Home / Manşet / Gazze’de Soykırım Sürerken, Trump Yönetimi Gazze Rivierası Peşinde! – Emre Güntekin

Gazze’de Soykırım Sürerken, Trump Yönetimi Gazze Rivierası Peşinde! – Emre Güntekin

 

Gazze’de dünyanın gözleri önünde bir halk yok edilmeye devam ediliyor. Hemen her gün yüzlerce kişi bombalı saldırılar ve açlık sonucu yaşamını yitiriyor. Emperyalist egemenler Siyonist soykırımı durdurmak bir yana, Natenyahu’nun başını çektiği soykırımcı rejimin Gazze’deki işini bir an önce bitirip meselenin nihayete erdirilmesini istiyor.

Birgün tarafından aktarılan habere göre 31 Ağustos’ta gerçekleştirilen kabine toplantısında Natenyahu’nun “Başkan Trump bana kısmi (esir takası) anlaşmasından çekilmemi söyledi. Tüm gücünle (Gazze’ye) gir ve bitir dedi” ifadelerini kullandığı İsrail basınına yansıdı. Siyonist rejimin kendisini sadece emperyalist efendisi ABD’ye karşı sorumlu hissettiğini gösteren bir örnek… 

1 Eylül’de ABD basınına yansıyan 38 sayfalık bir plan Trump yönetiminin de acelesinin nedenini ortaya koyuyor. Trump’ın Gazze’de işgalin ardından bir “Gazze Rivierası” yaratmak istediği geçtiğimiz aylarda da gündeme gelmişti. Gaza Humanitarian Foundation ve Boston Consulting Group gibi kuruluşlarla tarafından hazırlanan ve 10 yıllık bir sürede uygulamaya konması hedeflenen GREAT (Gaza Reconstitution, Economic Acceleration and Transformation Trust) adlı plana göre ABD-İsrail ortaklığı bölgeyi yüksek teknoloji ve turizm odaklı bir mega kente dönüştürmeyi hedefliyor. Gazze’de soykırımdan kurtulacak Filistinlilere ise iki seçenek sunulması planlanıyor: Çevre ülkelere gönüllü sürgün veya toplama kamplarında yaşamak… Plana göre mülklerine el konacak Filistinlilere ise “dijital token”larla ödeme yapılarak kendilerine yeni bir hayat(!) kurma lütfu tanınacak! Bu planın tam da Beyaz Saray’da Trump, damadı Jared Kushner ve Tony Blair gibi isimlerin de yer aldığı bir Gazze toplantısının ardından sızdırılması da tesadüf olmasa gerek!

Emperyalist egemenler içerisinde eleştiriler yükselse de bu çoğu zaman soykırıma karşı ses yükselten iç kamuoylarını hedefleyen bir hamasetin ötesine geçemiyor. Ortadoğu ülkelerinde riyakarlık tam gaz sürüyor. Körfez rejimleri soykırımın arkasında, içerde muhalefetin yükselmesi gibi bir kaygılarının olmaması da ellerini kolaylaştırıyor. Gazze’de etnik temizliğin ardından kurulması planlanan yeni Gazze’nin inşasında Trump yönetiminin en büyük finansörlerinden birinin Suud rejimi olacağının işaretleri veriliyor. 

Erdoğan rejimi ise Meclis’te İsrail’in Gazze saldırılarını görüşmek üzere gerçekleştirilen olağanüstü toplantıda da gördüğümüz üzere bir yandan bildiğimiz nakaratları tekrarlarken; İsrail’in ve ona açık çek uzatan Trump yönetiminin ayağına değecek bir taş atmaktan özellikle imtina ediyor. En basitinden Özgür Özel’in gündeme getirdiği Trump yönetiminin kınanması ve Uluslararası Adalet Divanı’nda, İsrail karşıtı bütün davalarda müdahil olma teklifi havada kalmaya devam ediyor.

Bu sessizliğin ortasında Filistin halkı bir varoluş mücadelesiyle karşı karşıya. BM 23 Ağustos’ta Gazze’yi resmi olarak bir kıtlık bölgesi ilan etmişti. Halihazırda 500.000 kişi açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalırken; Eylül ayı sonunda bu sayının 640.000’i aşacağı tahmin ediliyor. 27 Ağustos’ta yapılan BM Güvenlik Konseyi toplantısında, ABD dışındaki bütün konsey üyeleri Gazze’nin insan yapımı bir açlık kriziyle karşı karşıya olduğu konusunda hemfikir olmasına rağmen ABD’ye çözüm konusunda geri adım attıramamıştı. 

Bugün (1 Eylül) ise Türkiye’de olduğu gibi Filistin’de de okullar açılıyor. Middle East Eye’a göre bugün 660.000 çocuk okula gidemeyecek zira İsrail’in saldırılarında okulların % 80’i yok edildi. İşgalin başladığı 2022 yılından bu yana üst üste üçüncü kez Filistinli çocuklar eğitim haklarından mahrum kalacaklar. Bu aynı zamanda Siyonizmin Filistin halkının geleceğini de işgal altına aldığının ve gasbettiğinin bir göstergesidir. ABD emperyalizmi de aldığı kararlarla bu gasba ortak oluyor. Trump yönetiminin aldığı son kararla birlikte Filistinli öğrencilerden, tedavi için başvuranlara kadar yüzbinlerce Filistinlinin vize başvuruları iptal edildi. 

Trump, Natenyahu gibi emperyalist katillerin yaklaşık 2 milyon insanın açlıkla, bombardımanla ölüme itilmesinin insani boyutunu umursamadığı ortada. Uluslararası ortakları ise eleştirirken bile efendilerinin gazabını üzerlerine çekmek istemiyor. Filistin halkının kaderini sessizliğin ne zaman bozulacağı belirleyecek. Uluslararası işçi sınıfı kendi egemen sınıflarını Siyonist katliama karşı çıkmaları ve Natenyahu rejimine desteği kesmeleri yönünde sıkıştırmalıdır. Gerekirse zaman zaman örneklerini gördüğümüz üzere eller şaltere uzanmalıdır. 

Sign Up For Daily Newsletter

Stay updated with our weekly newsletter. Subscribe now to never miss an update!

[mc4wp_form id=53]

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir