Fransa’da İş Yasasına Karşı İşçiler ve Gençlik Sokakta -Tilbe Akan

12933119_1058783534178002_6281210714982165298_n

Geçtiğimiz Mart ayından beri Fransa işçi sınıfı ve gençliği Hollande hükümetinin işçi düşmanı yasasına karşı grevlerle, eylemlerle ve işgallerle sokaklarda. Emekçi düşmanı yasanın meclise onaylatılmadan alelacele geçirilmesine tepki olarak yüzbinlerce insan sokaklara döküldü. Ülkede haftalardır devam eden radikal eylemlere konu olan çalışma yasası patronlara çalışma saatlerini arttırma, fazla mesai ücretlerini azaltma, işten keyfi atmaları olağanlaştırma, günlük azami çalışma süresini 12 saate çıkarma, tek taraflı işten çıkartma ve çıraklık eğitimi alanların günlük 10 saate kadar çalıştırılmasını da öngörüyor. Kısacası yasa, emeğin kazanılmış tüm haklarına yönelik kapsamlı bir saldırı anlamına geliyor.

Hollande hükümeti şimdiye kadar ki pratiğinde Fransız kapitalistlerinin denizaşırı emperyalist saldırganlığını örgütlediği gibi içeride de işçi düşmanı politikalarla yoluna devam etmeye çalışıyor. Popülaritesi sıfıra yaklaşan Hollande’ın solundaki siyasi partilerinse dağınıklık içerisinde olduğu göze çarpıyor. Nitekim Hollande’ın alternatifi olarak yeniden Sarkozy ve partisi gündeme geliyor. Göçmen karşıtlığından beslenen aşırı sağcı Le Pen’in partisi Ulusal Cephe ise %30’lara varan bir desteğe ulaşmış durumda.

NE OLMUŞTU?

Mart ayında başlayan sokak eylemlilikleri sosyal demokrat Hollande hükümetinin işçi karşıtı çıkartmayı öngördüğü yasa tasarısının gündeme gelmesiyle başladı. Sağcı Sarkozy iktidarının bile 35 saatlik çalışma haftasını değiştirememişken Hollande’ın işçi düşmanı yasayı gündeme getirmesinin en önemli sebebi ülkedeki ekonomik durgunluğun yükünün işçi sınıfının sırtına yüklenmek istenmesi. Çalışma bakanının hazırladığı tasarı yine bakanın ismiyle El Khombri olarak biliniyor. Bu yasa Türkiye’de de yakın zamanda geçirilen kiralık işçilik yasasına oldukça benziyor. Fransız işçi sınıfının kazanılmış haklarının büyük ölçüde tırpanlanmasına sebep olacak olan yasa şirketlerin işçileri daha uzun saatler çalıştırma- Fransa’da haftalık çalışma 35 saat- yani 40-60 saat arası ve dolayısıyla mesai ücretlerinin ortadan kalkması yönünde. Yeni yasa kapitalistlerin daha fazla işçi kanıyla beslenmesine yarayacak.

Kapitalistler yaptıkları açıklamalarda varolan işçi yasalarının yeni şirketleri kalıcı işler kurmakta cesaretsizlendirdiğini çünkü yasaya göre işçilerin yıllarca aynı iş yerinde çalışabilmesinin çok fazla olduğunu belirtiyor. Ve yeni yasa sayesinde esnek çalışma saatleriyle işçiler gece gündüz çalıştırılabilecek. Fransız işçi sınıfı Almanya işçi sınıfından 186 saat, İngiliz işçi sınıfından 239 saat daha az çalışıyor. Fransız kapitalizminin karını arttırması için hiç de yeterli değil! Daha fazla kar için işçilerin çok daha fazla çalıştırılması gerek!

GENÇLİK VE İŞÇİ SINIFI

9 ve 17 Mart’ta öğrenci birlikleri, işçi sendikaları ve örgütler grev ve protesto yürüyüşleri örgütlediler. Gençlik ve işçi sınıfının bağları bu protestolarla güçlendi ve aslında Fransa 68’ini yeniden canlandırma yolunda ilerliyorlar. Hareket çoktan sendikal bürokrasiyi ve dağınık sol partileri aştı. Lise ve üniversite öğrencileri dersleri boykot ederek eylemlerin motor gücü haline geliyor. İşçiler öğrenci birliklerinin toplantılarında konuşuyorlar. İşçi ve gençlik arasında 68’de kurulan bağ yeniden canlanıyor. Gençlik dinamizmi de geleceksizliğinin farkında. Yukarıda da bahsetmiştik. İşsizlik, gençler arasında oldukça yüksek ve yeni yasanın büyük ölçüde genç kuşakları etkileyeceği bariz. Bu sebeple gençlik radikalizminin sınıf mücadelesine kanalize edilmesi bir zorunluluk haline geliyor. Ancak bunu yapabilecek örgütlü bir sosyalist sol Fransa’da mevcut değil. 2009 yılında kurulan Sol Cephe fiili olarak 2014’te bitti.

Komünist Parti ve Sosyalist Parti’den ayrılan Sol Parti’nin birleşerek oluşturduğu cephe fiili olarak bölündü. Sol Parti lideri ve 2012 başkanlık seçiminde aday olan Melanchon seçim kampanyasını direkt olarak Sosyalist Parti’ye (Hollande’ın ismi dışında sosyalistlikle işi olmayan partisi) ve kesinti paketlerine karşı kampanya yürüterek “Gücü Elinize Alın” sloganıyla seçim propagandası yaptı. Ancak bu sol cephenin bölünmesine yol açtı- Komünist Parti’nin Sosyalist Parti ile olan yakın ilişkisi nedeniyle Komünist Parti kampanyada neredeyse aktif rol almadı-. 2012 seçimlerinde %11 oy alarak kitleleri heyecanlandıran Sol Cephe bu sebeple fiilen ortadan kalkmış durumda. Ve şu an hareketin motor gücü haline gelebilecek bir sosyalist hareket ne yazık ki yok. Sol partilerin dağınıklığı hareketin büyümesiyle beraber çok daha açık hale geldi. Sendikaların durumunun da pek iç açıcı olduğu söylenemez.

13256540_1086739114715777_4245004095309863280_n

Hükümet karşısında sendikalar sağlam bir duruş sergilemekten aciz. Sendika ağaları ve hükümete yakın sendikalar hükümetle pazarlık masasına oturmaya çalışıyor. Ancak Fransa’daki örgütsüzlük (işçi sınıfının sendikalaşma oranı %8) gibi sorunların aşılması için sendikaların bu zor sınavı geçmesi gerekiyor ancak sendikal bürokrasi yine sınıfta kalacak. Zira radikalleşme ve eylemlerin sokağa taşması işçilerin ve gençliğin bu yasayı kesinlikle kabul etmek istemediğini gösteriyor. Ancak sendikalar hala hükümeyle pazarlık yapıp yasanın iyileştirilmesi derdinde! Ancak sendika tabanı ve işçi sınıfı hükümetle pazarlıkların kesilmesini ve yasanın geri çekilmesini talep ediyorlar. Öte yandan, sendika bürokrasi ile dağınık ve siyasetsiz sol partilerin kalıplarına sığmayan işçi ve gençlik, parlementer demokrasiyi eleştiren “Gece Ayakta” hareketini oluşturdu. Parlamento önünde yapılan kendiliğinden eylemlerle kitlesel bir hareket haline geldi ve gençlik radikalizmini temsil etmeye başladı.

“Gece Ayakta” hareketi “Demokrasi Sokakta, Parlamento Sermayenin” diyerek ekonomik taleplerin ötesinde sistem karşıtı eylemliliklerle gençlik radikalizminin sola ve antikapitalist mücadeleye yöneldiğinin en büyük göstergesi. Yanısıra, gösteri yürüyüşleri oldukça canlı geçiyor. Fransa’nın neredeyse her yerine yayılan eylemler özellikle işçi sınıfı ve gençlik arasında oldukça güçlü etkilere sahip. Mart ayından beri en az 4 büyük eylemin ve grevin yanı sıra işgal eylemleri ve boykotlar devam ediyor.

Boykotlar ve eylem birliktelikleri işçilerden, üniversite gençliğine, üniversitelerden liselere yayılmış durumda. Antikapitalist ve sosyalist mücadeleye yönelimin en güzel ifadeleri ise eylemlerde taşınan pankartlarda yazanlar: “Ayda 1200 Euro için sabahın köründe kalkmak hakarettir” en popüler sloganlardan biri diğeri ise “Hayır, hayır, hayır, tereddüt yok, Bu bir devrim; Hayır, hayır, hayır, patron yasasına hayır, Evet, evet, evet, Devrime evet”.

SONUÇ

Süreç oldukça hızlı ilerliyor ve hareket, sendika bürokratlarının ve dağınık sol örgütlerin kontrolü dışına çıktı bile. İşçi düşmanı yasaya karşı yapılan eylemler ekonomik taleplerin ötesinde bir sistem karşıtlığı yaratıyor ve pekiştiriyor. Özellikle genç kuşakların siyasallaşmasında çok önemli bir yere sahip. Hareketin El Kombri yasasının geri çektirmesi işçi sınıfının yeniden mücadele için motivasyon kazanmasını sağlayacak ve bütün işçi sınıfı mücadelelerinin önünü açacaktır.

Gece Ayakta eylemleri Paris’in en bilinen meydanında her gece işgal üzerinden ilerliyor. Ve birçok genç insan için politikleşmenin aracı haline geliyor. Öte yandan polis müdahalesi de gittikçe sertleşiyor. Kötü senaryo olarak eğer sokak hareketi yenilirse ve yasa uygulamaya koyulabilirse Fransız işçi sınıfını ve gençliği çok zor günler bekliyor olacak ve Fransız sermayedarları için de açıkça bir zafer olacak. Diğer taraftan işçi düşmanı yasanın uygulanması Fransa’da engellenebilirse bu Avrupa ve diğer ülkelerdeki sosyalistler için ilham ve moral kaynağı olabilir. Özellikle Türkiye’de de geçtiğimiz günlerde onaylanan kiralık işçilik yasasına karşı mücadele için önümüzü aydınlatabilir. Fransa yeni 68’ini yaratıyor. Enternasyonal dayanışma göstermek sosyalist solun başlıca görevidir.

Diren Fransa!

KATEGORİLER
ETİKETLER