İktidar Dünya Bankası’nın Kapısında, Gözü Kemer Sıkmada!

İktidar Dünya Bankası’nın Kapısında, Gözü Kemer Sıkmada!

İktidara bayram “müjdesi” Mehmet Şimşek’ten. Şimşek “Dünya Bankasının ilk 3 yıl içinde ülkemize ilave 18 milyar dolarlık finansman sağlayacağı Ülke İşbirliği Çerçevesi Programı”nın yürürlüğe girdiğini açıkladı. Şimşek Dünya Bankasının ayrıca, Orta Vadeli Program’ın açıklanmasının ardından Türkiye’ye aktardığı kaynak tutarını, devam eden 17 milyar dolarlık programa 18 milyar dolar daha ilave ederek 35 milyar dolara yükseltme kararı aldığını da belirtti. 

Özel’in yaptığı açıklamaların satır aralarında, Dünya Bankası kredilerinin nasıl kullanılacağına ilişkin ipuçları da veriliyor: “Söz konusu tutarın 6 milyar dolarının Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası’ndan (IBRD), 9 milyar dolarının IFC’den sağlanması bekleniyor. MIGA’nın ise kısa vadeli garantiler aracılığıyla 3 milyar doları harekete geçirmesiyle üç yıl içinde sağlanacak finansmanın yaklaşık üçte ikisinin özel sektörün geliştirilmesinde kullanılması öngörülüyor.”

Şimşek ve iktidar, toplumda Dünya Bankası ve IMF’ye borçlanmanın nasıl algılandığının gayet farkında; dolayısıyla bunun bir borçlanma olduğunu dile getirmek yerine finansman, işbirliği gibi kavramları kullanarak perdelemek istiyor. Öte yandan Dünya Bankası kredilerinin kullanımının yatırım projelerine bağlı olduğunu belirtmekte fayda var. Bu konuda ve kullanılacak kredinin IMF kredilerinden farklarına dair Mahfi Eğilmez’in paylaşımına bakılabilir.

Önce DB-IMF, Sonra Kemer Sıkma veya Tam Tersi!

Türkiye IMF veya Dünya Bankası kredilerine yabancı değil. Bu kredilerin emekçi sınıflara nasıl bir bedel ödettiğine veya yarattığı ekonomik politik sonuçlara da… İktidar uzunca bir süredir dış kaynak arayışını sürdürürken, bundan yeterince sonuç alamadı. Alamamasının yerel ve uluslararası sebepleri mevcut. Özellikle gelişmiş ekonomilerin sıkılaşma sürecine girmesi ve yüksek faizler sermayenin bu ülkelerden Türkiye gibi ülkelere geçmişte olduğu gibi iştahla gelmesini engelliyor. Dahası Türkiye’de faizler ve kur son bir yılda oldukça yükselmesine rağmen kapkaççı sermayenin istediği tatlı karları sağlamaktan halen oldukça uzak. Bırakalım Batı’dan gerçekleşecek bir sermaye girişini, iktidarın iyi ilişkiler kurmaya çalıştığı ve ayaklarına gittiği Körfez ülkelerinden beklenen sermaye akışı bile gerçekleştirilemedi. Bu ay içerisinde önce Karahan-Şimşek ikilisi IMF ve Dünya Bankası’na ziyaretler gerçekleştirecekler; 9 Mayıs’ta ise Erdoğan Beyaz Saray’a konuk olacak. Bu ziyaretlerden sermaye akışını hızlandıracak sonuçlar çıkar mı göreceğiz.

Ancak iktidar için mevcut ekonomik krizin çözümü için iki alternatif iyice belirmiş durumda: Birincisi IMF ve DB gibi ülkelerden sağlanacak kaynak, bir diğeri ise emekçilerin tepesine çökmek… 

Geçtiğimiz günlerde Şimşek’in kamu kurumlarına gönderdiği bir genelge önümüzdeki dönemde izlenecek kemer sıkma politikalarının doğrudan emekçileri hedef alacağının bir kanıtı. Şimşek kurumlarda memurlara verilecek giyim yardımlarına ilişkin sınırların aşılmamasını dikte ediyor. Dahası 8 Mart’ta KİT’lere gönderilen yazı ile kurumlar tarafından bünyelerindeki kamu emekçilerine her yıl verilen giyim yardımı engellenmişti. 

Genelgede belirtilen tutarlar ise şu şekilde: Takım elbise 626 TL, Mont 278 TL, Ayakkabı 176 TL, Ebe-hemşire önlüğü 136 TL, Ameliyathane forması 98 TL, Gömlek 85 TL… Mevcut şartlarda bu tutarlarla belirtilen malzemelerin alınıp alınamayacağının takdiri sizin.

Şimşek’in kamuda kemer sıkma tedbirleri konusunda şunu dile getiriyor: “Kamu kurumlarına bir kuruş bütçe dışı ödenek verilmeyecek. Artık seminer adı altında tatil yok. Bakanlıklar ile belediyeler bütçelerinde öngörülen sınırların dışına çıkamayacak. Kimse ek ödenek için bana gelmesin.”

Bu yöndeki bir karar elbette öncelikle iktidarın muhalefete kaybettiği belediyeleri vuracaktır; zira pek çok belediyede iktidarın belediyelerin kasasını devir teslimden önce yapılan ihalelerle giderayak nasıl boşlattığına tanık olduk. 

Yine ekliyor Şimşek: “Kamudaki servis hizmetine sınırlama getirilecek. Zorunlu olmayan servis hizmetleri son buluyor. Kamuda araç tasarrufu en çok önem verdiğimiz konulardan biri. Kiralama veya yeni araç alımında çok katı kurallar var. Yeni araç alınmasına yönelik talepler geldiğinde, titiz bir inceleme yapılıyor. Öncelikle ‘Elinizdeki araçları satın, sonra yenisini alın’ diyoruz. Yenisi alınacaksa da TOGG almalarını söylüyoruz.”

Acaba Şimşek’in seçimlerden önce  Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bir makam, 5 koruma aracının yanı sıra 17 adet sedan otodan oluşan 23 aracın 15 aylık kirası olarak 29 milyon 425 bin 607 TL ödediğinden haberi var mı? Yoksa bu kararla milyonlarca emekçinin yararlandığı servis hizmetini mi hedef alacak? Göreceğiz.