İsrail Türkiye Anlaşması: Zorunlu “Normalleşme” – Gökçe Şentürk

Pazar günü Roma’da Türk ve İsrailli heyetler arasındaki görüşmelerin gerçekleşmesiyle “nores 1rmalleşme” süreci iki tarafın da açıklamalarıyla resmen başlamış oldu.  2010 yılında Mavi Marmara olayıyla kesintiye uğramış gibi gösterilen iki ülke arasındaki ilişkilerde yumuşama sinyalleri İsrail ve AKP kanadından uzun süredir geliyordu.

İtalya’nın başkenti Roma’da konuşan Netanyahu, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesini “önemli bir adım” olarak niteleyerek “İsrail ekonomisi için çok büyük olumlu etkileri olacaktır” demişti. Pazar gününden itibaren Türkiye’de ve dünyada gündem haline gelen anlaşmanın altında Ortadoğu’daki konjonktürel durumun etkili olduğu su götürmez bir gerçek. Netenyahu’nun açıklamalarının ardından bugünkü Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası Başbakan Binali Yıldırım da düzenlediği basın toplantısında “Görüşmeler dün itibariyle sonuçlandı. Mutabakat metni iki tarafça parafe edildi. Süreç başlamış oldu. Bu mutabakat metni yarın Dışişleri Müsteşarımız ve İsrail tarafından da muhatabı tarafından imzalanacak. Bu imzadan sonra onay süreçleri var. İsrail’de onay kabinede, bizde ise Meclis’te tamamlanmış olacak. Akabinde de en kısa sürede büyükelçilikler faal hale getirilecek” dedi. Peki, bundan sonraki süreç nasıl ilerleyecek, anlaşmanın altında yatan gerçekler neler?

Öncelikle ana akım medyada yansıtıldığı üzere bu anlaşmanın şapkadan çıkan tavşan misali birdenbire gündeme gelmediğini, AKP ve havuz medyasının yansıtmaya çalıştığı gibi bir zafer olarak nitelendirilmemesi gerektiğini vurgulamak lazım.

Ne Olmuştu?

2010 yılında Gazze’ye “yardım” götüren Mavi Marmara gemisine İsrail tarafından uluslararası sularda baskın düzenlenmiş ve 10 kişi öldürülmüştü. Bunun üzerine İsrail ile ilişkiler askıya alındı. Suriye Savaşı’nın şiddetlendiği ve Erdoğan’ın kendisini Ortadoğu’nun “büyük abisi” olarak gördüğü günlerde Filistin davasını bahane ederek, kendisine propaganda ve meşruiyet malzemesi çıkarmaya çalışmıştı. Peki, gerçekte ilişkiler ne oranda askıya alındı? Resmi olarak iki ülke arasındaki ilişkiler bitme noktasına gelmiş gibi gösterilse de her türlü ticari ilişki devam etmiş, Malatya Kürecik’teki radar üssü üzerinden İsrail, Filistin’i bombalamak için koordinatları almaya devam etmişti. Yani kamuoyuna Filistin davası uğruna dünyayı karşısına alan lider olarak görünmek içerde kendi kitlesini diri tutmaya ve kendine motivasyon devşirmeye yaradı.

Zorunlu “Normalleşme” Neden Şimdi?ana resim

Uluslararası arenada da bir süredir konuşulagelen Türkiye ve İsrail arasındaki müzakere sürecini Ortadoğu denklemlerinin dışında ele alırsak konuyu eksik bırakmış oluruz. Suriye’den istediğini alamayan Rusya’nın devreye girmesiyle birlikte Esad’ı düşürme hayalleri sona eren Erdoğan’ın, bir de Demokratik Suriye Güçleri’nin ve onun en önemli bileşeni olan PYD’nin Amerika’nın desteğiyle birlikte ilerlemesiyle aldığı yenilgi tablosu  ağırlaştı.

Suriye iç savaşının başladığı dönemde Dışişleri Bakanı olan Davutoğlu’nun “Stratejik Derinliği’nin” çöktüğü, Davutoğlu’nun kendisinin de siyaset sahnesinden Erdoğan eliyle silindiği bu günlerde bu hamlenin gelmesi hiç de şaşırtıcı değil. Suriye dolayısıyla da Ortadoğu denklemlerinin dışına itilen Erdoğan çubuğu bu kez İsrail’e büktü. Bunun yanında bugün ortaya çıktığı üzere “Türkiye’nin itibarını” her şeyin üzerinde tutan Erdoğan’ın Kremlin’den yapılan açıklamaya göre düşürülen uçak nedeniyle Putin’den özür dilediği de –ortaya çıktı. Şimdiden söyleyelim; İsrail anlaşmasıyla birlikte Ortadoğu politikasında sadece geri adım değil, arkasına bakmadan geriye koşmak anlamına gelen bu hamlenin üstü kapatılmaya çalışılacak. Anlaşmanın gösterilmeyen gerçekleri üzerinden kamuoyunda ülke çıkarları doğrultusunda hamleler geliştirildiği illüzyonu yaratılacak. Tüm bu sebeplerden ötürü de özellikle son dönemde değişen konjonktürün baskısını üzerinde daha fazla hisseden Türkiye açısından bu anlaşmanın bir zorunluluk olduğunu söylemek hiç de abartı olmaz.

Bunun yanı sıra 24 Kasım’da Rusya uçağının düşürülmesiyle birlikte Türkiye ve Rusya arasında çıkan krizin etkileri sürmeye devam ediyor. Anlaşmada Rusya’nın “Türk Akımı” projesini askıya alması ve Türkiye’nin Rusya’ya olan enerji bağımlılığına karşı İsrail’i doğalgaz arzını çeşitlendirecek bir seçenek olarak görmesi de rol oynuyor. Türkiye, hâlâ tükettiği birincil enerjinin % 32,5’ini doğalgazla karşılıyor ve doğalgaz ihtiyacının % 55’ini de Rusya’dan temin ediyor. Dolayısıyla anlaşmada bu iki önemli faktörün rol oynadığının da altını çizmek gerek.

Anlaşmanın İçeriği

Pazar günü İtalya’nın Roma kentinde Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun özel temsilcisi arasında gerçekleşen anlaşmanın maddeleri şöyle;

1- İsrail ve Türkiye, Büyükelçilerin karşılıklı olarak gönderilmesi ve karşılıklı devlet ziyaretleri de dahil olmak üzere tam diplomatik ve normalleşmiş ilişkilerini yeniden kuracaklar. İki taraf ayrıca NATO ve BM gibi uluslararası forumlarda birbirlerinin çıkarlarını zedeleyeceği düşünülen biçimde hareket etmekten kaçınacaklarını da taahhüt edecekler.

2- İsrail’in, Türk yardımının İsrail denetiminden geçtikten sonra Aşdod limanı üzerinden Gazze’ye ulaştırılmasına izin vereceğini vaat etmesi karşılığında, Türkler Gazze’deki ablukanın kaldırılması taleplerinden vazgeçecek. Binali Yıldırım’ın bugün gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla eş zamanlı olarak Netenyahu yaptığı açıklamada Gazze’nin denizden ablukasının da süreceğini vurguladı.

3- İsrail, Mavi Marmara olayında öldürülen ya da yaralananların ailelerine para sağlayacak Türkiyeli bir insani yardım fonuna yaklaşık 21 milyon dolar aktaracak.

4- Türkiye, Türk mahkemelerinde Mavi Marmara olayına karışmış olan İsrailli yetkililere karşı açılmış tüm yasal süreçleri sona erdirecek.

5- Türkiye, ülkelerini Hamas’ın ülkelerini İsrail aleyhindeki eylemleri için bir üs olarak kullanmasını engelleyecek. Bunun karşılığında İsrail, Türkiye’nin Hamas’ın komuta merkezini ülkesinden sürme talebini feshetti. Gil-Ad Shaer, NaftaliFrenkel ve EyalYifrach isimli İsrailli çocukların 2014 yazında GushEtzion’da kaçırılıp öldürülmesinden sorumlu olan üst düzey Hamas üyesi Salih el-Aruri artık Türkiye’de değil ve yetkililer Aruri’nin dönmesine izin verilmeyeceğine söz verdiler.

6- İki ülke askeri işbirliğine geri dönecekler ve yeniden istihbarat paylaşmaya başlayacaklar.

7- İki ülke, İsrail’in doğalgaz rezervlerinin çıkartılıp taşınabilmesi için bir doğalgaz boru hattının döşenmesi konusunda resmi görüşmelere başlayacaklar. Türkiye, İsrail’den doğalgaz satın alıp Avrupa pazarlarına gönderecek.

“Filistin Davası” Başka Bahara

Anlaşmada iki önemli noktadan birincisinde, Türkiye’nin Gazze ablukasından vazgeçtiği görülüyor. İsrail’in izni ile Gazze’ye sınır kapılarından malzeme ve yardım sokmak zaten serbest. Gazze’ye denizden uygulanan abluka da devam edecek. Yani AKP’nin de Erdoğan’ın da bugüne kadar yaratmaya çalıştığı tablonun aksine Filistin için İsrail’le arasında bir anlaşmazlık yok. Ama yine de bugüne kadar olduğu gibi bu anlaşmadan sonra da zaten önceden de imkanı olan durumlar üzerinden propaganda yapılacak, yapılmaya başlandı bile.

İkinci nokta ise, Mavi Marmara’da öldürülenlere tazminat meselesinde İsrail, 21 milyon doları yasal olarak bağımsız bir fona aktararak resmi tazminat ödemekten kurtulmuş oluyor.

Böylelikle iki ülke arasında yapılan anlaşmanın Ortadoğu denklemleriyle müsemma bir biçimde emperyal çıkarlar doğrultusunda gerçekleştirildiği ve medyaya sürüldüğü şekliyle Türkiye ve AKP açısından zafer olarak nitelendirilemeyeceği, kendi kazdığı çukura düşen AKP’nin “normalleşme” sürecini zorunlu olarak gerçekleştirdiği görülüyor.

 bolsevik.org

 

 

KATEGORİLER
ETİKETLER