Davaya Bak, Cinayeti Gör | #ŞuleÇetİçinAdalet

Davaya Bak, Cinayeti Gör | #ŞuleÇetİçinAdalet

Şule Çet’in Ankara’da patronu Çağatay Aksu tarafından tecavüz edildikten sonra Yelken Plaza’nın 20. katından atılarak katledilmesi davasının ilk celsesi dün Ankara Adliyesi’nde görüldü.  Davaya kadın örgütlerinin ve kamuoyunun ilgisi yoğundu. 250 kişilik salon doluydu ve salonun dışında da büyük bir kalabalık bu  vahşi cinayetin cezalandırılması için hazır bulundu.  Bu davanın bütün seyri kadın cinayetlerinin, hele ki böylesine vahşice işlenen bir cinayetin nasıl mümkün olabildiğini özetliyor. 

Çağatay Aksu ve arkadaşı Berk Akand’ın avukatı Paşa Büyükkayaer

Şule Çet katledildiğinde sanık patron Çağatay Aksu ve arkadaşı Berk Akand kamuoyundan gelen büyük tepkiler neticesinde zar zor tutuklandı. Faillerin hazırlattığı rapordaki skandal ifade tecavüzden yırtmaları için gerekçe arıyordu:  “Bu kadar ağır sarhoşluğa kadar içki içen kimsenin doğacak sonuçları evvelden kabul etmiş olacağını göz önünde tutmak gerekir. Bir kadın bir erkekle tenhada içmeyi kabul etmişse cinsel ilişkiye rıza göstermiştir.” Bu cinsiyetçi,  kadın düşmanı ifadeleri mahkemeye sunmaya utanmayan faillerin avukatı ise bir ülkücü. Şule Çet’in katillerinin avukatlığını Ankara Hukuk’ta üniversitelilere saldıran ülkü ocakları eski reisi Paşa Büyükkayaer yapıyor. 

Hakimin ifadeler sırasında yönelttiği sorular da adeta bir kadının tecavüzü hak edebileceği durumlar olabileceği çıkarımına dayanıyor. Davanın gidişatı bile baştan aşağı bu ülkede kadın cinayetlerinin nasıl mümkün olduğunu göstermiyor mu? Zengin ve nüfuzlu olanın her türlü güce sahip olduğu; yargı sürecinin kendisinin bile adeta teşvik edici bir mekanizmaya dönüştüğü Türkiye’de Şule Çet’in sanıkları tutukluysa kadınlar ses yükselttiği içindir. 

Mahkemede Şule’nin babası: “O benim kızımdı, kızım!” diye haykırdı! Sanık Çağatay Aksu’nun yakını utanmadan, mahkeme salonunda “O kızın o saatte neden orada olduğunu soracaksın!” diyebiliyorsa, kadın düşmanlığı iktidar katında aynı şeyleri tekrarladığı içindir. 

Oysa, Şule’nin Adli Tıp raporu şüpheye hiç yer bırakmayacak şekilde bir tecavüzü kanıtlıyordu. Cinayetin gerçekleştiği odanın penceresinden kendisini attığı iddia edilen Şule’nin parmak izleri ise pencerede yoktu. 

Çet ailesinin avukatı Umur Yıldırım duruşmada, Mersin Üniversitesi’nden iki adli tıp profesörüne hazırlatılan raporda ise davanın gidişatını etkileyecek biçimde hazırlatılan rapora göre, olay yeri incelenmesinde ve laboratuvar tespitlerinde ciddi eksiklikle olduğu ortaya kondu. 

Kaynak: BirGün

Mahkeme sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi. Dava, kadın örgütlerinin ve muhalfetin mücadelesi neticesinde ülkenin gündeminde kaldı. Bu tutukluluğu bile mücadeleye borçluyuz. Şule Çet’in ölümüne ilişkin ayrıntılı rapor alınmasını kararlaştıran mahkeme duruşmayı 15 Mayıs tarihine erteledi.

KATEGORİLER
ETİKETLER