Molotov Ne Anlatıyor? – V.U. Arslan
About Latest Posts Sosyalist Gündem Latest posts by Sosyalist Gündem (see all) Keşmir’in Kitlesel İsyanı: Ezilenlerin Ayaklanması – Umar Shadid – Ekim 2, 2025 Akbabaların Gazze’ye Çökme Planı – Emre Güntekin – Ekim 1, 2025 TRUMP VENEZUELA’YA SALDIRGANLIĞINI YOĞUNLAŞTIRIYOR! – Eylül 29, 2025 “-Tasfiyeler neden kadınları ve çocukları da kapsadı? – Ne demek, neden? Bir ölçüde izole edilmeleri gerekiyordu. Her türlü şikayette bulunabilirlerdi.” (s.446) Ekim Devrimi’nin 100.yıldönümünde insanlık tarihinin bu zirvesine dair çokça şey söylendi, yazıldı. Ne var ki bu zirveden aşağı düşüşün derinlikli bir açıklamasını yapmadan Ekim Devrimi’ne övgüler dizmenin bir kıymeti olmayacaktır. Marksist Bakış’ın önceki sayılarında Stalinist bürokratik karşı devrimin dinamiklerine dair çokça şey yazıldı. Bu sefer daha farklı bir yol izleyerek hala Stalin’i savunanların referans kitaplarının başında gelen “Molotov Anlatıyor – Stalin’in Sağ Kolu ile Yapılan 140 Görüşme”yi* inceleyeceğiz. Yani savunanlar nasıl savunmuş bunu göreceğiz. Böylelikle bir yandan tarihsel olguları yerli yerine oturtma şansımız olacak, diğer yandan Stalinizmin bu en tepe isminin olaylara yaklaşım tarzını inceleme şansımız olacak. Molotov’un Serüveni Eski Bolşeviklerden biri olan Molotov’un kaderi 1920’lerden itibaren Stalin’e bağlanmıştır. Devrim hızla geri çekilmekte, bürokratikleşme işçi devletini teslim almaktadır. Molotov, Stalin ile beraber yükselecek, bütün kirli işlere imzasını atacak, dışişleri bakanlığı başta olmak üzere birçok kritik görevde bulunup devletin iki numarası haline geldikten sonra Stalin’in gözünden düşüp iktidar tepelerinden uzaklaştırılacaktır. Stalin’in ölümünden sonra ise yakın geçmişin bu etkili ismi, yine Nomenklatura’nın tepe kadrosunun içindedir. Sorun, Stalin’den sonra bürokratik aygıtın başında kimin borusunun öteceği sorunudur? İlk etapta Molotov, Malenkov ve Beria birlikte Troika (üçlü) oluşturup iktidar odağı gibi davransa da kimse kimseye güvenmemektedir. Ayağı kaydırılan kişi, diğer ikisi tarafından aldatılan Lavrenti Beria olur. Yönetimde Stalin’e en yakın olan, eşi benzeri görülmemiş temizlik harekatlarını yürüten siyasi polis ve NKVD’nin başı, korkunç psikopat Beria, herkes için bir nefret objesidir. Beria Molotov’a yakın durmaya çalışsa da Molotov, Beria’nın tasfiye edilmesini organize edenler arasındadır. Beria tam da Politbüro toplantısı sırasında 2.Dünya Savaşı’nda SSCB ordularını yöneten Juvkov ve emrindeki üst düzey subaylar tarafından tutuklanır. Beria’nın yüz binlerce kişiyi ölüme gönderirken kullandığı aynı korkunç suçlamalar bu sefer kendisine dönmüştür: Vatana ihanet, Naziler’e destek olmak, karşı devrimci faaliyet ve terörizm. Tıpkı kendisinden önceki NKVD başı cellat Yezhov gibi Beria da son ana kadar yalvarır… İnfazı General Pavel Batitsky gerçekleştirir. Molotov, Beria’yı ölüme gönderen ekipte yer alarak aslında rakibi Kruşçev’in önünü açmıştır. SBKP’nin yeni birinci sekreteri ordudaki desteği de arkasına alarak SSCB’nin yeni lideri olurken Molotov’un yıldızı bu sefer bir daha parlamayacak şekilde sönecektir. 1956’daki 20.Parti Kongresi’nde Kruşçev beklenmedik şekilde Stalin’i hedef alır. Kruşçev, Stalin’in son nefesine kadar sürdürdüğü ve sadece SSCB’yi değil tüm Doğu Bloku’nu kasıp kavuran devlet terörünü açıkça hedef alan bir konuşma yapar. Bürokratik aygıtın devlet baskısını mantıklı bir seviyeye düşürmesi gerekmektedir. Devletin en tepesindekilerin bile ertesi günü görüp göremeyeceklerinin belli olmadığı bir durum, bizzat bürokratik aygıtın kendisi için zararlıdır. Kruşçev ile bu duruma bir düzeltme gelirken mesele Stalin’in şahsına özellikle sıkıştırılır. Kruşçev ile SSCB’de temelde değişen hiçbir şey olmaz. İşçi sınıfı tüm siyasi haklardan mahrumdur, işine gidecek, söyleneni yapacak ve sorgulamayacaktır… Üretim ilişkilerinde değişen hiçbir şey olmayacaktır. Sadece devlet baskısı bir miktar gevşemiştir. Kruşçev tarihe de-stalinizasyon olarak geçen bu süreçte aslında yapıyı korumuş, kendisi ile beraber birçok kilit ismi korkunç sorumluluklardan kurtarmıştır. Gelgelelim Kruşçev’in tasfiye edilecekleri listesinde kıdemli doğal rakipleri vardır ve bunlarında başında da Molotov gelmektedir. Molotov, Büyük Temizlik gibi korkunç suçlardaki sorumluluğu dolayısıyla hedef tahtasına konur. Tasfiye sırası bu sefer Molotov’dadır. Önce Dış İşleri Bakanlığı’ndan ardından da Politbüro’dan atılır. 1961’de ise parti düşmanlığı suçlamasıyla SBKP’den atılır. Kendisi de yakın geçmişte aynı suçlamayla nice insanları ölüme göndermiştir. Gelgelelim, Molotov öldürülmez. Tasfiye hareketleri eskisi gibi kanlı geçmemektedir. Partiye yeniden kabul edilmesi için birçok dilekçe verir, ama tekrar kabulu ölmesinden 2 yıl önce, ancak 1984’te olur. Kitaba Dair Felix Çuyev, 1973’ten 1986’ya kadar Molotov ile yaptığı görüşmeleri “Molotov Anlatıyor – Stalin’in Sağ Kolu ile Yapılan 140 Görüşme” adlı kitabında toplar. Molotov, Kruşçev’den nefret etmekte, Stalin döneminde yapılanları (bazı hataları! kabul ederek) savunmaktadır. Gelgelelim, Molotov Stalin’i ve kendisini savunurken öyle şeyler söyler ki kendi savunmasını çökertir durur. Sözlerin bizzat Molotov’a ait olması da ayrıca çarpıcıdır. Bunlardan bazı örnekleri yazı boyunca sergilemeye çalışacağız. Kitabın söylemeden edemeyeceğimiz göze çarpan ilk özelliği aleni sığlığıdır. Molotov, 600 sayfa boyunca neredeyse hiçbir kayda değer düşünsel derinlik göstermez. Teorik başlıklar altında söylenenler yüzeysellik, kaba formüller ve hatalardan oluşmakta. Tarihe yukarıdan bakışın bir örneği olarak kitapta işçi sınıfının devrimci mücadelesine, özne ve bir parametre olarak, çok çok az yer verilirken kitap baştan aşağı bürokrasinin tepesinde dönen ayak oyunlarının tek yanlı bir şekilde anlatılmasından oluşuyor. Tek yanlı derken bu kısma da açıklık getirmek gerekir. Anı yazıları ister istemez seçicidir, kişi kendisini kayırır, hasımlarına karşı daha acımasızdır. Molotov’un anlatımları ise yok ettikleri komünistler hakkında hiçbir belgeye dayanmayan, kendisiyle çelişen, gelişigüzel ve yalanlarla bezeli ifadelerle dolu. Mesela, Molotov Troçki için şu yalanı söyleyebiliyor: “Troçki, Batı ülkelerinin işçi sınıfı bizi desteklemediği, köylülerle de birlik kurulamadığı için kurtuluş yolunun burjuva cumhuriyeti olduğunu sanıyordu” (s.240) Tüm hayatı boyunca tam tersi için mücadele etmiş, daha hiç kimseler Rusya’da sosyalist devrimi savunmuyorken sürekli devrim teorisini geliştirerek proleter devrim fikrini ilk defa ortaya atmış Troçki hakkında böyle bir iddiada bulunmak, iddia sahibini sadece gayriciddi yalancı biri konumuna düşürür. Kitap, Molotov’un hasımlarına karşı kullandığı bu gibi iddiaları ile dolu. “Sosyalist bir devletin kapitalist ülkelerle uzun süre yan yana varlığını sürdürmesi düşünülemez. Ya biri ya öteki. Oysa Troçki buna inanmıyordu.” (s.517) Sanki sürekli devrimi Stalin ve Molotov savundu da tek ülkede sosyalizmi savunan Troçki idi. Roller epey değişmiş! Derken Molotov bir çıkış daha yapıyor: “Stalin, komünizmin tek bir ülkede kurulabileceğini söylemişti. Bu Marksizm-Leninizmle elbette ters düşüyor. 17.Kongre’de. Ben o zaman da buna karşıydım ama sesimi çıkaramadım. Ne yapmalıydım? Hallaç pamuğu gibi atarlardı beni.” (s.456) Molotov bu sözlerle Stalinizmin ideolojik dayanak noktasını bir kalemde yanlışlıyor. Stalincileri üzecek bu gibi çıkışları okurken şaşırıyoruz, en azından Molotov’un tutarsızlığının uç boyutlarda olması gerçekten dikkat çekici. Molotov kendisiyle yapılan ve uzun yıllara yayılan röportajların bazı bölümlerinde gelişigüzel şekilde doğruları ifade eder, ama neticede Molotov bu meseleleri hiç kurcalamaz, geçiştirir; böylelikle Stalin’in ve bu arada kendisinin yaptıklarını körü körüne savunmaya devam eder. İşte Buharin hakkında Feliks Çuyev ile Molotov arasında geçen bir konuşma: “-Buharin insan olarak nasıl … Molotov Ne Anlatıyor? – V.U. Arslan okumayı sürdür
WordPress sitenizde gömmek için bu adresi kopyalayıp yapıştırın
Bu kodu sitenize gömmek için kopyalayıp yapıştırın