Emekçiler İçin Sert Bir Kış Yaklaşıyor!
Türkiye iktidarın günü kurtarmaya yönelik ekonomi politikalarının yarattığı derin krizin içinde debeleniyor. Dünya genelinde neoliberal ekonomi politikalarının bir alamet-i farikası olarak krizin yükü olanca ağırlığıyla emekçi sınıfların üzerine yıkılıyor. Vergi artışları, temel tüketim maddelerine, enerjiye yapılan zamlar, memur ve işçi zamlarının enflasyonun altında kalan oranda yapılması… Bunlar emekçilerin derin bir yoksullaşmaya doğru itilmesine yol açacak gelişmeler.
Doğalgaza geçen yapılan % 14,97’lik zammın ardından, dün yeni bir % 14,90’lık zam daha geldi. Toplamda doğalgaza yapılan zam oranı son bir ay içerisinde % 32’yi aşmış oldu. İktidar elbette işini biliyor: Zamlar doğalgaz tüketiminin en düşük düzeyde olduğu yaz aylarında ve kademeli olarak yapılırken; esas problem birkaç ay sonra soğuk kış ayları geldiğinde ortaya çıkacak. Ortalama 500 TL’lik bir doğalgaz faturası yeni zamlarla 650 TL’yi aşacak. Bu neredeyse asgari ücretin üçte birine tekabül ediyor.
Geçtiğimiz ayların zam şampiyonlarından birisi de çay olmuştu. Haziran ayında yapılan % 15’lik zammın ardından Ağustos ayı içerisinde de çay fiyatlarına bir % 15’lik zam daha yapılmıştı.
İktidar yandaş müteahhitlerden, üst sınıflardan toplayamadığı vergilerin yarattığı açığı ise dolaylı vergilerle emekçilerin cebine el atarak kapatmaya çalışıyor. Sigara ve alkol bu alanda vergi rekortmenliğini elinde tutarken, geçtiğimiz günlerde yapılan zamlarla beraber emekçilerin cebinde ağır bir yük oluşturmaya başlıyor. Ağustos ayı başında sigara fiyatlarına % 20’yi bulan oranlarda zam yapılırken, yakın dönemde alkol fiyatlarında % 30 oranında zam yapılacağı konuşuluyor.
Öte yandan emekçi sınıfları düşündüren bir başka konu ise 9 Eylül’de başlayacak olan okullar. Özellikle kırtasiye ürünleri yeni zamlarla beraber el yakıyor. Kırtasiye ürünlerine son bir yıl içerisinde gelen zam oranları ise şöyle: Okul Defteri % 37,4, resim boyaları % 34,9, kağıt % 28,5, kalem % 37. Öte yandan üniversiteye gidecek öğrencilere de kötü haberler var: KYK yurtlarına Ağustos ayı içerisinde enflasyon gerekçesiyle % 20 zam yapıldı. Aynı şekilde zamlanan bir diğer ise servisler. İstanbul’da okul servislerine % 13 oranında zam yapıldı.
Görüleceği üzere emekçiler için sert bir kış yaklaşıyor. Hemen her şeye % 30’lara varan oranında zamlar gelmesine rağmen emekçilerin ücretlerinde durumlar nasıl? Kamu işçileri için yapılan görüşmelerden çıkan sonuç şöyle: Ücreti 3 bin 500 TL’nin altındaki işçiye 150 TL iyileştirme, tüm işçilere 2019 yılı için %8+%4, 2020 için %3+%3 ve enflasyon farkı oranında zam yapılacak. Toplu sözleşme sürecinde Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın oynadığı işbirlikçilik ve bakana söylerken kameralara takılan “Baktım ortalığı karıştıracağız, böyle kapattım” sözü gündem de olay yaratmıştı. Aynı işbirlikçi “sendikacılık” kamu emekçilerinin toplu sözleşme sürecinde de yaşandı. Kamu emekçilerin 2020 yılı için %4+%4, 2021 için %3+%3 maaş zammı ve enflasyon farkı verilirken Memur-Sen süreci her zaman olduğu gibi iktidara sıkıntı çıkarmadan geçiştirmekle yetindi. Emekçilerin çarşı-pazarda yaşanan enflasyonu karşılamakta yetersiz zam oranlarıyla derin bir yoksullaşmaya itildiği görülüyor.
Şimdi önümüzde iki seçenek duruyor: Ya seyirci pozisyonunda kalarak yeni zamlara, vergi artışlarına ve yoksullaşmaya mahkum olmaya devam edilecek ya da emekçiler iktidarın saldırgan politikalarına karşı verilen mücadelede BEN DE VARIM! diyecek. Önümüzdeki dönem için emekçi sınıfların başka bir alternatifi bulunmuyor.