HDP Zaferi! Bir Dönem Kapandı (mı)
7 Haziran seçimleri, AKP’nin aralıksız 13 yıldır süren tek parti iktidarına son vererek Türkiye’de yeni bir sayfa açtı. Bu dönüşümün yıldızı kuşkusuz ki HDP oldu. Diğer taraftan burjuva siyasetin oluşan yeni aritmetiğin getirdiği tıkanıklığı ne şekilde aşacağı meçhul. Seçimlerin tekrarlanması olasılığını yabana atmadan söyleyebiliriz ki Türkiye zaten yavaş yavaş ağırlığını hissettiren ekonomik kötüleşme koşullarında koalisyonlar dönemine giriyor. Sürecin nasıl ilerleyeceğini yaşayarak göreceğiz.
Gerek HDP’nin başarısı gerekse de AKP-RTE diktatörlüğünün ağır darbe alması, sınıf hareketine ve mücadeleci gençliğe moral kazandıracaktır. Tabi ki hiç bir süreç tek taraflı işlemez. Örgütlü mücadele, sosyalist solun ortaya koyacağı somut kampanyalar ve HDP’nin mecliste göstereceği performans, sınıf mücadelesi ve ülkedeki solun geleceği için belirleyici olacaktır.
7 Haziran seçimlerine dair bazı sonuç ve değerlendirmeleri şöyle sıralayabiliriz:
HDP
-Daha önce AKP’ye giden Kürt muhafazakâr oylarını, sol-sosyalist oyları ve barajın aşılması için verilen taktik oyları kendisine çekmeyi başaran HDP, büyük bir seçim zaferine imza atmıştır. Kürt hareketinin uzun yıllardır sürdürdüğü Türkiyelileşme hedefi böylelikle somut bir gerçeklik haline gelmiştir.
-HDP’nin bundan sonra tutturacağı çizgi, bir hayli çetrefilli olacaktır. Kürt siyasal hareketi, %10 barajını yıkmış bir Türkiye partisi olarak daha önce tecrübe etmediği sularda yüzecektir. Örneğin, AKP ile herhangi bir şekilde kurulacak dirsek teması, oluşan olumlu havayı hızla bozacağı gibi gerilla faaliyetleri ve Öcalan’ın birincil konumunun öne çıkması da Türkiyelileşme süreçlerini doğrudan etkileyecektir. Bütün bunlar Kürt hareketi için hesaba katılması gereken yeni dengeler olacaktır.
-HDP seçim kampanyasında popülist bir çizgi tutturdu. Kimi mitinglerde Türk bayrakları açıldı, Mustafa Kemal posterleri kullanıldı; ama diğer taraftan AKP’nin taaruzlarına karşı dinsel söylem de kullanıldı. Sol- Sosyalist isimler, HDP listelerinde kendilerine yer bulurken Dengir Mir Mehmed Fırat ve Celal Doğan gibi yıpranmış burjuva isimler de ön plana çıkarıldı. Kadın, Kürt, Çerkez, Ermeni, Alevi, türban, aşiret vb kimlikler yine HDP’nin söyleminin belkemiği oldu. İşçi-emekçi vurgularına yer yer rastlasak da liberal çevrelere de hitap eden bir kampanya yürüttü HDP. Buradan çıkan sonuç HDP’ye dair beklentileri fazla yükseltilmemesi ve HDP’nin soldan sıkıştırılarak destek-eleştiri mekanizmasının doğru şekilde işletilmesidir.
AKP
-AKP %9’un üzerinde oy kaybederek tek başına iktidar koltuğundan düşmüştür. AKP’den %3 civarı oy MHP’ye, %3.5-4 civarı oy HDP’ye ve %2 civarı oy CHP’ye kaymıştır. CHP’den de %2.5-3 civarı oy HDP’ye gitmiştir.
-AKP, her ne kadar %9’dan fazla oy kaybederek tek başına iktidardan alaşağı edilse de %40.7 ile açık ara birinci parti durumundadır. RTE’nin bundan sonraki stratejisi koalisyonların başarısızlığı vurgusuyla olası bir erken seçim ile çarpıcı bir geri dönüş gerçekleştirmek üzerine kurgulanacaktır. Konjonktür de zaten ekonomik kötüleşme yönünde ilerlemektedir. RTE’nin bundan sonraki son kozu, hızlı ekonomik bozulma üzerinden gelişecek fırsatları kollamak olacaktır.
-AKP ve özellikle RTE’nin HDP’ye yönelik bel altı vuruşları ve düzenlenen provokasyon ve tertipler, açık ki ters tepmiştir. Neticede AKP Kürt illerinde silinmeye yüz tutmuştur. Düşüşler %20’lerin üzerindedir. Diyarbakır’da AKP sadece bir milletvekili çıkarabilmiştir. Hizbullahçı Hüda Par da Kürt illerinden milletvekili çıkaramayarak hayal kırıklığına uğramıştır.
-AKP, yükselen HDP’den rahatsız olan milliyetçi oyları MHP’ye kaptırırken bozulan ekonomik koşullardan dolayı da AKP’den CHP’ye bir miktar oy geçişi olmuştur. AKP bu süreci iyi yönetemez, RTE işi inada bindirir ve partideki çatlaklar büyürse AKP’nin daha da zayıflayarak sönümlenmesi ihtimaller arasındadır.
CHP
-CHP’nin oylarında %1’in hemen altında hafif bir düşme gözlenmektedir. Bu da beklentilerin altında kalan Kemal Kılıçdaroğlu’nun geleceğini tartışmalı hale getirmektedir. Diğer taraftan ön seçim yapan, Gezi sürecinde öne çıkan isimleri ön sıralara taşıyan, ekonomik talepler ağırlıklı görece etkili bir seçim programı yapan Kılıçdaroğlu’nun HDP’ye taktik gereği ya da yarı gönüllü giden oylar da hesaba katıldığında parti içerisindeki etkin mekanizmalar tarafından destekleneceğini tahmin edebiliriz. Yine de CHP’de bir kez daha bir iç hesaplaşma mümkün olabilir. AKP’nin yenilgi almış olması ve başlayacak olan koalisyon pazarlıkları bu süreçte Kemal Kılıçdaroğlu’nun işini kolaylaştıracaktır.
Sosyalist Sol
-Sosyalist sol bu seçimlerde büyük oranda HDP’yi destekledi. Bunların bir kısmı zaten HDP içerisinde bulunuyor. Ama burda temel bir sorun var. HDP içerisindeki sol bileşenler, orada eriyerek Kürt siyasal hareketinin bir eklentisine dönüşüyorlar ve kendi bağımsız varlıklarını ortaya koyamıyorlar. Örneğin HDP eş başkanlığına kadar getirilen ESP’li Figen Yüksekdağ (arka planda Marksist-Leninistlik iddiası olsa da) sol söylem konusunda Demirtaş’tan farkını ortaya koyamadığı gibi onun gerisinde kaldı. Örneğin seçim zaferi ertesinde Demirtaş’tan sonra söz alan Yüksekdağ’ın konuşması, devrimcilik açısından bir hiçti; sosyal demokrat ya da liberal tınılarla bezeliydi. HDP içerisinde bu dönem daha fazla sayıda sosyalist milletvekili olacak; ancak açıkçası geçmiştekinden çok da farklı bir duruş beklememiz için fazla bir sebep bulunmuyor.
-Sosyalist soldan HDP’ye dışarıdan destek veren gruplar arasında pek derli toplu bir duruş ortada görünmüyor. Bu konuda fark yaratacak bir konumda olan BHH ise seçim sürecinde çelişkili ve kararsız bir tutum alarak bir çok fırsatı tepmişti. Sonuçları bugün daha net görünüyor. Kendi bağımsızlıklarını korumak şartını ortaya koyup HDP ile ittifak yaparak seçim sürecinden güçlü çıkabilirlerdi. Sol-Sosyalist kitlelerin zaten kendiliğinden bir şekilde HDP’ye kaydığı bir ortamda yapılması gereken hareket buydu.
-Sosyalist solun bu dönemdeki görevi, somut talepler etrafında birleşik etkili kampanyalar örgütlemektir. AKP gitse de kalsa da sömürü sistemi bütün çarpıklıklarıyla hükmünü sürdürmektedir. Sosyalizm mücadelesi adına sınıf ve gençlik hareketi içerisinde somut mevziler kazanmadan ilerlemek mümkün değildir. Bunun dışında devrimcilerin seçimde önemli bir zafere imza atan HDP’ye dair politikaları sekter ya da oportünist çizgiden uzak olmalıdır. Devrimciler, HDP’yi burjuvaziyle karşı karşıya geldiği durumlarda desteklemeli; tersi durumlarda ise kıyasıya eleştirmekten çekinmemelidir.