Çukurova A-101 İşçisiyle Röportaj
* İşçi Konseyi Girişimi’nden Erhan Batmaz’ın Çukurova A-101 işçisiyle gerçekleştirdiği röportajı yayınlıyoruz.
Çukurova A101 market işçileri ağır iş yükünden ve bununla beraber fazla mesailerinin ödenmemesinden yakınmakta. Buna karşılık buna tepki gösteren işçilere ise baskı ve mobbing ile istifa dayatılıyor. İşyerindeki sıkıntıları işçi arkadaş bize anlattı:
Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız? Nerede, hangi pozisyonda ve kaç zamandır A101 de çalışıyorsunuz?
-Merhaba ben Çukurova bölgesinde 10 aydır mağaza personeli olarak çalışıyorum.
İşyerinizde çalışma koşullarından bahseder misiniz?
– Öncelikle iki vardiya çalışıyoruz; mesela bir vardiya 8.30-17.00 digeri de ona göre 13.00 gibi başlıyor akşam 21.30 a kadar devam. Aslında bu verdiğim saatler de değişiyor. Birazdan söylediklerimden bile sorunlarımız kendiliğinden açığa çıkıyor. Çünkü saat 17.00 de çıkmam gerekirken bazen bu 6 oluyor 7 oluyor yani aslında mağaza sorumlumuzun iki dudağı arasında. Biraz da emir-komuta meselesi.
Hatta bu fazla mesai bazen ki çoğu zaman personel eksikliği, mal gelmesi vs sebeplerle çoğu zaman (haftada en az birkaç gün) full yani sabahtan aksam 10-11 lere kadar çalıştığımız oluyor. Çalışma saatlerinin esnekliği yaşam koşullarımızın kötüleşmesine neden oluyor.Örneğin full çektiğinizin ertesi sabah işe gitmeniz gerekiyor ve bu yüzden eve geldiğinizde saat 11 leri geçtiği için yorgunluktan belki de yemek bile yiyemeden sadece uyuyabiliyoruz. Hiçbir plan yapamıyoruz bu esneklikten ötürü. Geçen haftalarda bu sıkıntılardan ötürü istifa etme düzeyine kadar geldim ki istekleri de bu. Ses çıkaran itiraz eden işçilere bu şekilde yapıyorlar genelde. Hakkımızı aradığımız zaman ise sistem bu yersen diyerek yerel ve ulusal olarak varolan işsizlik vebası ile de bizleri korkutuyorlar.
Peki bu fazla mesailer size ücret olarak ödeniyor mu?
– Hayır. Kesinlikle ödenmiyor. Zaten en büyük problemlerden biri de bu. Biz yeri geliyor günlerce mağaza patronları daha çok kar etsin diye, full çalışıyoruz bizim üzerimizden yoğun iş dolayısıyla büyük karlar alıyorlar ama işçinin bizim hakkımızı vermiyorlar. Normal şartlarda bizim anlaştığımız çalışma süresi 195 saattir. Zaten sisteme bunun fazlasını girilemiyor ama tabi biz çalışıyoruz. Yeri geliyor 230-250 saat çalışıyoruz. 195 saatten fazla çalıştığımız mesailer maalesef patrona kalıyor. Bazı mağazalarda duyuyoruz ki bu fazlalıkları bir şekilde patron önce işçiye imzalattıkları belgelerle yok ediyor; daha sonra işçiye bile gerek kalmadan kendileri bizden habersiz izinsiz imzalıyorlarmış.Mesela buna dair geçenlerde bir işçi kardeşimiz ile yapılan röportaj da okumuştum. Adana Karataştaki bir mağazada böyle olmuş. İnsanlar itiraz edince de kanıtlayamazsınız diyerek bir de üstüne mobbing ile cevap verilmiş.Bizim mağazada belkide böyledir bizden habersiz yapılıyordur. Bazı mağazalarda işçi arkadaşlarımızdan biliyoruz; alamadıkları ek mesaileri izin olarak kullanabiliyor. Biz de en azından böyle bir hakkımız olsun istiyoruz. Bir de yeri gelmişken söylemek istiyorum; biz bunca çileyi asgari ücretten 100 lira fazlası için çekiyoruz.
Başka ne gibi sorunlar yaşıyorsunuz fazla mesai gaspı dışında? Mesela konuşmanızda mobbing geçti ayrıca yine bahsettiniz sizin izniniz olmadan hukuksuz size dair bir yaptırım oluyor mu?
– Tabi başka sorunlarımız yok değil.Örneğin dediğiniz gibi yine hukuksuz olarak yapılan işlerden bir tanesi de şu; herhangi bir ürün veya müşteri ile sorun olduğunda tutanak tutulup senın adına imza atılması ki bu tutanaklardan yanlış hatırlamıyor isem 3 defa sonunda ilişkini kesebiliyorlar tüm haklarını gasp ederek. Mesela mobbing olayı da söz konusu. İşten atmak istedikleri ancak tazminat yüzünden atamadıkları işçileri bir iki aya kapanacak bir isyerine olduğu pozisyondan daha alt pozisyona verip istifa etmesi bekleniyor.Ki bu oldu bir çalışan bu sebep ile istifa etti. Yine aynı konu üzerinden işçileri onur kırıcı suçlarla da itham edebiliyorlar mesela hırsızlık gibi. Böylece yine istifa etmeye zorlanılıyor.Bir kadın arkadaşı jelibonu kasadan geçmedin denilerek hırsızlıkla itham ettiler kapının önüne koydular. Düşünebiliyor musunuz küçücük bir jelibon yüzünden arkadaşının onuru ile oynadılar. Arkadaş 2 yıllık çalışandı. Ayrıca bunların dışında işçiler arasında rekabet ve hiyerarşi de yaratılarak buradan fayda sağlanmak isteniyor. Yönetici pozisyonundaki çalışanların da tavırlarının ve davranışlarının buna göre şekillendiğini görüyoruz.
Bu sorunlar karşısında siz ve isçi arkadaşlarınızın tutumu nasıl oluyor peki? Bu sorunları kendi aranızda dile getiriyor musunuz? Sizce bu sorunları nasıl çözebilirsiniz?
– Tabiki kısıtlı da olsa konuşuyoruz kendi aramızda dertleşiyoruz. Ama dediğim gibi kısıtlı çünkü işsizlik korkusu yüzünden insanlar bu sorunları dile getiremiyor bile. Daha öncede bahsettiğim gibi günde 15 saat çalışıyoruz. İnsani değil yani buna itiraz etmeliyiz. Ben genelde arkadaşlara anlatıyorum bahsediyorum. Ben bu sorunu çözmenin yolunun işçi arkadaşlarla birlikte her türlü farklılığa rağmen birlik olmakta buluyorum.Sorunlarımızı konuşup tartıştığımız öncelikle kendi işyerimizden başlayıp tüm mağazaları kapsayan bir örgütlenmeye ihtiyaç var.Bir işyeri komitemiz şu an için maalesef yok ama buna ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.Acil taleplerimiz üzerinden bir işyeri komiteleri ve daha sonra tüm işyerlerinin komiteleriyle yapacağımız çalışma ile sorunlarımızı konuşup birlikte çözüm üretebiliriz.Belkide daha sonra sendikalı da olabiliriz ki bu bizim en doğal hakkımız olsa gerek.
Samsunda geçen sene A101 işçileri sendikalı olduğu için işten atılmışlardı. Akabinde işçiler eylemlerle ve hukuki süreçlerle buna itiraz ettiler. Bu duruma dair ne söylemek istersiniz?
– Evet duydum hatta takip ettim. Son süreçlerini de biliyorum onların sosyal medya üzerinden takip ediyoruz.Süreci yürüten öncü bir arkadaş ile irtibatımız var. Bize deneyim aktarımı yapıyor bu anlamda.Onların hukuki süreçleri de olumlu sonuçlanıyor görüyoruz, zaten böyle olmalı.bu anlamda örnek alıyorum orada ekmeği ve onuru için direnen arkadaşları.onlara da bu röpartaj aracılığı bir selam olsun. Yaşasın işçi dayanışması!!
Son olarak genel anlamda bu sorunlar karşısında işçiler olarak talepleriniz nelerdir?
– Öncelikle mesai saatlerimiz net olsun. Giriş çıkış saatlerimiz belli olsun. Sonuçta insanız ve sosyal varlıklarız ancak arkadaşlarımız ile bir çay içme planı dahi yapamıyoruz esnek saatler yüzünden. Hayata daha fazla zaman kalsın istiyoruz
Ayrıca fazla mesailerimizin ücretinin karşılanmasını istiyoruz. Bu yine en net taleplerimizden biri.Zaten çok şey istemiyoruz hakkımız olan neyse onu fazlasını değil.
Mesela yukarıda söylemeyi unuttum; bizim günlük 1,5 saate yakın molamız var gün içerisinde içinde yemek dahil.bunu düzenli ve rahat bir sekilde yapamıyoruz, sürekli yönetici baskısı ve diken üstünde sigara molası veya yemek molası verebiliyoruz. İsteğimiz özgürce varolan mola hakkımızı kullanabilmek.
Bir başka talebimiz ulaşım ve yemek masraflarımızın karşılanması. Çünkü yeri geliyor iki dolmuş yapıyoruz işyerine gidebilmek için ve bu cebimizden çıkıyor. Yine yemek aralarında kendi imkanlarımızla ya yemek olayını çözebiliyoruz ama bu da yine bize külfet olarak donüyor. Zaten aldığımız 1550 tl para bide üstüne yol yemeğe masraf yapmak istemiyoruz. Bizim emeğimiz üzerinden kar elde edenler karşılasın.
Son olarak işyerlerimizin hiçbirinde mobbing, baskı ve yönetici kaprisi ve kötü davranışları yasamak istemiyoruz.Biz köle değil işçiyiz diyorum.Yani uzun lafın kısası insanca bir yaşam ve insanca çalışma koşulları istiyoruz..