Gazze’de Etnik Temizliğe Ateşkes Arası Ne Getirecek? – V. U. Arslan
Gazze’de 4 günlük ateşkes bu sabah başladı. Bu süreçte Gazze’ye gıda ve akaryakıt geçişine izin verilecek, İsrail hapishanelerinde bulunan 150 Filistinli mahkumun serbest bırakılması karşılığında Hamas da 50 İsrailli rehineyi serbest bırakacak.
ABD cephesi bu anlaşmadan memnun. Biden, ateşkes sürecinde yaptığı katkılardan dolayı Mısır ve Katar’a teşekkür etti. Zira ABD önderliğindeki emperyalistler Gazze’de yürütülen etnik temizliğe karşı giderek büyüyen protestoların basıncı altındalar. İsrail’in bütün dünyanın gözleri önünde sivil halkı katlederek etnik temizlik yapması karşısında dünya çapında büyüyen öfke ve milyonların sokağa inmesi, başta ABD olmak üzere İsrail yanlısı Batılı emperyalist merkezleri köşeye sıkıştırmış durumda. Bu yüzden insani durum adına birşeyler yapıyor görüntüsü vermek, ABD ve ortakları için önemli. Bu şekilde üzerlerindeki basıncı azaltmaya çalışıyorlar. Hal böyleyken Netanyahu, patronu ABD’nin talepleri karşısında kulaklarını ancak bir yere kadar kapatabilirdi. Nitekim Netanyahu, geçici ateşkesi “yoğun askeri ve diplomatik baskılar” nedeniyle kabul ettiklerinden şikayet ediyor. Ama İsrail bu sözde insani arayı Gazze’deki etnik temizliğinin bir sonraki aşaması için hazırlık yaparak, askeri stratejilerini gözden geçirip cephane stoklarını yeniden doldurarak kullanacaktır.
ABD emperyalizmi ve Avrupalı müttefikleri, bir yandan üzerlerindeki baskıyı hafifletmeye çalışırken diğer yandan çatışma boyunca İsrail hükümetini etnik temizlik politikasında cesaretlendirdiler. Bu destek politik, diplomatik, ekonomik ve askeri olarak bugün de bariz şekilde sürmektedir. Bu anlamda Ukrayna çoktan ikinci plana itildi bile.
Diğer taraftan İsrail saldırganlığı karşısında boş laflar ve esip gürlemeler dışında hiçbir somut yaptırım kararı alamayan AKP iktidarı ve ABD’nin bölgedeki iş birlikçileri de geçici ateşkesi alkışladılar. Çünkü hepsi durumu kurtarma derdinde.
Lübnan Cephesi Isınıyor
Gazze Hükümeti adına açıklama yapan Medya Ofisi’nin Perşembe günkü raporuna göre altı haftadan uzun süredir devam eden İsrail saldırıları sonucu hayatını kaybeden sivil sayısı 6.100’den fazlası çocuk olmak üzere, 14.854’e yükseldi. Bunun dışında enkaz altında kalan cenazeleri çıkarılmamış yüzlerce belki binlerce Gazzelinin olduğu tahmin ediliyor.
Bu arada kuzeyde Lübnan cephesinde de çatışmalar yoğunlaşıyor. Hizbullah bu Perşembe İsrail’e karşı en yoğun füze saldırılarını gerçekleştirdi. Hizbullah şimdiye kadar İsrail’e topyekün saldırmaktan çok kuzeyde İsrail ordusunu meşgul eden ve caydırıcı olmaya çalışan bir görüntü çizdi. Gerçekten de İsrail ordusunun en az yarısı kuzey sınırında Hizbullah tehdidine karşı konuşlanmış durumda.
Diğer taraftan İsrail de yaptığı saldırılarda Hizbullah’a kayıplar verdiriyor. Son olarak Çarşamba günü İsrail’in düzenlediği hava saldırısında aralarında Hizbullah’ın Lübnan parlamentosundaki Direniş’e Sadakat grubunun başkanı Muhammed Raad’ın oğlu Abbas Raad’ın da bulunduğu beş Hizbullah üyesi öldürüldü. Salı günü Lübnan’da yapılan bir başka hava saldırısında Kassam Tugayları’nın Lübnan yapılanmasının komutan yardımcısı Halil Hamid Haraz’ın aracının vurulduğu belirtildi. Saldırıda Haraz’ın yanı sıra Türkiye’den Hamas’a destek vermeye giden 2 siyasal islamcı da hayatını kaybetti.
İsrail-Lübnan sınırı giderek ısınırken İran destekli Şii paramiliter gruplar Suriye ve Irak’taki ABD hedeflerine saldırılar düzenliyorlar. Bu saldırılarda ABD askerlerine ciddi kayıplar verdirilemese de ABD’nin caydırıcılığını riske ederek geri durmayı tercih ediyor. Yani Şii grupların mevzilerine karşı büyük bir saldırı gerçekleştirmekten şimdiye kadar geri durdu. Burdan da ABD’nin savaşın yayılmasından çekindiği sonucu çıkıyor.
Emperyalist kapitalist sistemin organik krizi derinleştikçe savaşlar yayılıyor, bölgeselleşme eğilimi artıyor ve vahşeti daha önce düşünülemeyen seviyelere yükseliyor. Bugün Gazze’de etnik temizliği durdurmak için devrimci sosyalistlerin önderliğinde uluslararası bir savaş karşıtı hareketin gelişmesi tek çıkış yoludur. Belirleyici olan budur. Dünyanın dört bir yanında haftalardır protesto gösterisi yapan milyonlar sorunun kaynağına, emperyalist kapitalizme yönelmeli ve alternatif olarak sosyalizmin bayrağını yükseltmelidir. Bu noktada işçi sınıfının eylemler ve grevlerle İsrail’e tüm askeri malzeme tedarikini ve İsrail için askeri teçhizat üretimini durdurması hayati derecede önemli. Bunun için mücadele eden devrimci sosyalistlerin dünyadaki sokak hareketleriyle güçlendiğini ve etki alanlarını genişlettiklerini gözlemliyoruz. Bu yolda ilerlemek gerekiyor.