İktidardan Bir Darbe de Zeytin Üretimine – Bora Usta
Türkiye’de kamuoyunun gıda ve özellikle ayçiçek yağı fiyatlarındaki artışa kilitlendiği bir ortamda zeytin ve zeytinyağı üretimini baltalayacak bir kararı tartışıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 1 Mart’ta Resmi Gazete’de yayınlanan Maden Yönetmeliği’nde değişiklik yapan yönetmeliği, “kamu yararı” gerekçesi ile zeytinlik arazilerinde enerji üretimi için yapılacak madenciliğin önünü açıyor.
26/01/1939 tarihli 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un 20. Maddesine göre zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası haricinde tesis yapılması Tarım Bakanlığı’nın iznine tabiydi. Maden yönetmeliğindeki yeni düzenleme ise ülkenin enerji ihtiyacını karşılamak için zeytinlik sahaları içerisinde yapılacak madencilik faaliyetlerine, ilgili firmanın “sahayı rehabilite edip eski haline getireceğini” veya daha açık bir ifade ile sahanın madencilik yapılacak kısmını taşıyacağını taahhüt etmesi şartı ile izin veriyor.
Türkiye’de 165 milyon meyve veren, 28 milyon da henüz meyve vermeyen zeytin ağacı olduğu belirtiliyor. 2020-2021 arasında zeytin ve zeytinyağı ihracından elde edilen gelir 285 milyon dolar. Türkiye zeytin ve zeytinyağı ihracatında dünyada 4. sırada. Ülkenin en önemli zenginliklerinden birisi olan zeytinliklerin, madencilik faaliyetleri sonucunda tahrip olacağı endişesi ile yeni yönetmeliğe gelen tepki çığ gibi büyüdü. Her ne kadar Enerji Bakanlığı “Zeytin ağaçlarının kesilmesi söz konusu değil.” şeklinde açıklama yapsa da uzman görüşleri tam tersi yönde. Türkiye Ormancılar Derneği, sahanın taşınması şartını “Kamuoyunu yanıltmak için konmuş bir şart.” olarak nitelendirirken Ekoloji Birliği ise “Zeytin ağacının büyümesi yıllar almaktadır. Yok edilen zeytinliklerin kısa sürede yerine getirilmesi mümkün değildir.” şeklindeki açıklaması ile Ormancılar Derneği’nin açıklamasını destekliyor.
Yeni düzenlemeden hem zeytincilik yapılması hem de kömür yataklarına sahip olması nedeniyle en çok Ege’nin etkilenmesi olası. Zeytin üreticileri ise yeni yönetmelikten memnun değil. Zaten iklim değişikliği ve yetersiz sulamadan ötürü sürekli azalan zeytin üretiminin bu yeni yönetmelikten sonra iyice düşmesi uzak bir ihtimal değil.
Bu yönetmelik iktidarın yaşananlardan ne kadar az ders çıkardığını bir kez daha göstermektedir. 20 yılda tarımsal üretim tasfiye edilerek buğdaydan, ayçiçeğine Türkiye en temel ürünlerde dışa bağımlı hale getirilirken; dolar kurunda yaşanan her artış hayat pahalılığı olarak geri dönüyor. Şimdi ise ülkenin en önemli tarımsal üretim alanlarından birisine kazma vurulmak isteniyor. Bu akıldışılığa son vermenin yolu doğayı, tarım alanlarını talan eden politikaların karşısına dikilmekten geçiyor.