İlerlemek Gerek!
İşçinin Yolunun geçen sayısının manşeti “Tekel Direnişini Genelleştirelim” idi. Gerçekten de meselenin özü burada yatıyordu. Tekel direnişinin tüm işçi sınıfı için taşıdığı en ileri anlam, direnişin her geçen gün yoğunlaşan sömürü koşullarına karşı ülke çapında genel bir eylemlilik sürecinin başlangıcını oluşturma potansiyeli idi.
Söke söke elde edilen kazanımların işçi sınıfının diğer kesimleri üzerinde her zaman için büyük tesiri olur. SEKA işçilerinin zamanında 4-C’ye karşı direne direne elde ettikleri zafer bugün mücadeleci Tekel işçilerinin önünde bir örnek oluşturmuştur ve Tekel direnişinin bu kadar canlı olmasında SEKA direnişinin yarattığı hafızanın payı büyüktür. Tekel direnişi de gelecekteki birçok işçi direnişi için ilham kaynağı olacaktır.
Direniş hele hele kazanımlarla ilerleyen bir direniş her zaman yayılma eğilimi barındırır. Umutların yeşermesi ve mücadelenin artması, genel sınıf bilincinin yükselmesine ve ülke çapında rüzgârın bizden yana esmesine yol açar. Böyle bir durumda insanların bakışı ve duruşları değişecektir.
Tekel direnişinin tam bir zafere dönüşmesinin de ön koşulu olan mücadelenin yaygınlaşması ve genelleşmesi, bu anlamda sınıf devrimcilerinin tüm enerji ve mesailerini harcamaları gereken büyük bir hedeftir. Tekel direnişinin yanına itfaiyecilerin, Kent AŞ işçilerinin, ataması yapılmayan öğretmenlerin, işsizlerin, emeklilerin ve daha birçok kesimin eklenmesi her şeyin başkalaşmasını beraberinde getirecektir. İşte bu yüzden direnişin genelleşmesi İşçinin Yolu’nun manşeti olmuştur.
Diğer taraftan asıl mesele direnişin genelleşmesinin nasıl olacağıdır? Geçmiş mücadele deneyimi defalarca göstermiştir ki sendikal bürokrasinin güdümünden çıkamayan işçi direnişleri belirli bir anda tıkanma noktasına dayanmaktadır. Tekel direnişinde işçilerin tabandan sendikaya yaptığı basıncın yüksek oluşu ve Ankara’nın merkezinde sendika bürokrasinin olaylar üzerindeki mutlak otoritesini kısmen de olsa en azından bir dönemliğine kaybetmesi direnişi bu noktalara getirmiştir. Sendikal bürokrasinin böyle bir direngenliği ne beklediği ne de istediğini kimse iddia edemez.
Peki, bunun da bir sınırının olduğunu gördük. Tekel direnişi çok büyük halk desteğini alsa da direnişin farklı iş kollarına yayılarak genelleşmesi mümkün olmadı. Böyle bir hedef ve mücadele anlayışı sendikal bürokrasinin ufkunu ve yeteneklerini oldukça aşmaktadır.
Burada artık bir noktadan sonra devrimci öznenin rolü devreye giriyor. Bizler, İşçinin Yolu olarak elden geldiğinde Tekel direnişine müdahalede bulunmaya çalıştık. Özellikle sendikal bürokrasinin taban inisiyatifiyle zorlanması sürecinde etkili olduk. İleri işçilerle yaptığımız uzun sohbetlerde işçilerin tabanda temsili düzeyi olan bir direniş komitesi kurması gerektiğini tartıştık, işçilere bu konuyu tartışan bildiriler dağıttık. Ankara’nın soğuğunda sabaha kadar işçilerle sohbet ettik, büromuz düzenli olarak işçilerle dolup taştı ve her defasında işçi sınıfının en ileri sınıf çıkarlarının ifadesi olduk.
Direnişin yayılmasında önemli bir faktör de İşçinin Yolu’nun ülke sathında işçi sınıfı ve gençlik içerisinde mevziler kazanması ve kavgayı ilerletmesidir. Artan güçlerimizle direnişlere daha etkili bir şekilde müdahalede bulunacak ve egemen sınıfın her türlü aygıt ve işbirlikçisini daha fazla rahatsız edecektir. İşçi havzaları, kamu emekçileri, emekçi semtleri gelecek yıllarda İşçinin Yolu’nun hedef alanını genişlettiği yerler olmak zorundadır. Kavga yolu uzun bir yoldur ve İşçinin Yolu’nu büyütmek işçi mücadelelerinin seyrinde belirleyici olmak görevi önümüzde durmaktadır.