Esiyor, Gürlüyor, Barışıyor – Çağın Erdinç
AKP’nin dış politikadaki dönüşümü sürüyor. Davos Zirvesi’ndeki One Minute çıkışı ile “kahraman” olan Tayyip, Mavi Marmara konusunda da esip gürlemişti. Şimdi İsrail ile anlaşma tamamlandı. İsrail anlaşmasının detaylarına gireceğiz fakat öncelikle şunu belirtelim: Bir aktöre tavrı sözle koyamazsınız. Mevcut düzende asıl belirleyici olan, ekonomik ilişkilerdir. Gelin, Tayyip’in One Minute çıkışını yaptığı süreçteki Türkiye İsrail ilişkilerinin rakamsal boyutuna bakalım (Vereceğimiz rakamlar Dışişleri Bakanlığı’nın resmî internet sitesinde de mevcuttur).
AKP 2002’de iktidara geldiğinde, İsrail ile dış ticaret hacmi 1.2 milyar dolardı. Tayyip, One Minute çıkışını 2009’da yaptı. Bu tarihten sonra, iki ülke arasındaki dış ticaret hacminin hızla düşmesini beklersiniz, değil mi? Fakat öyle olmadı. 2002’deki 1.2 milyar dolarlık dış ticaret hacmi, 2011’de 5 milyar dolara yaklaştı. Yani, yaklaşık 5 kat arttı. Sözlü efelenmeler sürerken el altından ticaret devam etti. Söz konusu durum, o dönemdeki gazete manşetlerine de yansımıştı. Radikal Gazetesi 23.8.2011’deki haberinde, “Türkiye-İsrail ticareti kriz dinlemiyor” başlığını atmıştı. 2010 yılında Türkiye’den ithalat İsrail otomotiv pazarında % 10’a ulaşınca NTV “Kriz İsrail’le Ticareti Etkilemedi” haberini 16.9.2010’da vermişti.
Daha sonra Mavi Marmara olayı oldu. Tayyip yine esip gürledi. Fakat ticari ilişkiler bu çıkıştan da hiç etkilenmedi. TUİK verilerine göre 2008-2014 arasında İsrail-Türkiye ticaret hacmi % 90.2 oranında arttı.
Bu rakamları AKP de reddetmiyor. Ekonomi Bakanlığı’nın resmî internet sitesindeki “İsrail Türkiye Ticareti” başlıklı yazıdan aynen alıntılıyoruz: “İsrail’in ülkemiz ile yaptığı ticaret hacmi 2014 yılında %12 artarak 5.44 milyar Dolar olmuştur. İsrail’in, ülkemize yaptığı ihracat, bir önceki yıla göre %10 artarak 2.75 milyar Dolar; ülkemizden yaptığı ithalat ise %14 artarak 2.68 milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir. 2014 yılında, İsrail’in en fazla ithalat yaptığı 10 ülke içinde, Türkiye’den yapılan ithalattaki artış oranı, diğer ülkelerden yapılan ithalatlardaki artışlara göre en yükseklerden biri olmuş ve Türkiye, İsrail’in en fazla ithalat yaptığı 8 inci ülke konumuna yükselmiştir. 2014 yılında, Türkiye, İsrail’in en fazla ihracat yaptığı 5 inci ülke olmuştur.” (www.ekonomi.gov.tr 2014 Yılı Türkiye-İsrail Ticareti Mal Ticareti)
İç Politika Aracı Olarak Kullanıyor
Erdoğan’ın en önemli araçlarından biri dış politika. Dışarıdaki sert çıkışlarını, içeride güç unsuru olarak kullanıyor. Hatırlayınız, Türkmen Dağı katliamı masalını nasıl kullanmıştı. “Benim Türkmen kardeşlerim…” diye başlayan sert çıkışları, içeride “alıcı” bulmuştu. Keza; Mavi Marmara, Rus uçağının düşürülmesi, Davos çıkışı gibi sayısız örneği bu tespite ilave edebiliriz. Bu çıkışlarının hepsinde geri adım attı ama ne gam! İçeride esti, gürledi, amacına ulaştı.
Rus uçağının düşürülmesinin ardından “yine olsa yine yaparız” efelenmesini, sonra özür mektubu yollayıp “Ben ettim sen etme” minvalindeki yakarışını geçelim. Asıl konumuz olan AKP- İsrail ilişkilerine dönelim. Burada da manzara farklı değil. Onca çıkışa rağmen ticari ilişkilerin en yüksek seviyede sürdüğünü söylemiştik. Ticari ilişkiler tam gaz sürerken yakın zamanda Tayyip sözlü çıkışlarını da bir kenara bıraktı. Mavi Marmara gemisini canını siper edercesine (!) savunan Erdoğan, geçtiğimiz aylarda “Mavi Marmara giderken bana mı sordu” deyiverdi! (https://www.youtube.com/watch?v=4f1KNAU2N1U) Hakikaten trajikomik, öyle değil mi? Aynı zamanda bilinçli bir politikanın zikzaklı sürümü…
AKP İsrail Anlaşmasında Neler Var?
Anlaşmanın detaylarına girmeden önce Tayyip Erdoğan İsrail hakkında neler söylemiş ona bir bakalım:
“Biz kimseyi titretmedik bugüne kadar, İsrail’den başka” (Twitter, 22 Eylül 2011)
“İsrail bir terör devletidir” (NTV, 19 Kasım 2012)
“İsrail, eninde sonunda kendi döktüğü kanda boğulacak” (Twitter, 18 Temmuz 2014)
“Ben görevde bulunduğum sürece İsrail ile hiçbir zaman olumlu bir şey olmaz” (Yeni Şafak, 19 Temmuz 2014)
“İsrail barbarlıkta Hitler’i bile geçti” (Yeni Akit, 20 Temmuz 2014)
“İsrail bir terör devleti olduğu için insana karşı en ağır zulmü yapıyor” (Twitter, 21 Temmuz 2014)
“Türkiye İsrail’in ve diğer zalimlerin nöbetçisi bir ülke olmayacak” (Twitter, 23 Temmuz 2014)
“O masum çocukların ahı, o masum annelerin feryadı er ya da geç İsrail’den sorulacak” (Twitter, 2 Ağustos 2014)
Evet, Erdoğan görevde olduğu sürece İsrail ile anlaşmaz! Kendisi böyle diyor. Ama anlaştı. Anlaşmanın detaylarına gelelim. Gazze konusu AKP için kırmızı çizgiydi değil mi? Tahmin edebileceğiniz üzere, anlaşmada Gazze’nin adı bile geçmiyor. Aynı zamanda anlaşmanın doğası gereği Mavi Marmara davası zaman aşımına uğrayıp düşecek. Gemiye saldıran İsrail askerlerinin cezai sorumluluğu olmayacak. İsrail Türkiye’ye Mavi Marmara için 20 milyon dolar tazminat ödeyecek fakat bu konuda İsrail devletinin hiçbir sorumluluğu olmayacak. Dağıtımı Türkiye devleti gerçekleştirecek. Ayrıca, herhangi bir Türk vatandaşının ya da şirketinin İsrail’e dava açması durumunda oluşacak zararları Türkiye karşılayacak. (Söz konusu maddenin tam hali: Herhangi bir Türk gerçek ya da tüzel kişisince İsrail hükümeti, gerçek ya da tüzel kişilerine karşı para talebi öne sürülmesi halinde, İsrail hükümeti veya onun adına hareket edenler veya İsrail vatandaşlarının kayıpları, masrafları, hasarları ve harcamaları Türkiye tarafınca karşılanacak.) İki ülke arasındaki gaz ticaretinin detayları da önümüzdeki günlerde netleşecektir.
Uzun lâfın kısası Erdoğan’ın dış politika anlayışının mikro özeti İsrail ile ilişkilerdir. Çünkü biliyor ki içeride ne kadar güçlü olursa olsun dışarıda zayıf kaldığında her zaman tedirgin olacak. Bu yüzden 180 derecelik dönüşlerde bir beis görmüyor.
bolsevik.org