Kriz yok! Sadece Batıyoruz O Kadar
İktidar ve sözcüleri, kamuoyuna bir süredir ekonominin iyi gittiğine dair sahte bir iyimserlik pompalıyorlar. Ancak son dönemde yaşananlar, gerçeklerin tam tersi yönde olduğunu ortaya koyuyor. İktidara yakınlığıyla da bilinen şirketler arka arkaya batışa doğru sürüklenirken, iktidar bu şirketleri kurtarmak adına keseyi sonuna kadar açıyor. Bunun en bariz örneğini Ağaoğlu örneğinde görmüştük. İstanbul Finans Merkezi’nin yapım işini üstlenen, fakat projeyi tamamlayamayan ve son dönemde yaşadığı kriz nedeniyle spor arabalarını satmak zorunda kalan Ağaoğlu’na Varlık Fonu aracılığıyla 1 milyar 400 milyon TL’lik bir kaynak aktarımı gerçekleştirilmişti.
Bugün ise ekonomik krizin iktidara yakın firmalara nasıl sirayet ettiğine dair iki önemli örnek karşımıza çıktı.
Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un da ortağı olduğu Atlasjet ekonomik sıkıntıları gerekçe göstererek 26 Kasım-21 Aralık tarihleri arasında uçuşlara ara verdiğini duyurdu. Firmanın açıklamasındaki en dikkat çekici kısım ise şöyle: “Yaşanan olumsuzluklara rağmen, Havayolumuz tarafından alınan yeni stratejik kararlar çerçevesinde 2018 yılı ikinci yarısında toparlanma sürecine girilmiş ve operasyonlarımız tekrar kar eder hale getirilmiştir. Ancak yakın geçmiş olumsuzlukları ve beraberinde getirdiği ekonomik yük ve 2019 yılı Nisan ayı itibariyle İstanbul Havalimanı’na geçişle birlikte lojistik ve operasyonel maliyetlerde yaşanan büyük artış, Havayolumuz açısından 2016/2017 kayıplarımızı yeterli sürede telafi etme imkânımızı ortadan kaldırmıştır.”
Üçüncü Havalimanının İstanbul’a getireceği çevresel yıkımın yanında ekonomik maliyetinin de özellikle havayolu firmalarını zor duruma sokacağı belirtiliyordu. Atlasjet ile birlikte bu durum tescillenmiş oldu.
Bir diğer gelişmede yine iktidara yakınlığı ile bilinen ve 5000 kişinin çalıştığı Sarar firmasının küçülme kararı alması. Sarar Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin Sarar, “Biz fabrika kapatmıyoruz. Fabrikalar açıyoruz, ihracat yapıyoruz. Millete memlekete faydalı olmak için çalışıyoruz. Biz şimdi yüzde 15-20 küçülüyoruz. Küçülmemizin sebebi; bizde çalışan emekli çalışanlardır” diye durumu açıklarken, firmadan kendi isteğiyle işten ayrılmak isteyen çalışanların Personel Müdürlüğü’ne başvurması istendi.
Sarar’ın şu sözleri önümüzdeki günlerde toplu işten çıkarmaların yaşanabileceğini gösteriyor: “İşçilik maliyetlerimiz ile genel giderlerimizin fazlalığı ve ihracat siparişlerimizde yaşanan düşüşler sebebiyle maliyetlerimizin artması, yapılan üretimin ve siparişlerin azalmış olması karşısında ortaya çıkan işgücü fazlalığı ile üretim yapmayı ekonomik olarak sürdürebilmemiz mümkün görünmemektedir.” Yapılan duyuruda işten çıkanlara tazminatların toplu olarak ödenmeyeceği, taksitlere bölüneceği ifade edildi.
Geçtiğimiz hafta ise Koç’un en büyük ortağı olduğu Yapı Kredi’de toplu kıyım gerçekleşmiş ve yaklaşık 700 çalışanın işine son verilmişti.
Kısacası, gemi su alıyor. İktidar ise ekonominin iyiye gittiğini söyleyerek emekçileri geçim zorluğuna mahkûm ederken, gerçekler sürecin krizin daha da kötüye gittiğini ortaya koyuyor. Kriz elbette kendisine kamu kaynaklarıyla 108 m2’lik Hereke halısı yaptıranların kapısına uğrayacak değil ya! Olan her daim işsizlik ve yoksulluğa terk edilen emekçi sınıflara oluyor.
Ancak bu tablo değişmez değil! Önümüzdeki acil gündemler için mücadeleyi büyütmek bir zorunluluktur.
İnsanca yaşanabilir bir asgari ücret için, iktidarın vergi ve zam zulmüne, işsizliğe ve yoğun sömürüye dur demek için kolları sıvamamız gerekmektedir.