Mega projede işçi ölümleri, yolsuzluk ve zorbalık – Kıvanç Eliaçık (Gazete Karınca)

İki işçinin yirmi ikinci kattan düştüğünü haber alan acar muhabir N.A., şehir merkezindeki kentsel dönüşüm alanında yer alan inşaata girmeyi başarmış ve mikrofonunu şantiyedeki işçilere uzatmış:

“Benden duymuş olma, ekmeğimle oynama; sesi duyunca koştum, kan içinde yerde yatıyorlardı. Şefleri, patronları bir telaş sardı. Ambulans çağırmadan önce sigortasız çalışanlara paydos verdiler.”

Cumhurbaşkanı A.V. olaydan ancak 5 gün sonra 19 Eylül’de bir başsağlığı mesajı yayımladı. 2012 yılında belediye başkanı olduğu dönemde B.W. ismini verdiği kentsel dönüşüm projesini tanıtırken burası ülkenin en büyük projesi olacak demişti.

Taziye açıklamasında T. O. sitesinden bir habere yer verdi. “ABD’de her 10 saniyede 1 işçi camları silerken düşüp ölüyordu.”

Bağımsız Yapı ve İnşaat İşçileri Sendikası Başkanı S.T. ise olayı şöyle yorumladı:

“Yüksekte çalışan işçiler mutlaka koruyucu teçhizat kullanmalıdır. Bu olayda gerekli güvenlik önlemleri alınmamış. Ölüme davetiye çıkartılmış.”

Bir görgü tanığına göre ölen işçiler derme çatma bir iskele üzerinde çalışıyormuş. Şantiyede mütemadiyen beton parçaları, kiremit, kalaslar bazense işçiler üst katlardan aşağıya düşüyormuş… Sendikaya göre ise düşük ücretler işçileri fazla mesai yapmaya zorluyor, fazla mesai yorgunluğu, yorgunluk dikkatsizliği, dikkatsizlik de kazaları tetikliyor.

“Sözleşmeye haftada 40 saat yazmışlar ama biz 60’ı geçiyoruz. Yine de asgari ücrete talim ediyoruz.”

Röportaj veren işçilerden biri önemli bir detaya dikkat çekmiş: “Seyyar tuvaletler çok uzakta. O yüzden işimizi tuğların arasında hallediyoruz.”

3 Ekim 2018 günü, yurtdışından, T.’den gelen bir işçi yüksekten düşerek ağır şekilde yaralandı. Bundan 3 ay önce projenin içinde yer alan dev AVM’nin inşaatında sigortasız olarak çalıştırılan 80 göçmen işçi, 2 aydır maaşlarını alamadıkları için, T. Büyükelçiliği önünde protesto gösterisi düzenlediler.

“B.W’nin istihdam yaratacağını söylemişlerdi. Ama kaçak ve yabancı işçi çalıştırıyorlar…” “Ulusal prestijimizin simgesi olan bu inşaatları neden yabancı şirketler yapıyor?”

Acar muhabir N.A. madalyonun iki yüzü vardır diyerek şirketle de görüşmek istemiş. Müdür yorum yapmaktan kaçınmış ve bir basın bülteni göndermiş.

“Hayatını kaybeden işçilerin ailelerine baş sağlığı diliyoruz. Şirketimiz projenin güvenlik standartlarını iyileştirmek için azami çaba sarf etmektedir. En saygın kurumlardan sağlık ve güvenlik hizmeti almaktayız. Bütün yapılarımız düzenli denetimlerden geçmektedir. Hafriyat döneminden itibaren her şey yasalara uygundur.”

Hükümete göre B.W. Avrupa’nın en büyük kentsel dönüşüm projesi. Balkanlar’ın en büyük AVM’si burada yükselecek. Hemen yanında büyük bir opera binası ve 1.8 kilometrelik bir mesire yeri yer alacak. Bitmedi, 8 otel ve 42 katlı bir gökdelen içinde 220 lüks daire. Devasa projenin alanı 1,8 milyon metre kare. İlk etabın 2020’de bitmesi bekleniyor. Devamı da gelecek…

Şehrin merkezinde bulunan ve kamuya ait olan arazide daha önce yer alan konutlar ve işyerleri proje öncesinde boşaltılmıştı. Ama evlerini terk etmeyenler de oldu. Genel seçimlerin düzenlendiği, 24 Nisan 2016 günü, maskeli ve sopalı bir grup buldozerler eşliğinde binaları yıktı.  Karşı koyanlara acımadılar. Olaya adı karışan bazı yetkililer daha sonra terfi etti.

Evlerini terk etmeyenlere yönelik saldırı üzerine on binlerce kızgın yurttaş sokaklara çıktı. Ülkenin son 10 yılda gördüğü en büyük protestolar gerçekleşti.

Biz sadece hükümetin para kazanmak için yoksulları kurban etmesine karşı çıktık amca gazeteler bizi hainlikle suçladı, bize yabancı para asker benzetmesi yaptılar.”

B.W.’ye karşı çıkanların kurduğu N. B. Platformu hükümeti sert şekilde eleştiriyor; “Yetkililer, inşaat şirketlerinin halkla ilişkiler sorumlusu gibi çalışıyor. Şehrimizi parsel parsel satıyorlar. Sadece şehri değil insan hayatını, işçilerin can güvenliğini de hiçe sayıyorlar.”

B.W. Projesi başından beri tartışmalıydı. İhale süreci şeffaf değildi. Mimari bir seçim veya yarışma düzenlenmedi. Kamuoyunun görüşü alınmadı. E.H. şirketiyle yap-işlet sözleşmesi imzalandı. Ortaklık anlaşmasına göre hisselerin %32’si hükümete gerisi yüklenici firmaya ait olacaktı.

Proje kapsamında konutların ortalama fiyatı metre kare başına 7000 Avro olarak duyuruldu. Ama kimse şirketin ne kadar masraf yaptığını bilmiyor. Ana yüklenici firma ismen biliniyor ama taşeronların isimleri de sayıları da belirsiz. İnşaatta kaç kişinin çalıştığı bile bir sır.

B. Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Profesör M.’ye göre: “D.W.’nin dokunulmazlığı var. Özel muafiyetlerden yararlanıyor, yasal zorunlulukları yerine getirmiyor ve kimse tarafından denetlenmiyor. Hükümet yasadaki boşluklardan yararlanarak ve bu boşluklar yeterince büyük değilse yasaları değiştirerek inşaatın hızlanmasını sağlıyor. Kamu ihale kanunu ihlal ediliyor.”

Mimarlık Akademisi’nden deneyimli mimar B. Proje’yi “şehircilik fiyaskosu” olarak tanımlıyor.

“Ortada bütünlüklü tutarlı bir kentsel planlama yok. Mimari, trafik, alt yapı, toplumsal ihtiyaçlar hiçbiri hesaplanmamış. Şehrin merkezine şehirden kopuk yeni bir semt inşa ediyorlar. Şehrin en kıymetli bölgesini halktan saklıyorlar.”

Kamuya ait bir kentsel alan yağmaya açılıyor, yağma sırasında evinden ve canından olanlar var. Yoksulluk ve altyapı sorunları yaşanırken imkanlar şatafat için harcanıyor. Bu durumu protesto edenler ve teknik eleştiriler getirenler dış mihraklarla ittifakla suçlanıyor. Neyse ki olay Sırbistan’da geçiyor.

KATEGORİLER