Elektrik Zamları Artarken, Patronların Gözü Doymuyor – Rozerin Ürper
Geçtiğimiz günlerde elektrik faturaların yüksek gelmesiyle birlikte herkesin sosyal medya vb. birçok yerde isyan ettiğini dile getirmesi ile birlikte sürekli artan zamlar da gündemde yerini korumaya devam etti. Temmuz’da gelen %15’lik zam faturaları öylesine kabarttı ki, evde olmayan veya tatilde olup da elektriği kullanmayan kullanıcılar bile yüksek gelen faturalardan dolayı tepki gösterdi. Ayrıca geçen yaz doğalgaz rezervi müjdesi verilmemiş gibi doğalgaza da %12’lik bir zam yapıldı.
2019’dan bu yana elektrik %33 zamlanırken, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) 4 kişilik bir ailenin son beş yılda faturalara ödediği tutarın 94 TL’den 210 TL’ye kadar yükseldiğini belirtti. Yine 4 kişilik bir ailenin ortalama 230 kw elektrik ihtiyacı için 2020 Aralık ayında ödediği tutar 183 TL iken, Temmuz 2021’de 210 TL olarak karşımıza çıkıyor. 2018’den bu yana toplamda yapılan zamlar %103’ü bulmuş durumda.
TÜİK bile 2012 ve 2017’yi kapsayan 5 yılda elektriğin yüzde 21 zamlandığını belirtiyor. Bu tabloya göre de 1 kilovatsaat karşılığında 33.9 kuruştan 42.3 kuruşa doğru bir artış söz konusu. Ancak bu beş yılı kapsayan dönem sonrası yani 2018’den sonrası hızla artan zamlarla karşımıza çıkıyor.
2018’in ilk döneminde birim fiyatı 45 kuruş olan elektriğin fiyatı, son açıklanan zammın ardından (yani Temmuz ve Aralığı kapsayan 2021 döneminde) 91,56’ya çıkmış durumda.
2016 | 94.8 TL |
2017 | 94.7 TL |
2018 | 137.3 TL |
2019 | 163.2 TL |
*elektrik faturalarının yıllara oranla artan fiyatları. (Kaynak; EMO)
Yukarıdaki tabloda da belirtildiği üzere her yıl zamlar artıyor, ancak neye ve kime göre belirtildiği belli olmayan zamlar cep yaktığı gibi gelen zamlar sonucunda ödenen faturaların %40 ila 45’i de vergi olarak ödeniyor. Artan zamlarla birlikte faturalara verilen ücretin %40 ila 45’inin vergilere gittiğini söylemiştik. Vergi olarak faturadan tahsil edilen bedeller; enerji bedeli, elektrik dağıtım bedeli, TRT payı, elektrik tüketim vergisi, enerji fonu ve KDV olarak karşımıza çıkıyor.
Ayrıca TMMOB Makine Mühendisleri Odası Çalışma Grubu’nun hesaplamasına göre 4 kişilik bir ailenin aylık olarak tüm faturalarının ortalama tutarı 760 TL. Ve bu ücret de sanki maaşımızın neredeyse yarısı elimize gelmeden vergilere ödenmiyormuş gibi, asgari ücretin %26’sına tekabül ediyor.
Elektrik şirketlerindeki özelleştirme
Türkiye’deki elektrik şirketlerinin özelleştirilmesine de değinmeden olmaz tabi. Bizler zam üstüne zamla nasıl geçineceğimizi kara kara düşünürken; iktidar ve 5’li çete ortakları özelleştirme adı altında şirketleri yutarken doymamaya ve daha fazlasını nasıl alırız diye durmadan düşünmeye devam ediyor. Hali hazırda elektrik şirketlerinin %80’i özelleştirilmiş durumda. İstanbul (Avrupa), İç Anadolu çevresi, Bursa ve çevresi Cengiz, Limak ve Kolin arasında pay edilirken; İstanbul (Anadolu), Ankara ve kuzeyi de Sabancı’ya
verilmiş durumda. Elektrik şirketlerine konmak yetmemiş olacak ki bu çeteler yapılan zamların daha fazla olmasını talep etmek gibi bir yüzsüzlükten de asla geri durmuyorlar. Şirket yetkilileri yapılan zammın iki katı yapılmasını talep ederken, yaptıkları bu fazladan zam talebinin ise Ekim ayında faturalara yansıyarak başlayacağı söyleniyor.
Peki sadece Elektrik zamları mı?
Ne yazık ki her güne zam haberiyle karşılaşıyoruz. Bu zamların kimisi haber verilerek yapılan zamlar olsa da enflasyonun etkisiyle birlikte her geçen gün haber vermeden gelen zamlar olarak da karşımıza çıkanlar var.
Son bir yılda gıdaya yapılan zamlar;
Tavuk eti | %64 |
Ayçiçek yağı | %60.8 |
Margarin | %53 |
Yumurta | %49 |
Mercimek | %41.8 |
Zeytinyağı | %39.4 |
Süt ve yoğurt | %35 |
Balık | %34 |
Bal | %27 |
Ekmek | %26,4 |
Dana eti | %23 |
Makarna | %22 |
Un ve Pirinç | %21 |
Nohut | %34,4 |
Yukarıda da belirtildiği gibi hemen hemen her şey zamlanmaya devam ediyor. Ve bu durum karşısında aldığımız asgari ücret su gibi eriyor. Okulların açılmasıyla kırtasiye ürünlerine yapılan zamları da katarsak asgari ücret daha elimize gelmeden bitiyor. Bu durumda asgari ücrete zam yapmak veya emekçinin cebini düşünmek yerine 5’li çetenin cebini düşünenler bu cepleri doldurmak için bizim cebimizden çalmaya devam ediyor. Ancak umutsuz değiliz. Bizi sefalet koşullarında yaşamaya mahkum edenlerden hesap sormak boynumuzun borcudur. İnsanca bir yaşamı bu dünyayı var eden emekçiler olarak, vereceğimiz mücadeleyle kazanabiliriz.