Han-ı İştiha'nın "EVET" Sevdası- Emre Güntekin
Türkiye AKP’nin dayattığı anayasa paketinin meclisten geçmesinin ardından referandum sürecine girmiş görünüyor. Referandum sadece başkanlık rejimini belirlemeyecek; kendi tahtını kuranlarla özgürlük için mücadele edenlerin saflarını da çok net ayıracak. Sivil toplum örgütleri, partiler, medyatik isimler yavaş yavaş referandum için oylarının rengini belli etmeye başladılar.
Geçtiğimiz günlerde AKP’nin ünlüleri de Rıdvan Dilmen öncülüğünde referandum kampanyasına başladılar. Rıdvan Dilmen yayınladığı video ile başkanlığa evet derken, videoda Arda Turan’ı da tavrını açıklamaya çağırdı. Silsile Burak Yılmaz, Murat Boz gibi “ünlü”lerin tavırlarını evet olarak açıklamasıyla devam etti.
İktidar bugüne kadar kendisine muhalif olan pek çok sanatçıya yapmadığını bırakmazken, saray yağcılığı konusunda sonsuz çaba gösteren “ünlüler” iktidardan bolca akçeli iş kopardılar.
Rıdvan Dilmen’in böyle bir çıkış yaparak başkanlığa destek açıklaması boşuna değil. Nitekim kendisi daha önce 2019 yılında Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı’na aday olacağını açıklamıştı. Daha önce basketbol federasyonu seçimlerinde Hidayet Türkoğlu’nun bizzat saray tarafından Harun Erdenay’a el çektirilerek nasıl başkan yapıldığı hafızalardayken, Rıdvan Dilmen’in bu çıkışı da saray cephesinden karşılıksız kalmayacaktır.
Arda Turan’ın Recep Tayyip Erdoğan’a olan hayranlığını biliyoruz, onu Burak Yılmaz’ın izlemesi de şaşırtıcı değil. Muhtemelen daha birçok futbolcu onu takip edecektir. Etsin!
Muhtemelen Murat Boz’u da başka popçular, az izlenen filmlerin bol iktidar destekli yönetmenleri, klişe dizilerin oyuncuları, Acun’un gözbebekleri takip edecektir. Muhtemelen yine iktidara destek için yapacakları işler için iktidar desteği koparmaya çalışanlar, askerliği bedelli olarak yapıp vatan millet edebiyatı çekenler, Berkin Elvan’ın annesinin bizzat cumhurbaşkanı tarafından yuhalatılmasını destekleyenler, her fırsatta saray kapılarını tırmalayıp aşındıranlar evet oylarını açıklayacaklardır. Açıklasınlar!
Hiçbir emek harcamadığı halde sırf iktidarı desteklediği için yıllık kazançları milyon euroları bulanlar, han-ı iştihanın keyfini sürenler evet demek için sıraya girecektir. Girsinler!
Türkiye artık gerçekten özgürlük ve demokrasi isteyenlerin büyük bedeller ödemek zorunda kalabileceği bir döneme giriyor. Özellikle sanatçılar için bu dönem tam olarak turnusol kağıdı olacaktır. Yakın geçmişte iktidara muhalif söylemleri olduğu için baskı gören Mehmet Ali Alabora’nın, Levent Üzümcü’nün, Sıla’nın başına gelenler ortada. Muhtemelen Rıdvangillerin ardından hayır oyu vereceğini açıklayan Meltem Cumbul, Barış Atay gibi sanatçılar baskıya maruz kalacaktır.
Emekçiler sokaklarda ne kadar çok seslerini çıkarırsa sanatçılar da o kadar cesur olacaklardır. Kendilerini yalnız hissetmeyecekler ve halkın da en az onlar kadar sistemden rahatsız olduklarını göreceklerdir. Aynı şekilde sevdiği isimlerin baskıya karşı sözünü söylemekten kaçınmadığını gören emekçiler, gençler de mücadele konusunda daha atılgan olacaklardır.
Mücadele sofrasında herkese yer var. Herkesin bu mücadeleye katabileceği bir güç var. Sevilen bir edebiyatçının, müzisyenin, şairin, yönetmenin ortaya koyacağı ufak bir eser bazen yığınların etkisinden daha büyük bir ses getirebilir. Hitler döneminde faşizme destek olan kaç tane edebiyatçı, yönetmen sayabilirsiniz? Fakat tek başına “Great Dictator” (Büyük Diktatör) filmiyle Charlie Chaplin’in sanat tarihine nasıl damga vurduğuna herkes bilir.
Bu yüzden sanatçılara, aydınlara çağrımızdır. Barış Manço’nun bir şarkısında dediği gibi;
“Halat gibi bileğiyle yayla gibi yüreğiyle.
Çoluk çocuk geçindirip haram nedir bilmeyenler.
Buyurun sizde buyurun.
Buyurun dostlar buyurun.”.
Cesaret edin ve sanatın her türlüsünün özgürce yapılabileceği bir Türkiye’yi hep birlikte yaratalım!