İran-ABD Geriliminde Yeni Safha

İran-ABD Geriliminde Yeni Safha

iran usa sanctions ile ilgili görsel sonucu

ABD ile İran arasındaki gerilim yeni gelişmelerle sürüyor. ABD, 7 Haziran’da İran’ın petrol endüstrisine yönelik yeni yaptırımlar açıkladı. ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi tarafından açıklanan yaptırımlar İran’ın en büyük petrol şirketi olan İran Körfezi Petrokimya Endüstrisi Şirketi’ni ve 39 alt şirketini kapsıyor. Yaptırımların gerekçesi ise bu şirketlerin, ABD’nin geçtiğimiz Nisan ayında terör örgütü olarak ilan ettiği ve menzuplarının mal varlıklarını dondurduğu İran Devrim Muhafızları’na finansal destek sağlaması. Bu şirketler İran’ın petrokimya ürünleri üretim kapasitesinin % 40’ını, ihracatının ise % 50’sini karşılıyor.

ABD Dışileri Bakanı Mike Pompeo Haziran ayı başında İran ile müzakerelere önkoşulsuz bir şekilde başlayabileceklerini söylemişti. Fakat bir yandan ekonomik yaptırımlar ile içinde bulunduğu ekonomik kriz derinleştirilmeye çalışılan İran cephesi yaptırımlar kalkmadan masaya oturmaya niyetli değil. İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif Pompeo’ya cevaben yaptırımlar ve ambargo nedeniyle çocuğuna protez alamayan bir annenin videosunu paylaşmıştı.

Pompeo’nun müzakere çağrısının zamanlaması manidar: Tam da ABD’nin BAE ve Suudi Arabistan petrol gemilerine yapılan saldırıların ardından ABD’nin körfeze askeri uçak gemilerini göndermesi ve askeri yığınağı artırması sonrası… Esasında sıcak bir çatışmaya girişmek şu an bölgede tarafların isteyeceği son şey. Her iki taraf da gerilimi kontrol edilebilir düzeyde tutmaya muhtaç. Ancak bu ince bir ip üzerinde yapılan dansa benziyor. Dengenin ne zaman, kim tarafından bozulacağı endişesi bölgede varlığını her koşul koruyacak.

İran’la ABD arasındaki gerilimin kaynağına baktığımızda karşımıza üç temel mesele çıkıyor:

  • İran’ın nükleer faaliyetleri… Donald Trump, Obama’nın 2015 yılında İran’la imzaladığı nükleer faaliyetleri sınırlandıran anlaşmadan 2018 yılında çekilme kararı almıştı. İran cephesi yaptırımlar kaldırılmadan faaliyetleri durdurma taraftarı değil.
  • İran’ın Ortadoğu’daki vekilleri aracılığıyla yürüttüğü hegemonya projesi… İran Ortadoğu’da son dönemde güçlenen ve bölgedeki savaşların arka planın önemli roller üstlenen bir özne. Yemen’de Suudi Arabistan’a karşı savaşan Husiler, Lübnan’da Hizbullah, Suriye’de Esad rejimi İran tarafından ciddi şekilde destekleniyor. Irak’ta ise 2003 yılında ABD tarafından işgal edilmesine ve trilyonlarca dolarlık bir kaynak harcanmasına rağmen ABD tam bir hegemonya kurabilmiş değil ve İran Irak siyasetinde önemli bir nüfuza sahip. Ortadoğu’da ABD tarihsel müttefikleri olan Sünni körfez rejimlerini İran’a karşı bir denge unsuru olarak kullanırken; Şii-Sünni gerilimi bölgede istikrarsızlığı ve savaşları tetikleyen önemli bir damar olarak karşımıza çıkıyor.
  • İsrail ve İran arasındaki gerilim…

Bu gerilim kaynakları varolduğu müddetçe her iki cephe arasındaki savaş ihtimali canlılığını koruyacaktır. Bölgede önemli bir alt-emperyalist güç olarak varolmaya çalışan İran ile milenyumun başından bu yana bölgeyi askeri olarak kontrol altına almak isteyen ABD’nin çıkarlarının çatışması bir süreklilik arz edecektir.

İran’a Yaptırımlar Kimi Vurur: Mollaları mı, İranlı Emekçileri mi?

İran ile fiili bir savaş ihtimalini (ABD’de onu şiddetle savunan John Bolton gibi neoconların iktidar ortağı olmalarına rağmen) ABD cephesi şimdilik geri plan tutuyor. Yapmaya çalıştıkları şey ise yeni bir Venezuela yaratmak: Plan tutarsa İran ekonomisi göçertilecek ve Molla rejiminin emekçiler cephesinde zaten zayıf olan toplumsal meşruiyeti sıfırlanacak. Şimdiden İran’ın petrol ihracatı % 50 azalmış durumda ve bu ekonomik krizi tetikliyor.

Yaptırımların asıl vurduğu kesim ise emekçi halk. Bir yandan 40 yıldır tepelerinde zorbalıkla duran ve ülkenin zenginliğinin büyük bölümünü gasp eden Mollalar, diğer taraftan emperyalist baskı, yaptırımlar, ambargo… Emekçi sınıflar geçtiğimiz yıl sert direnişler gerçekleştirmiş ve Molla rejimine zor anlar yaşatmışlardı. Emperyalist baskı, sokak hareketi için dezavantaj yaratsa da emekçi sınıfların artık çürümüş rejime tahammül sınırları iyice daralıyor. 1979’dan bu yana Molla rejiminin toplumsal tabanını oluşturan Bazaar esnafı ve kırsal kökenli halk da geçtiğimiz yıl Haziran ayında gerçekleşen eylemlere aktif bir şekilde katılmış ve rejime ölüm sloganını yükseltmişti. İran’da gelecekte gerçekleşmesi muhtemel yeni bir toplumsal patlamanın bu kesimleri de kapsayarak güçleneceği ve rejimi sallayacağı açık.

Başarılı olup olmayacağını ise sınıf mücadelesinin bütün tarihsel dönemeçlerinde olduğu gibi İranlı emekçilere önderlik edebilecek bir devrimci öncünün varlığı veya yokluğu belirleyecek.

KATEGORİLER