten, bulunduğu alanda hayatın akışına dinamik şekilde müdahale çabasında olan, yaşamın çelişkilerinin farkında olan fakat umutsuzluğa düşmeyen bir gençlik hareketi mücadelenin ihtiyacı durumunda. Güncel siyasi mücadeleyi programatik bir çerçeveyle birleştirmeyen, dinamik ve üretken olmayan gençlik hareketiyse izole olmak durumunda. Üniversitelerde verilen mücadeleler de ancak ve ancak net bir politik tavırla kazandığı alanları koruyabilir ve bu alanları genişletmek için mücadele verebilir. Buradan hareketle ODTÜ’de son haftalarda yaşanan eylemler bir başarı öyküsü olarak duruyor ve gençliğin yeni ilhamlar yaratma potansiyelini gösteriyor.
Tam da bu yüzden her şey bitti, bu düzen böyle gelmiş böyle gider diyenlerin bakması gereken yer ODTÜ. Binlerce öğrenciyle ve onlarca akademisyenle polis baskısına, AKP’nin tüccar zihniyetli rektörü Verşan Kök’e karşı son yılların en başarılı eylemlerini gerçekleştirdik.
AKP rejimi, 10 Mayıs’ta gerçekleşen ODTÜ Onur Yürüyüşü’ne Rektör Verşan Kök-polis işbirliğiyle saldırdı. Saldırı esasında AKP’nin ODTÜ’ye olan nefretinin bir yansımasıydı. 17 yıllık AKP iktidarı boyunca ODTÜ’nün tavrı her daim netti. Düzen karşıtlığı, AKP’ye geçit vermemek, bulunduğumuz alanları korumak ve daha aktif bir mücadele olarak toplumsal sorunlara karşı ses çıkarmak.
Polis saldırısına karşı ODTÜ Öğrencileri olarak başlattığımız Boykot kampanyası iki gün boyunca okulda güçlü bir birliktelik yarattı. Bölümlerde, fakültelerde gerçekleştirdiğimiz boykot çağrılarıyla, öğrenci topluluklarının coşkulu desteğiyle, hocalarımızın dayanışmasıyla gerçekleştirdiğimiz eylemlerde “polis rejimi gelip geçici, kalıcı olanlar bizleriz” mesajını verdik. Okul bileşenleri bu gibi anlarda mücadeleci bir dayanışmanın güzel örneklerini yaratıyor. Bu kez de öyle oldu ve eylemler geçtiğimiz sene gerçekleştirdiğimiz KoçFest protestoları ve yasaklanan Bahar Şenliği eylemlerinin devamı niteliğindeydi. Rektörlük önünde buluşan öğrenciler yaratıcı pankartlar ve umut tazeleyen bir coşkuyla protestoyu gerçekleştirdi.
https://www.facebook.com/mftodtu/videos/834216940276951/
Boykot sürecinde ana hedefimiz ODTÜ’deki öğrenci toplulukları ve siyasi gruplar üzerinde kurulan baskıların zemin hazırlayıcısı olan Verşan Kök’ü ve yönetimi istifaya çağırmak oldu. Fakat bunu sadece ODTÜ özelindeki bir sorun olarak algılayıp taleplerimizi sadece ODTÜ’yle sınırlandırmak hata olur. Ülkede yaratılan düzen bu. Sadece üniversitelerde değil, hayatın her anında AKP’nin yarattığı felaketleri gözlemliyoruz. AKP’nin yarattığı düzen büyük bir bunalıma açılmış durumda. Toplumsal bunalımın tek çözümüyse kitlesel mücadele alanlarını yaratmak. ODTÜ’den çıkarılması gereken ders budur.
ODTÜ AKP diktasına cevap verilebiliyor, bunun temelleri ODTÜ mücadele tarihinde yatıyor. 1968 devrimci öğrenci hareketinin yükselişinden beri ODTÜ’de eğilip bükülmeden, baş eğmeden devam eden bir gelenek var. Bu mücadele geleneğini yaşatmak meselesi, anı ve yarını nasıl oluşturacağımızın ipuçlarını veriyor. Örgütlü, dayanışmacı, içe kapanık olmayan ve programı belli bir gençlik mücadelesi, emekçi sınıflarla birleştiği ölçüde, diktayı da, bu sömürü düzenini de dağıtılabilir. Bu yüzden “gençlik sadece kendi talepleri üzerinden mücadele etsin” söylemi yanlıştır. Gençliğin talepleri ve mücadelesi kampüs sınırları içine sınırlandırılamaz. Gençlik taleplerini düzen karşıtı bir noktadan, emekçi sınıfların perspektifinden görmek zorundadır. Sadece ODTÜ’de değil bütün üniversitelerde bu mücadeleyi vermek; sadece üniversiteleri değil bütün bir dünyayı baştan yaratmak için mücadele vermek gençlik için tek çıkış yolu. Gençliğin coşkusunu devrimci bir nitelikle kavramadan bu iş olmaz.