Mikrofon Emekçilerde 25: Salgında Kargo Sektörü, Koşullar ve Emekçilerin Kara Cuması

Mikrofon Emekçilerde 25: Salgında Kargo Sektörü, Koşullar ve Emekçilerin Kara Cuması

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Merhaba, ben uzun yıllardır e-ticaret ve lojistik sektöründe Kocaeli’nde bir şirkette çalışan depo işçisiyim. 

Lojistik sektöründe salgın öncesi ve sonrası koşulları karşılaştırabilir misiniz? neler değişti?

Lojistik sektörü, sektörel bazda düşünürsek metanın üretimi ve pazarlaması aşamaları dışında tüm kritik süreçleri kapsayan; ürünlerin  depolanması,  dağıtımı, sevkiyatı gibi kritik süreçlerin yer aldığı, içinde e-ticareti de barındıran hizmet sektörü olarak ifade edebiliriz. Sanayi, metal sektörleri gibi yoğun bir işçi emeği sömürüsünü içinde barındırmakla beraber kritik dönemlerde bu yoğunluk kat be kat artmaktadır. Pandemi sonrası lojistik ve e-ticaretin  iş  hacminin artması ile özellikle internet alışverişinin bir alışkanlıktan ziyade zorunluluk olduğu bu dönemde lojistik ve e-ticaret işçilerinin yükü iki kat artmış durumdadır. Daha çok talep , daha çok sipariş daha çok emekçinin  aynı anda aynı ortamda kalabalık bir vaziyette çalışmasını beraberinde  getirip bulaş riskini artırmaktadır. Giden bir siparişteki ürün müşteriden önce depolarda  çalışan emekçilerin, ardından  kargoda  çalışan işçilerin  elinden geçiyor ve bu risk daha fazla  yakınımızda bulunmaya devam ediyor. Vardiya değişimleri  sırasında  yaşanan yoğunluk, servislerin çok dolu olması, soyunma odalarında oluşan kalabalık derken maske ve eldivenle çalışmak pek de işe yaramıyor.

Aynı şekilde kargo işçileri de depodan  çıkan  bu ürünlerin müşteriye ulaşımı sürecinde vardiyası  belli olmadan, uykusuz, yorgun bir şekilde, teslimat baskısı ile çalışmaktadır. 

Genel olarak sektörde yaşanan sorunlara değinebilir misiniz?

Genel olarak  bu sektörde Sendikasız ve örgütsüz çalışma bulunmaktadır.

Bu durum tabi işçilerin inisiyatif almasını, belli kazanımlar  sağlamasını  engellemektedir.

Üç hatta dört tip  vardiyalar,  uzun mesai saatleri , tatillerin  haftaiçine denk  geldiği zamanlar,  klasik psikolojik iş baskıları, yoğun fiziksel güç ve emek  harcanması sonucu  psikolojik ve mental yıpranma sektörde çalışanların  genel yaşadığı sorunların başında gelmektedir. 

Gelelim meşhur “Kara Cuma” meselesine. Sistem bir reklam bombardımanıyla kitleleri alışveriş çılgınlığına yönlendiriyor, dolayısıyla kara cuma emekçiler cephesinden okunmuyor. Tek bir gün için günlerce hazırlık yapılıyor. Emekçiler açısından iç yüzünü değerlendirir misiniz? 

Evet  gelelim  şu meşhur  Kara Cuma’ya.  Ciddi anlamda  bu işçilerin Kara Cuma’sıdır. İşçiler bu dönemden bir kaç hafta boyunca izin  yapmadan, doğru düzgün dinlenmeden çıkmış oluyorlar.  Burada  hem mavi hem beyaz yaka  emekçilerin aynı  zorlu, yıpratıcı, baskı dolu  dönemi beraber atlattıkları bilinmelidir. Ciddi  kalabalık ortamlarda  hele ki pandemi  döneminde düzgün beslenmeden uzun iş saatlerini geçirmek zorunda kalıyoruz. Günlerce hem gündüz hem  gece vardiyalarını dinlenmeden  yaşayan emekçiler zihinsel ve  fiziksel yorgunlukları, sağlık sorunları ile  bitiriyorlar. Lojistik ve e-ticaret depoları şu an  covid salgınının ciddi arttığı sonuçlarla baş başa  kalmıştır. Alınan önlemler gösterişten ibarettir. Bir kaç  dezenfektan  noktası  belirleyip, sözde mesafeye dikkat edilsin uyarılarını  ekleyip  önlem alındığı zannedilmektedir. Önemli olan mülk sahiplerinin, onların yöneticilerinin  belirlediği  sayısal  hedefleri  tutturmaktır. Depoya hedeflenen sayı kadar ürünlerin alınması,  hedeflenen siparişlerin  çıkması her şeyden  önce gelmektedir.  Bu yaşanan süreçte yukarıdan aşağıya doğru baskı inmektedir.  Yöneticisinden, amirine, saha liderlerine, işçilere doğru uzanan baskıda zihinsel ve fiziki  yıpranma ve bunalım, psikolojik sorunları  beraberinde getirmektedir. Ailelerinden uzak  kalan insanlar, uykusuz geçen zamanlar, sosyal yaşamdan kopmalar, tamamen iş düşünmeye yönelik geçen bir kültür.  Sonunda da size söylenen  kupkuru anlamsız bir teşekkür mesajı. İşte bize kalan bu. 

Siz nasıl bir çıkış yolu; yani emekçiler için yaşanabilir koşullar elde etmenin yolunu nerede görüyorsunuz?

Hem Türkiye’de hem dünyada e-ticaret ve lojistik şirketleri varlığını sürdürmektedir.  Burada yaşanılan sorunların aynısı bu ülkede de yaşanmaktadır. Bizlerin bu sektörde olsun olmasın çalışan işçilerin keskin, apaçık bir örgütlenme ihtiyacı bulunmaktadır. Korkmadan, çekinmeden  enternasyonal, proleter bir bilinçle emekçi  safların bir araya geleceği insanca koşullarda çalışacağımız, daha iyi yaşanabilir hayat için bir örgütlenme mücadelesi içinde olmamız gerekir. İşçiler olarak  bizim sürüklendiğimiz, birbirimizle mücadele ettiğimiz, kavga ettiğimiz bağnaz iş  ortamından, kültüründen kopup dayanışma içinde olmamız gereklidir. Patronlar, burjuvazi onlar için verdiğimiz, onların işleri için verdiğimiz  kavgayı değil, onlara karşı verdiğimiz mücadeleyi görmelidir. 

Teşekkürler ..