İsrail Cenin’e Saldırdı, Filistin Halkı Direniyor! – Atilla Aliyev

İsrail Cenin’e Saldırdı, Filistin Halkı Direniyor! – Atilla Aliyev

İşgalci İsrail ordusu 3 Temmuz Pazartesi gecesi işgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyindeki Cenin Mülteci Kampı’na askeri bir operasyon gerçekleştirmiş ve Filistin kaynaklarına göre 13 kişiyi katletmişti. Saldırılarda ayrıca 20’si ağır yaklaşık 100 kişi yaralanırken yaklaşık 3000 Filistinli Cenin Kampı’nı terk etmek zorunda kaldı. Cenin Kampı’na yapılan saldırılarla yetinmeyen İsrail, sivil altyapıyı da hedef alarak Cenin Kenti’nde hayalet şehri hatırlatan büyük yıkımlara yol açtı.

Zırhlı araçlara eşlik eden buldozerler, caddeleri kazarak altüst etti ve park halindeki sivillere ait araçları da ezerek kullanılamaz hale getirdi. Evler, şehrin kamu tesisleri, bir hastane ve camii vuruldu. İsrail kara birlikleri silahlı kişilerin saklandığını iddia ettiği El Ensar Camii’ne baskın düzenledi.

İsrail’in Filistin ekonomisini de felç ederek kendisine bağımlı hale getirmesi ve düzenli olarak gerçekleştirilen saldırılar nedeniyle Cenin halkı yoksulluk ve korku dolu bir yaşam geçiriyordu. Savaşın şiddetini anlatmak isteyen Filistinli ambulans şoförü Halid Elahmed, “Mülteci kampında olup bitenler gerçek bir savaş. Havadan kampı hedef alan saldırılar oldu, her gelişimizde, yaklaşık beş ila yedi ambulans, yaralı insanlarla dolu olarak geri dönüyoruz” dedi (1).

Pazartesi başlayan saldırıların ardından İsrail operasyonla amacının, “Artan silahlı ve bombalı saldırıların ve roket yapma girişimlerinin arkasındaki İran destekli Filistinli grupları ortadan kaldırmak olduğunu” söyledi. Siyonist rejim tarafından emperyalizme ve işgalcilere karşı direnen Filistin halkını terörist, İsrail’i ise “meşru kontr-terörist” olarak gösteren algıyı yeniden üretmek için İslami ve cihatçı grupların varlığı öne sürülüyor. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Baş Sözcüsü Tuğgeneral Daniel Hagari, operasyonun “teröre karşı geniş çaplı bir girişim” olduğunu söyledi.

İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi “Elde edilen istihbaratın, İran ve onun vekilleri olan Hamas ve İslami Cihad’ın teröristlere çok miktarda para ve silah aktarma çabası içinde olduğunu gösterdiğini” dile getirdi.

IDF Merkez Komutanı Tümgeneral Yehuda Fox, “Burada bir dizi operasyon var, tıpkı bir hafta önce ve iki hafta önce burada olduğumuz gibi, bu operasyonu bitireceğiz ve birkaç gün ya da bir hafta içinde geri geleceğiz ve bu şehrin terör için bir sığınak olmasına izin vermeyeceğiz” diyerek saldırıların devamlı olacağını belirtti. Bir askeri sözcünün ifadeleri ise İsrail’in Filistin halkına nasıl yaklaştıklarını açıkca yansıtıyor: “Kampın eşekarısı yuvasına dönüşen güvenli sığınak zihniyetini kırmayı sağlayacağız.”

Filistin halkına yönelik saldırıların yeniden tırmandırılması tesadüf olarak görülmemeli. Aşırı sağcı Netanyahu göreve geldiği 29 Aralık 2022 tarihinden itibaren yargıya darbe yapmak için hazırlıklar yapıyordu. Netanyahu’nun yargıyı elden geçirme planları toplumsal muhalefetin sokağa dökülmesiyle karşılandı. 25 haftaya yakın bir süredir sözde İsrail devleti vatandaşları sokaklarda Netanyahu’ya karşı protestolar düzenliyor.

İsrail yargısı, aksi iddia edilemez bir şekilde İsrail’in yayılma ve ilhak politikalarına kılıf uydurma, Filistin halkının direnişçilerine karşı yapılan amansız müdahaleyi meşrulaştırmak için bir araçtı. Netanyahu bunu askeri diktatörlük biçiminde dizayn etmeye çalışıyordu. Netanyahu’nun başlattığı ve hızlıca bitmeyeceği öngörülebilir olan operasyonların temelinde ise iç meselelerdeki çatlakları dış düşmana karşı yönelterek “ulusal birlik” sağlamak yatıyor. Nitekim Netanyahu’ya rakip klikler de bu politikanın bir parçası olmuş durumda.

Netanyahu’nun yargı müdahelerine “laf çaktığı” için muhalefet tarafından övülen Savunma Bakanı Yoav Gallant da saldırıyı onayladı. Saldırının “Planlandığı gibi ilerlediğini” söyleyen Gallant, askerler “İsrail vatandaşlarını korumak ve [Batı Şeria’da] tam hareket özgürlüğünü muhafaza etmek için gereken her şeyi yapmak ve karada ve havada operasyon yürütmek üzere tam destek alacaklar” dedi.

İsrail 2002’den itibaren Cenin’e çeşitli saldırı operasyonları düzenlese de son operasyonlar insansız hava araçlarının kullanıldığı ilk müdahaledir. Siyonist rejim Filistin’i tastamam ele geçirerek anti-emperyalist direnişi tamamen bitirmek istiyor. Biz sosyalistler, Filistin halkının meşru kavgasının yanındayız ve biz de ABD karakolu olan işgalci İsrail’in kökünü kurutmakta kararlı olmalıyız. Fakat kan gölüne çevrilen Orta Doğu’da bir barış olacaksa, bu yalnızca ve yalnızca Sosyalist Orta Doğu Federasyonu çerçevesinde gelebilir.

Kahrolsun ABD ve İsrail emperyalizmi!

Yaşasın Sosyalist Orta Doğu!