Ekonomi Kılavuzu Babacan Olan Muhalefetin… – Gökçe Şentürk

Ekonomi Kılavuzu Babacan Olan Muhalefetin… – Gökçe Şentürk

Yoksulluk ve zamların emekçiyi, esnafı isyan noktasına getirdiği bir gerçek. Ama şimdilik fatura zamlarına karşı bazı kentlerde yapılan eylemler, esnafın vitrine astığı fahiş faturalar ve yüksek enflasyon karşısında düşük maaş zamlarına karşı açığa çıkan onlarca işçi eylemi olmasına karşın bir patlama yaşanmadı. Zengin ve yoksul arasında ortaya çıkan bu gerçek öfke burjuva muhalefetin seçim hesaplarına ve gelecek seçimde AKP’nin gitmesi beklentisine sınırlandırılmış görünüyor.

Muhalefetin en emekçi düşmanı yüzleri bile işçi sınıfını bugünlerde ağzından düşürmezken; ittifak tartışmalarının debdebeli hesaplarında halkla “empati kurma” yakınlığı Kılıçdaroğlu’nun bireysel fatura ödememe duyurusuyla fatura öde-ye-meyen emekçiye sesleniyor. Evinizde güzel güzel faturalarınızı ödeyemeyin ama asla sokak, mücadele, hak arama, örgütlenme … olmasın. ‘Hatta onu bile sizin yerinize ben yapayım çok da büyümesin’ diyor.

Oysa AKP-MHP ittifakının oyları gün be gün düşerken muhalefeti bu kadar ince hesap yapmaya zorlayan şey bütün bu yoksul emekçi öfkesinin blok olarak akacağı bir mecra olmaması. Son dönemde kimliklerinden (açık-kapalı, laik-muhafazakar) sıyrılıp emekçi ve yoksul olmalarını koşullar gereği öne çıkaran halkı muhalefetin kazanma yolu, yine kimliklerine hitap eden partilerin bir araya gelmesi oluyor. Halk acil sorunlarına acil yanıtlar bekliyor ama zengin ve yoksul karşıtlığı temelinde bir siyaset öne çıkmayınca “kimliklerin mutabakatı” aranıyor.

MetroPoll’ün Ocak 2022 sonu itibarıyla yaptığı ankette “Muhalefet yönetmeye hazır mı?” sorusuna yüzde 46 “Evet”, yüzde 47,1 “Hayır” cevabını vermiş. Bu durumda emekçi milyonlar için de en öne çıkan soru şu: Millet İttifakı’nın ekonomi programı ne olacak?

Kılıçdaroğlu AB Büyükelçileri ile yaptığı 20 Ocak tarihli toplantıda sorulan aynı soruya Ali Babacan’ın Deva Partisi’nin hazırladığı bir ekonomi programını işaret ederek cevap veriyor. Tesadüf mü? Hayır. Uluslararası kapitalist sisteme öngörülebilir bir ekonomiyle yeniden eklemlenlenme yani normalleşme için AKP’yi gözden çıkaran Batı’ya verilen sözlerin bir sonucu.

Babacan deyince akla gelmesi gerekenleri bir hatırlayalım:

  1. Telekom, Tüpraş, Petkim, Tekel gibi ülke istihdam ve üretiminin en önemli kuruluşları Babacan döneminde özelleştirildi. Babacan’ın hâlâ görevde olduğu 2015 yılına kadar yaklaşık 50 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı.
  2. Kamusal emekliliği ortadan kaldırmak için uydurulan zorunlu bireysel emeklilik sistemi (BES) Babacan döneminin icadı oldu..
  3. 2009 kriziyle birlikte TÜSİAD’ın gündeme getirdiği kiralık işçi bürolarının da yılmaz savunucusu yine oydu.

Yani AKP’nin güya ‘altın çağı’nın yaratıcısı, bugün de muhalefetin ekonomi kılavuzu olan Babacan her zaman piyasanın- patronların dostu, emekçinin düşmanı oldu. Onu yıldız yapan dönem boyunca uluslararası sıcak paranın ülkeye akışı hızlandı: sıcak paranın düşük faizle hanelere borç olarak aktarılması ile açığa çıkan sahte refah görüntüsü AKP’nin temel ekonomi politikasıydı. Kredi genişlemesiyle hem vatandaş borçlandırıldı hem de şirketlerin dövizle borçlanmasının önü açılarak dış borç bugünkü seviyelere sıçradı.

Babacan, AKP’nin neoliberal azgın piyasacılığının başarılı teknokratıydı. Şimdi demokrasi mavalıyla parlatılmasına bakmayın:AKP’den ayrıldığı 2019 Aralık ayına kadar gerçekleşen bütün emekçi düşmanı politikaların ortağıdır. Hem TÜSİAD hem de Batı tarafından yetenekleri iyi bilindiği için yeni dönemin yaratıcılarından yapılmak isteniyor. Öyle ki AKP’nin vurgun düzeni tel tel dökülürken, ülkenin nasıl yağmalandığı en son elektrik ve doğalgaz faturaları ile bir kez daha açığa çıkarken, bugün bile halkçı bir önlem ya da politika ağzından dökülmüyor. Cumhuriyet tarihi boyunca ballı ihalelerle semiren patronların AKP dönemindeki en çarpık örneği olan 5’li çeteye, hazine garantili verilen ve halkın cebinden çıkan hastane, yol, köprü, havalimanı projelerinde bile Babacan o kutsal sermaye çıkarlarını ihlal etmeyeceğinin garantisini veriyor.

Biz ise yoksul emekçiler, gençler, kadınlar… olarak kendi geleceğimizi kurmak için mücadelede öne atılmak zorundayız. AKP yeter ki gitsin anlayışı ile bugünleri hazırlayanların arkasına sıralanmak hüsrandan başka bir şey getirmeyecek. Moto kurye işçileri ile başlayan dalgayı, işçi eylemlerini büyütmek ve gelecek döneme hazırlamak; tuttuğunu koparan, hakkını kimseye bırakmadan kendisi arayan bir toplum ve öncüler çıkarmak zorundayız.

KATEGORİLER