İsyan Dalgası Dünyayı Sarmaya Devam Ediyor!
Kapitalizmin yapısal krizi ve egemenlerin emekçi sınıfların haklarına yönelik giderek artan saldırılarına bağlı olarak tüm dünyada isyan hareketleri yaygınlaşıyor. Geçtiğimiz yıl Fransa’dan başlayarak Avrupa’nın birçok ülkesini saran Sarı Yelekliler isyanı; Cezayir’de Buteflika’yı ve Sudan’da Beşir’i deviren isyanlar; İran’da Molla rejimine ve iktisadi krize karşı öfkesi mayalanan emekçilerin dönem dönem kendini gösteren mücadeleleri; yakın geçmişte Mısır ve Irak’ta sokağa yansıyan öfke birikimi, Ekvador’da düzeni sarsan ayaklanma, Katalonya’da bağımsızlık referandumu nedeniyle politik tutsaklara verilen cezalara karşı yüzbinlerce kişilik eylemler derken zincire yeni halkalar katılıyor. Son olarak Şili ve Lübnan’da egemenlerin saldırıları ciddi isyanlarla karşılandı.
Şili’de Ulaşım Zammı İsyanı
Şili’de % 4’lük ulaşım zammı geçtiğimiz hafta içerisinde tepkiyle karşılanmış ve lise öğrencileri tarafından metrolarda turnikeden atlama eylemleri gerçekleştirilmişti. Güvenlik güçlerinin metroya ücret ödemeden binmeye çalışan göstericilere müdahale etmesiyle gösteriler başta başkent Santiago olmak üzere ülkenin birçok bölgesine sıçramış ve şiddetli çatışmalar yaşanmıştı. Ulaşım zamlarına bu şekilde şiddetli tepki gösterilmesinin arkaplanında ise Şili’de son yıllarda yaşanan ekonomik durgunluğun ve buna bağlı olarak yaşam koşullarının ağırlaşması bulunuyor. Şili’de ücretler geçtiğimiz yıl % 40 artırılırken, tüketim malzemelerine ve hizmetlere ortalama % 70 zam yapılmıştı. Öte yandan hükümet ulaşım sektöründe tepkilerin odağında yer alan Metro S.A. gibi şiderketlere ciddi kaynaklar aktarması tepkileri artıran bir diğer faktör. İki yıl önce Metin Yeğin bir makalesinde Şili’deki öfkeyi mayalandıran süreci şöyle bir anıyla aktarıyordu: ‘Şili’de arabayla bir yere gittiğinizde sürekli bir ‘dı-dıt’ sesi duyarsınız. Çünkü neredeyse her yol satılmıştır ve ona para ödemek zorundasınızdır. Marketlerde barkodlu paketler gibisinizdir. Nereye gitseniz bu sesi duyarsınız. Bir kere Şili’de, Santioga Şili doğumlu iki arkadaşla birlikte, iddiaya girip, şehrin bir tarafından, diğer tarafına yollara hiç para ödemeden gitmeye çalıştık, başaramadık!’
Gösterilerin radikalizmi karşısında Şili Devlet Başkanı Sebastian Pinera’nın tepkisi ise olağanüstü hal ilan etmek oldu. OHAL ilanının ardından başkent Santiago’ya ordu birlikleri konuşlandırıldı, 22.00-07.00 saatleri arasında sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Öte yandan İçişleri Bakanı Andreas Chadwick gösterilerin sürmesi durumunda Pinochet diktatörlüğünden kalan “Devlet Güvenlik Yasası”nı devreye sokacaklarını ve göstericilere ağır cezalar verilebileceğini açıkladı. Bu durum Pinochet iktidarının ardından ilk kez gerçekleşiyor.
Yoğun devlet terörüne rağmen göstericilerin geri adım atmaması karşısında Pinera ulaşım zamlarının geri çekileceğini açıklamak zorunda kaldı. Buna rağmen işsizlik ve yoksulluğun pençesindeki Şilili emekçi ve gençlerin geri adım atmadığını söylemek gerekiyor.
Eylemciler Cumartesi günü elektriğe % 20 zam yapacağını açıklayan ENEL şirketinin merkezini ateşe verdiler.
Çatışmalar Pazar günü de sürerken, 300 kişi gözaltına alındı, 156 polis 11 de eylemci yaralandı. Öte yandan göstericilerin yaktığı iddia edilen bir markette çıkan yangında 3 kişi yaşamını yitirdi.
Lübnan’da Ekonomik Kriz ve Vergiler Halkı Sokağa Döktü!
İsyan dalgasının bir diğer durağı Lübnan’da ise ekonomik kriz ve Whatsapp’a ve benzeri internet uygulamalarına getirilmeye çalışılan günlük 20 cent’lik vergi emekçileri sokağa döktü. Gösteriler kısa bir zaman içerisinde hükümeti hedef alan geniş bir isyana dönüşürken hükümetin istifası kitlelerin ortak sloganına dönüştü.
Kitlelerde kriz sonrası ortaya çıkan geleceksizlik hissi fazlasıyla hissediliyor. Reuters haber ajansına konuşan göstericilerden Sylvia Yakub “Gösterilere katılıyorum çünkü son 30 yıldır bizi savaş ağaları yönetiyor. 30 yaşıma gireceğim, ailem geleceğin daha iyi olacağını söylüyor ama ben gelecekte daha iyi günler görmüyorum” dedi. Sylvia Yakub “Çaldıkları parayı geri istiyoruz çünkü 30 aile 5 milyon insanı yönetiyor. Bunu daha fazla kabul etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
30 yıllık iç savaşın ardından hassas dengelere dayanan bir siyasi yapıya sahip olan Lübnan’da hükümet içerisinde de tartışmalar sürüyor. İçişleri Bakanı Raya El Hasan güvenlik güçlerine barışçıl gösterilere müdahale etmeme çağrısında bulunurken, Başbakan Saad Hariri’nin başlattığı kemer sıkma politikalarına karşı “Hükümetin, kemer sıkma politikaları ile vatandaşın yükünü hafifletme arasında bir denge sağlaması gerekiyor.” açıklamasında bulundu.
Öte yandan Lübnan ulusal birlik hükümetinde 2 bakanla yer alan Dürzi İlerlemeci Sosyalist Partisi’nin lideri Velid Canbolat, Başbakan Hariri’ye birlikte istifa etme çağrısında bulundu.
Gösteriler sonrasında hükümetin internet ulaşım uygulamalarına vergi getirmekten vazgeçtiği açıklandı. Hariri tepkileri dindirmek için 24 maddelik bir paket hazırladığını açıkladı. Pakette yer alan bazı maddeler şu şekilde:
Lübnan Başbakanı Saad Hariri tarafından hazırlanan ekonomik tedbir paketindeki 24 maddeden bazıları şöyle:
- Mevcut ve eski bakanlar ile milletvekillerinin maaşları yüzde 50 oranında azaltılacak
- Komitelerin maaş ve ödenekleri için tavan fiyat en fazla 10 milyon Lübnan lirası olacak
- Tüm yöneticilerin maaşları azaltılacak ve 8 milyon Lübnan lirasını aşmayacak
- Yargıçların maaşları 15 milyon Lübnan lirasını aşmayacak
- Banka ve sigorta şirketlerine yüzde 25 oranında vergi getirilecek
- Ordu ve güvenlik güçleri için tüm emeklilik kesintileri kaldırılacak
- Asker maaşlarına tavan ayarlaması yapılacak ve bu oran bakanların maaşlarını aşmayacak
- Enformasyon Bakanlığı gibi bakanlıklar ve konseyler kaldırılacak
- Lübnan Merkez Bankası ve diğer bankalara 3 milyar dolar destek sağlanacak
- Yağmalanan fonların geri kazanımı ve yolsuzlukla mücadele için açık bir mekanizma oluşturulmasını öngören yasa kabul edilecek
- Telefon ve kamu hizmetlerine yönelik vergiler iptal edilecek
- Maaş kesintilerine yönelik öneriler iptal edilecek
- Konut kredileri eski hale getirilecek
- Banka kazancı vergisi artırılacak
- Cep telefonu sektörünü özelleştirme teklifi sunulacak
Her iki ülke örneğinde de emekçi sınıflarda ortak bir hissiyatın eylemleri tetiklediği görülüyor: Kriz, giderek artan yoksulluk, kapitalist sınıfların açgözlülüğü, genç kuşaklarda artan geleceksizlik… Bunlar tüm dünyada emekçilerin ortak kaderi haline dönüşmüş durumda. Kitleler neoliberalizme ve kapitalist açgözlülüğe karşı artık sokaktan başka bir çare kalmadığını yaşayarak görüyorlar ve bu durum dünyanın hemen hemen her kıtasında isyan hareketlerini tetikliyor.
Sıradaki?