Egemenlerin Göçmenlerle İmtihanı – Emre Güntekin
Bodrum’daki mülteci faciasının yankıları sürüyor. Küçük Aylan Kürdi ve abisi Galip Kürdi’nin resimleri milyonlarca insanın vicdanlarını deşerken, bu tablonun sorumluları da bu resmin yarattığı öfkeyi timsah gözyaşlarıyla geçiştirmeye çalışıyor.
Ortadoğu’da on yıllardır süren savaşlar zincirinin doğrudan sorumlusu ABD. ABD Dışişleri Bakanlığı Mark Toner, Avrupa’daki “çok üzücü ve yürek parçalayıcı fotoğraflardan şok olduklarını” söyledi. Halbuki savaş alanına çevirdikleri bu coğrafyada küçük bedenler yıllardır parçalanıyor, katlediliyor. Ancak ABD coğrafi uzaklığın verdiği rahatlıkla topu AB’ye atan bir hava içerisinde. Toner açıklamasında yıl sonuna kadar 1800 mülteci kabul edeceklerini açıkladı. Ne büyük duyarlılık değil mi? Acaba milyonlarca kişinin evini, yurdunu kaybettiği bu savaşın ardından “Amerikan rüyası”yla tanışacak bu şanslı 1800 kişi kim? Toner kabul edilen mülteciler için sıkı bir arka plan taraması yapılacağını belirtti. Bir gazetecinin Toner’e sorduğu “ABD bu kadar az sayıda mülteci kabul ederken, nasıl bu insanlara yardım etmek için her şeyi yaptığını iddia edebilir?” sorusu her şeyi özetliyor.
ABD’yle birlikte Suriye’deki savaşın baş aktörlerinden biri de AKP ve Erdoğan. Erdoğan resmi gördüğünde yıkıldığını ve “insanlık nerede, insanlığın vicdanı nerede” diye sorduklarını belirtiyor. Herhalde Kürdi kardeşlerin Kobane’den ölüme doğru yolculuğa çıkmasına neden olan IŞİD’e silahların gönderildiği tırların kasalarında değildir. Erdoğan bu konuda tüm Batı dünyasını suçlu bulduğunu belirtmiş ve “Az önce gösterdiğiniz şu resmi görmek istemiyoruz” demiş. Bunun yolu basit: Milyonlarca insanı ölüme yolculuğa mecbur bırakan savaşı kızıştırmaktan vazgeçmek.
AB’de aynı şekilde üç maymunu oynamaya devam ediyor. Bu resimde gördüğünüz gibi mülteci akışını durdurmak için AB birçok önlem alıyor ama insanlık krizinin nasıl durdurulacağına dair bir çözüm yok. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük mülteci akınıyla karşılaşan Avrupa şu an Macaristan’ın yaptığı gibi sınırlara dikenli tel çekmekle meşgul. Macaristan’a ulaşan Iraklı 29 yaşındaki IT Mühendisi, “Makedonya’da 2 gün bekletildik. İnsanlar isyan etti, çok kötüydü. Polis bize karşı silah ve gaz bombası kullandı. Yaşlı bir kadının dövüldüğünü gördüm. Parası ve belgeleri elinden alındı” dedi.
İngiltere Başbakanı Cameron resimleri görünce bir baba olarak ağladığını belirtti: “Dün gece o çocuğun fotoğraflarını görüp de etkilenmeyen kimse olamaz. Ben bir baba olarak Türkiye sahilindeki o görüntüden çok etkilendim. Bu gördüğümüz korkunç görüntülerin sorumlusu Beşşar Esad, DAEŞ kasapları ve bu korkunç ticareti yapan suç çeteleridir. Ahlaki sorumluluklarımızı yerine getireceğiz.” Almanya İçişleri Bakanı Türkiye topraklarında mülteci kampı kurulmasını önerirken, Merkel bunu kibar bir dile tercüme ederek Türkiye’yle işbirliğini artıracaklarını ifade etti.
AB ülkelerinin yaklaşımını Birleşmiş Milletler Göçmenlerin İnsan Hakları Özel Raportörü François Crepeau özetliyor: “AB ve üye ülkelerinin göçmen kriziyle mücadele yönteminin işe yaradığı numarası yapmayı bırakalım… Tellerle sınırları örmek, göz yaşartıcı gaz kullanmak ve gözaltına alma ile barınma, gıda ve su gibi basit ihtiyaçları kısıtlama ve nefret söylemlerinde bulunmayla göçmenler ve sığınmacılara karşı diğer şiddet yöntemlerine başvurmak Avrupa’ya göçü durdurmayacak.” (http://www.aljazeera.com.tr/haber/avrupada-2-dunya-savasi-sonrasi-en-buyuk-multeci-krizi)
AB coğrafyasında şu an en açık ve samimi konuşan Macaristan’ın faşist başbakanı Victor Orban. En azından kıvırmaya, timsah gözyaşları dökmeye çalışmıyor ve şöyle diyor: ”Gerçek şu ki Avrupa büyük bir insan akını tehdidi altında. 10 milyonlarca insan Avrupa’ya gelebilir… Şu an 100 binlerden bahsediyoruz ama seneye milyonları konuşacağız. Bunun sonu yok. Mülteci akını durmuyor, bu gidişle kendi kıtamızda azınlık durumuna düşeceğiz”. Ayrıca göçmenlerin Avrupa’nın Hristiyan köklerine zarar verdiğini eklemiş. Orban’ın Sırbistan sınırı boyunca çektiği 4 m yüksekliğe ve 175 km uzunluğa sahip dikenli teller 100 bine yakın mültecinin topraklara girişini engellemiş. Ne mutlu!
Muhtemelen son resmin ortaya çıkması egemenlerin kafalarını gömdükleri kumda rahatsızlık yaratmıştır. Savaştan kaçan insanlar yıllardır sessiz sedasız ölmeye devam ediyordu. Ancak insanlığın vicdanı bir kez yara aldı ve insanlık savaş çıkaranların bu kadar yüzsüz davranmalarına müsaade etmeyecektir.