G-20 Suud Rejimini Aklarken…
Bundan iki ay önce bir ülkenin başkonsolosluğunda dünyaca ünlü bir gazeteci, tabiri caizse kıtır kıtır doğrandı. Normal şartlar altında böyle bir olay sonrası vahşetin gerçekleştiği başkonsolosluğun ülkesine karşı kamuoyunun ayağa kalkmasını, hesap sorulmasını, yaptırımlar uygulanmasını beklersiniz. Konuyla ilgili daha önceki yazılarımızda* Suudi Arabistan’ın Cemal Kaşıkçı’yı katlederek işlediği bu insanlık suçunun uluslararası diplomasi yoluyla karşılıklı ulusal çıkarları sarsmadan sümen altı edilmek istendiğini belirtmiştik.
Arjantin’de düzenlenen G-20 zirvesi bunun bir ispatı oldu. Ne zirve sırasında ne de sonuç bildirgesinde Kaşıkçı meselesine dair tek kelime edilmedi; birkaç ülkenin cılız bir Türkiye ile işbirliği yapması çağrısı dışında basına genel olarak liderlerin cinayetin doğrudan sorumlusu olan Muhammed bin Salman’la olan neşeli sohbetleri yansıdı. Daha da ironik olanı 2020 yılında yapılacak olan G20 zirvesine Suudi Arabistan’ın ev sahipliği yapması kararlaştırıldı. Herhalde bu kadarına Salman’ın kendisi bile şaşırmıştır. Kısacası zirveye kanlı ellerle giden Salman, emperyalist efendiler tarafından temizlenerek ülkesine gönderilmiş oldu.
Zirvede en çarpıcı olay Putin’in Salman’a yaklaşımı oldu. Salman’la neşeli bir şekilde selamlaşan Putin zaten Batı’yla arası açılan ülkeleri kucaklama ve ilişkilerin aldığı yaraları kaşıma ustası ki bunu en iyi Türkiye bilir. Suudi Arabistan gibi uluslararası kapitalizm için önemli bir ülkeye ve eli kanlı veliahta Batı ile arasının açıldığı ve yaptırım tartışmalarının sürdüğü bir dönemde sahip çıkmak Putin için oldukça kazançlı bir yatırım olacaktır. Bu nedenle Trump’ından Macron’una kadar Batılı ülkeler mümkünse böyle bir vahşet hiç yaşanmamış gibi davranmayı bugüne kadar tercih ettikleri gibi bundan sonra da farklı bir tercihte bulunmayacaklardır.
28 Kasım’da Kaşıkçı cinayeti konusunda senatoyu bilgilendiren Mike Pompeo ve James Mattis’in söylemleri bunu doğruluyor. Mattis “Prensin Kaşıkçı’nın öldürülmesine dair emir verdiğine ilişkin doğrudan bir bilgi yok.” derken, Pompeo Suudi Arabistan’la neden arayı açmayacaklarını “ABD ile Suudi Arabistan bağlarını zayıflatmak ABD’nin ve müttefiklerinin ulusal güvenliği açısından ölümcül bir hata olurdu.” sözleriyle belirtmiş oldu. Ancak cinayete dair daha güçlü kanıtların ortaya çıkması durumunda ABD’nin tavrının değişebileceğini de sözlerine eklemişti.
ABD için şu anki durum ancak cinayet kanıtlarının birileri tarafından sızdırılması durumunda değişebilir ve bunu da belirleyecek olan da yine uluslararası güç dengeleridir. Özellikle Erdoğan’ın fırsat bulduğu her ortamda Salman’ı sıkıştırmaya çalıştığı göze çarpıyor. Ancak elbette ki Erdoğan’ın derdi cinayetle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak değil, mümkün olduğunca delilleri kullanarak Suud rejimiyle girdiği bölgesel rekabette elini güçlendirmektir.
Zirve sırasında yaptığı açıklamada Erdoğan yine cinayete yer verdi ve şunları dile getirdi: “Cemal Kaşıkçı’nın 7.5 dakika içerisinde boğularak öldürüldüğünün belgeleri var. Biz bunları dünyayla paylaştık. Türkiye olarak burada açık ve net bilgileri-belgeleri ABD başta olmak üzere kim istediyse verdik. Bu sadece Türkiye’nin meselesi değildir. Hatta biz suçun işlendiği yerin İstanbul olması nedeniyle bu suçluların bize verilmesini istedik.”
Zirveden basına yansıyan çarpıcı konuşmalardan biri ise Macron ile Salman arasında gerçekleşti. Medyaya düşen videolarda Macron Salman’a kendisini dinlemediğini belirtirken, daha sonra yaptığı açıklamada Prens’e “Muhammed bin Selman’a ‘hepimiz Kaşıkçı cinayetine ilişkin detayların açığa kavuşturulmasını istiyoruz.” dediğini aktardı.
Sonuç olarak, Batılı ülkelerinin Suudi Arabistan’a yaklaşımlarında uluslararası hukuktan ziyade petrol fiyatlarının belirleyici olduğu bir kez daha tescillenmiş oldu. Daha da kötüsü böylesine vahşi bir cinayetin emrini veren, Yemen’de kanlı bir savaş yürüten Salman cezasız kalmanın verdiği cesaretle ödüllendirilmiş oldu.
· Kaşıkçı Cinayetinde Yeni Deliller
· Kaşıkçı Cinayeti ve Emperyalizmin İkiyüzlülüğü
· Kaşıkçı’nın Akıbeti ve Timsah Gözyaşları – Emre Güntekin