Nusra'nın Rengi Değişti mi?
El-Kaide’nin Suriye kolu Nusra Cephesi geçtiğimiz günlerde “Kaide liderliğinden ayrıldı.” 28 Temmuz günü, IŞİD dışındaki selefi güçlerin elindeki son ve tek büyük kent olan Halep’in doğusunun Suriye rejim güçleri tarafından geri alınması gibi kritik bir dönemeçte karar, Nusra lideri Culani tarafından açıklandı. Adı ise Şam’ın Fethi Cephesi anlamına gelen Fetih el-Şam oldu. Ancak tırnak içindeki cümle dikkatli okunursa bunun Kaide’den bir ideolojik ya da politik kopuş olmadığı; bir vitrin değişikliği olduğu görülecektir. Kaide’nin siyah olan rengini bırakıp kendisine beyaz rengi seçen Nusra’nın renginin değiştiğini söylemek ise imkansız.
Selefilerin Halep’in doğusunu kaybetmesi Suriye’de 5 yıldır devam eden iç savaşta Batılı emperyalistler için de selefi güçler için de bir kırılma. Bu askeri yenilginin siyasi sonuçları, Esad’a karşı yıllardır “muhalefet” adı altında desteklenen bu unsurlara yeni taktiklerle desteklenmesini beraberinde getirmesi. Batı’nın kartları yeniden kararak hamle yapması gerekiyor. Düştü düşecek gözüyle bakılan Esad’ın 5 yıldır düşmemiş olması ve başta IŞİD olmak üzere Selefilere yönelik Rus bombardımanları ile yeniden nefes almaya başlaması ABD’nin ülkedeki varlığının IŞİD’e ile gerçekte ne kadar mücadele ettiğini de sorgulatmıştı.
Bilindiği üzere El-Kaide CIA’in Afganistan’da SSCB’nin işgaline karşı kurdurttuğu karanlık örgüt. 11 Eylül saldırıları ile Ortadoğu’ya müdahale etmesinin bahanesi yapılmış örgüt. Uluslararası siyasette bu örgüt birinci dereceden düşmanı olarak lanse edilirken Suriye’de ona biat eden Nusra Cephesi “muhalif” unsurlar arasında Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan tarafından IŞİD’e karşı “muhalifler” olarak destekleniyordu. Ancak ABD senatosunda AKP’ye Nusra ve IŞİD’e destek olma suçlaması yapılmıştı. Benzer şekilde yine ABD’de, Körfez ülkeleri merkezli bir banka ile finans kuruluşu hakkında, terör örgütleri IŞİD ve El Nusra’ya finansal destek sağladıkları gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulmuştu. Yani ABD işin aslını bilse de, hatta bu durum işine gelse de kendi terör listesinde bulunan El Kaide’ye resmi destek veremez. El altından ve dolaylı yapılan yardımlar da Selefi siyasetin yürütücüsü Suudiler ve Katar üzerinden bütünlüklü bir Suriye politikası oluşmasına engel teşkil eder.
Alevi köyleri basıp kitlesel katliamlar yapan El Nusra, El- Kaide’den ayrılmış dolayısıyla “ılımlı” hale gelmiş görüntüsü ile Batı’nın açıktan desteğini almak avantajına kavuşacak. Nusra’yı bu kararı almaya teşvik eden ise Katar. Ahrar’uş Şam, İslam Ordusu ve ÖSO gibi ABD’nin doğrudan desteklediği gruplar sahada istenildiği kadar etkili değil. Nusra ise sahaya çıktığı günden bu yana en hızlı büyüyen güç. 2012 yılında kurulan El Nusra ise, Lübnan’daki Filistin kamplarından devşirdiği militanlar ve El Kaide’nin uzun yıllardır edindiği savaş tecrübesiyle Suriye’de Batı’nın hiç de istediği gibi gitmeyen savaşta aradığı taze kan olabilir. ABD’nin de resmi desteğini alabilmesi için El Kaide’den uzaklaştığı ve ılımlı bir unsur olduğu görüntüsü vererek bu destek alenileştirilmeye çalışılacak.