Ekonomi Büyüyor, Milyonlar Yoksullaşıyor!
TÜİK tarafından Türkiye ekonomisinin 2021 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre % 21,7 oranında büyüdüğü açıklandı. Bir önceki çeyreğe göre ise ekonomik büyüme % 0,9 olarak gerçekleşti. TÜİK’in verilerine göre hizmetler yüzde 45,8, sanayi yüzde 40,5, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 32,4, diğer hizmet faaliyetleri yüzde 32,3, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 25,3, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 8,5, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 3,7, inşaat yüzde 3,1 ve tarım, ormancılık ve balıkçılık yüzde 2,3 arttı. Finans ve sigorta faaliyetleri ise yüzde 22,7 azaldı.
Kişi başına düşen yıllık gelir ise 2019 yılında gerçekleşen 9.213 dolardan, 2020 yılında 8.597 dolara geriledi.
Büyüme Kimin İçin?
Elbette bu rakamlar iktidar cephesinde bir “şahlanma” olarak yorumlanacaktır. Ancak geçtiğimiz yılın aynı döneminde Türkiye ekonomisinin pandemi nedenli kapanmalar dolayısıyla % 10,4 küçüldüğü düşünüldüğünde büyüme oranlarının bu kadar şişmesi şaşırtıcı gelmeyecektir.
Fakat büyüme rakamlarına yoksul emekçi sınıfların sevinmesi için çok az neden var.
TÜİK’in şaibeli verileri bile bir yıl içerisinde emekçilerin ekonomik büyümeden aldığı payın gerilediğini ortaya koyuyor. Bir yıl önce ekonomideki payı % 37 olan işgücü ödemeleri, bu yılında ikinci çeyreğinde % 32,9’a geriledi. Hane halkı tüketim harcamaları ise % 22,9 oranında artış gösterdi. Kısacası yoksul halk daha az kazanırken yüksek enflasyonun da etkisiyle daha fazla harcamaya başladı.
Özellikle gıda fiyatlarındaki artışlar halkın belini bükmeye devam ediyor. Antalya Ticaret Borsası’nın Ağustos ayı Antalya Halleri Domates, Sebze ve Meyve Endeksine göre önceki yılın aynı dönemine göre domatesin fiyatı yüzde 75,93, sebzenin fiyatı 66,45, meyvelerin fiyatı ise yüzde 61,63 arttı. Bu artışlar son altı yılın zirvesini ifade ediyor.
Yoksul emekçilerin harcamaları büyük oranda kredi ve kredi kartı borçluluğuyla gerçekleştiriliyor. Nüfusun önemli bir bölümü, özellikle geçtiğimiz yıl pandemi desteği adı altında kredi faizlerinin düşürülmesiyle birlikte bitmek bilmeyen bir borç döngüsüne girmiş durumda. 2018 Haziranında 77 bin 331, 2019’da 85 bin 579 olan kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı bu yılın Haziran ayında rekor bir artışla 2 milyon 501 bin 77’ye yükseldi. Ödenemeyen bireysel kredilerle birlikte bu sayı 3,5 milyonu aşıyor. Bireysel kredi kullanan kişi sayısı son bir yılda 1,3 milyon artışla 34,5 milyon kişiye ulaştı.
İktidarın ali cengiz oyunlarıyla açıkladığı enflasyon milyonlarca emekçinin maaşlarına yapılacak zam için bir referans haline gelirken; bu durum beraberinde yoksullaşmayı getiriyor. Barınmadan elektrik faturalarına, gıdadan akaryakıta hayatın hemen her alanında uçuşa geçen fiyatlarla baş edebilmenin yolu ise daha fazla borçlanmada aranıyor.
Ekonomi Büyüyor, Ama İşsizlikle Birlikte!
Hormonlu ekonomik büyümenin bir diğer göstergesi de işsizliğin artmaya devam etmesi. DİSK-AR’ın raporu büyüyen ekonominin istihdam yaratamadığını ortaya koyuyor. Rapora göre son bir yıllık salgın sürecinde istihdamda % 13,2 kayıp yaşandı. Salgın döneminde eşdeğer tam zamanlı istihdam kaybı erkeklerde % 12,4, kadınlarda ise % 15,5 olarak gerçekleşti.
DİSK-AR’ın 2021 yılı 2. Çeyreği için hazırladığı işsizlik raporundaki veriler de Türkiye ekonomisinin işsizler ordusunu genişleterek büyüdüğünü gösteriyor. Veriler çalışma çağındaki 63,6 milyon kişinin sadece 19,5 milyonunun kayıtlı ve tam zamanlı istihdam edildiğini gösteriyor. Geniş tanımlı işsiz sayısı ise 9 milyonu aşmış durumda. Gençlerde ise durum daha vahim. Geniş tanımlı genç işsizliği oranı % 45!
Kısacası ortada bir pasta var, ancak emekçi halka bu pastanın ancak kırıntıları düşüyor.