Kürt Coğrafyasında Ormanlara Ne Oluyor? – Sidar Deniz

Kürt Coğrafyasında Ormanlara Ne Oluyor? – Sidar Deniz

Kürdistan coğrafyasında “terörle mücadele” adı altında doğa katlliamları devam ediyor. Kalekol yapımı, yasaklı bölge, yol çalışmaları vs. bahane edilerek günden güne coğrafya ağaçsızlaştırılıyor.

Kürt kentlerinde yürütülen talan politikaları yerel halk tarafından defalarca protesto edilmesine rağmen, yerel işbirlikçiler ve ortakları ekolojik kırımı her geçen gün katlayarak sürdürüyor. 2019’da Cudi bölgesinde kalekol yapımı bahanesi ile başlayan kıyımı  Gabar, Besta, Betkar bölgeleri takip etti. Yıkım Beyütşşebap ve Uludere gibi Şırnak’ın diğer ilçerine doğru genişledi. 2022 yılına kadar geçen 3 yıllık süreçte Besta’nın 68, Cudi’nin 28 bölgesinde ağaç kesimi ve ormanlık alanlar yakıldı. Takip eden 2023 yılında bu katliam Gabar Dağı’nın Ziving, Deştalala, Çiyayebizina, Dara, Zewe, Bertul, Meydin ve Dereşew köylerine doğru genişletilerek büyümeye devam etti (Durgut, 2023).

Günlük 20 kamyon ve her kamyonda 30 ton olmak üzere günlük 600 ton. Bu da yaklaşık 1.000 ağacın kesilip sermayenin cebine kar olarak gittiğini gösteriyor. Odun olarak satılan ağaçlar düşük taşıma maliyetleriyle çevre şehirlere taşınıp buralardan pazara sunuluyor.

‘Bu İşten Devlet Yüklü Kâr Ediyor’

Yaklaşık 40 yıldır çarşıda esnaflık yapan A.K. bu yıl sobalarda yanacak olan odunun Şırnak’tan gelen ağaçlar olduğunu belirtip, bölgede ağaç kesimlerinin devlet izni ve korucular eli ile yapıldığını ifade etti. Daha önce de Lice ve Bingöl’den aynı şekilde ağaçların kesilip getirildiğini söyledi. Kesimi yapanların yüzde 60, devletin ise yüzde 40 oranında kar ettiğini ifade eden Karabacak, “Bu yıl yakacak odunların yüzde yüzü Şırnak’tan geliyor. Nakliye ucuz olduğu için Şırnak’tan odun getirmeye başladık. Onlar, devletin emir vermesinin ardından kesimlerini yapıyor. Bu kesimler yasadışı bir şekilde yapılmıyor. Onların da karları yüklü oluyor” diye konuştu (Şahinli – Demir, 2022).

Katliam Bölgelerinin Gerçek Sahipleri Kimler?

Yeni Yaşam gazetesinin başka bir haberine göre de Meydîn köyünde yaşayan köylüler, bölgede “Her yeri talan ettiler. Besta’da ağaç kesiyorlar, Cûdî’de kesiyorlar, Gabar’da kesiyorlar. Biz o topraklarda emek verdik, ektik ve biçtik. Köyümüzde o kadar bıttım (menengiç) ağacı vardı. Bu ağaçlardan köyün kendisini görmezdiniz ama hepsini kestiler. Dağlarımız altın gibiydi. Köyde büyük bir üretim vardı. Ama bugün köyümüz onların elinde. Devlete yol gösteren ve ağaç kesimine sebep olan koruculardır. Bugüne kadar binlerce ağacımız kesildi. Ama şimdi ondan eser yok. Bu kıyımı birlik olarak, tek ses olarak durdurabiliriz” diye belirtti.

1989 yılında geçici koruculuk adı altında başlatılan koruculuk sistemine karşı çıkan ve korucu olmak istemeyen Kürt halkına ait köyler 90’lı yıllar boyunca boşaltılmıştı. O tarihlere bakıldığı zaman Kürdistan’ın pek çok bölgesinde devlet koruculuğu yerel halka dayatıyordu. Kabul etmeyen halk göçe zorlandı; ya köyleri yakıldı ya da katledildiler. Geçtiğimiz yıllarda katliamların izleri toplu mezarların ortaya çıkması ile felaketin boyutunu gözler önüne sermişti.

Koruculuğu kabul edip devlet ile iş tutmaya başlayanlar Kürdistan’da birçok pis işin altından çıkmaya başladı. 90’larda katliamlara direkt katılan korucular bölgede yaşayan halkın sindirmek için sırtını sıvazlayan asker ve valiler gözetiminde şimdi de ormanlık alanları kesip karı devlet ile bölüşüyor. Valilerin görevi bölgede her 15 günde bir giriş çıkış yasağı ilan edip orman katliamının önünü açmak oluyor. Yani doğa gerçek sahiplerine kapalı katillere açık durumda.

Katledilen ormanların konumlarına bakıldığı zaman şaşırmak pek de mümkün olmuyor. Tıpkı Türkiye’nin Akdeniz ve Ege bölgelerinde çıkarılan yangınların ardından doğal alanlar nasıl patronlara peşkeş çekiliyorsa Kürdistan’da da durum çok farklı değil. Burada da yer üstü zenginlikleriyle birlikte yeraltı kaynakları da sermayenin iştahını kabartıyor.

Katliam Bölgelerine Ne Oldu?

Kuraklaştırılan bölgelerde madencilik faaliyetleri gerçekleştiriliyor. Ülkenin et ve süt ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan bölgede doğal alanların yıkımı neticesinde hayvancılık bitme noktasına gelirken, vahşi hayvanların yaşam alanları yok edilip yaşama hakları gasp ediliyor.  Yaşam alanlarına, otlaklarına, ormanlarına sahip çıkmak adına birçok eylem yapılsa da söz konusu Kürt halkı olduğunda yoğun bir şiddetle karşı karşıya kalınıyor.

Katliamlar Bakur ile Sınırlı Değil!

Tıpkı Türkiye’deki Kürt kentlerinde olduğu gibi Rojava’da da bu yıkım politikalarını görmek mümkün. Rojava Akdeniz iklimi sayesinde ormanlık alan bakımından zengin bir bölgeydi. Maalesef ki işgalin ardından talihi de Bakur’la aynı oldu. İşgal edilen bölgelerdeki Türkiye destekli cihatçı çeteler tarafından ağaç kıyımları gerçekleştirildi. Efrin İnsan Hakları Örgütünün 1 Eylül 2022’de yayımladığı raporda Feylek Eş-Şam ve Ahrar Eş-Şam isimli grupların Midnaki Gölü ve Şera beldesinde 650 binden fazla ağaç kestiği bildirildi. Kesilen ağaçların cihatçı çetelerin kontrolünde olan Azez ve İdlib’e götürüldüğüne yer verildi.

17 Nisan 2022’de Türkiye’nin Başur’da gerçekleştirdiği bir başka sınır ötesi operasyonda yer yer şiddetli çalışmalar yaşandı. Rudaw TV’nin 08/08/2024 tarihli haberine göre Amedi’nin Kani Masi ilçesine bağlı Guherze köyünde TSK’ya ait helikopterler alçak uçuş yaparak köyün ormanlık alanlarını bombalayıp ateşe verdi. Kendi imkanları ile ateşi söndürmek isteyen yerel halk TSK’nın engeliyle karşılaştı. Haberin devamında köylüler, “PKK buralarda yok, Türkiye bilerek buraları ateşe veriyor. Yüreğimiz yanıyor ama ateşi söndüremiyoruz. Kürdistan’ın doğası tamamen yanmıştı, tamamen kapkaraydı. Askerler insanların yangın yerine gitmesine izin vermiyor.”  (Ramazan, 2024) açıklamasını yapmıştı.

AKP iktidarı, Akbelen’den Cudi’ye Kaz Dağları’ndan  Amed’e kadar Anadolu ve Mezopotamya coğrafyalarının hemen her yerinde ekolojik yıkımdan başka bir şey üretmiyor. Batıda her yıl çıkan orman yangınlarının yerinde oteller biterken Kürdistan’da maden ocakları bitiyor. Yerli ve milli burjuvazinin yanında yerellerdeki işbirlikçiler ve cihatçı çeteler de kardan payını alıyor.

Yerli ve yabancı burjuvaziye karşı Anadolu ve Mezopotamya emekçi halklarının sınıf kardeşliği ve ortak örgütlü mücadelesi hem yaşam alanlarını hem de yaşam haklarını kazanması için acil bir görevdir.

Kaynakça::

  • Ceylan Şahinli – Yakup Demir. 2022. YENİ YAŞAM. [Çevrimiçi] 24 07 2022. [Alıntı Tarihi: 11 08 2024.] https://yeniyasamgazetesi6.com/sirnakta-korucularca-yagmalanan-ormanlar-urfaya-tasiniyor/
  • Durgut, Zeynep. 2023. YENİ YAŞAM. [Çevrimiçi] 18 08 2023. [Alıntı Tarihi: 11 8 2024.] https://yeniyasamgazetesi6.com/besta-ve-cudide-3-yilda-96-alanda-agac-kiyimi/.
  • Ramazan, Nayif. 2024. Rudaw. [Çevrimiçi] 8 8 2024. https://www.rudaw.net/turkish/kurdistan/080820242.
KATEGORİLER

Yorumlar

(0)