Çocuk İstismar Yasası Komisyonda: Kimyasal Hadıma ve 12 Yaş Sınırına HAYIR!
Türkiye’de son 10 yılda 7 kat artan çocuk istismarı vakalarının toplumda büyük tepki uyandırması üzerine bugün TBMM Sağlık Komisyonuna gelecek olan Çocuk İstismarı Yasa Tasarısı büyük sorunlar içeriyor. Ceza için 12 yaş sınırını baz alan kanun tasarısı aynı zamanda kimyasal hadım gibi hem insanlık dışı hem de hiçbir sonuç getirmeyecek maddeler içeriyor. Kadın, çocuk ve LGBTİ örgütleri de tek ses yasaya hayır diyor.
Düzenlemenin başlıkları şöyle:
-
12 yaş sınırı:
çocuklara yönelik cinsel istismarda ağır cezaya tabi olma sınırı 12 yaş. Tasarıya göre, çocuğun cinsel istismarı suçu için öngörülen hapis cezasının üst sınırı 20 yıldan 40 yıla çıkarılacak. Suçun 12 yaşını tamamlamamış çocuğa karşı işlenmiş olması halinde 30 yıldan 40 yıla kadar hapis cezası verilmesi öngörülüyor. Ancak aşırı derecede ağırlaştırılmış cezalar suçun gizlenmesini teşvik edecek. Çoğunluğu aile içinde yaşanan vakalarda suç çeşitli biçimlerde gizlenecek. Hatta mağdurun şiddete, cinayete uğrama ihtimallerini arttıracak.
- Çocuk Hakları Sözleşmesi uyarınca 18 yaşının altında herkes çocuktur. 12 yaş ayrımı yapmak tıpkı hadım cezasının şeri hukuk cezası olması gibi dini referanslarla yapılan bir ayrımdır. Hukuk dışıdır. 15 yaşın üstündeki çocukları koruma dışı bırakacaktır.
-
Kimyasal hadım uygulaması:
Yasaya göre, çocuklara yönelik işlenen cinsel suçlarda, suçun ağırlığına (mağdur çocuğun yaşı, olayın şiddetine vb bağlı olarak) göre kimyasal hadım uygulanabilecek. Kimyasal hadım, çocukların istismara uğramaması için önleyici, koruyucu bir yasa değildir. Hadım hem insanlıkdışı bir uygulamadır hem de yaşanan olayları toplumsal boyutuyla kavranmasının önüne geçmektedir. Cinsel suçların, toplumun içine itildiği atmosferden kaynaklanmadığını; cinsel suçların kişisel ve hastalıklı bireysel davranış olduğunu ifade etmektedir. Oysa çocuklarımıza yönelik suçların arkasındaki temel sorun toplumda muhafazakarlığın arttırılması; çocukların doğrudan hedef haline gelmesine sebep olan bastırılmış toplumun yaratılmış olmasıdır. İktidarın, din görevlilerinin kadın düşmanı açıklamaları çocukların “sessiz ” birer kurban olmasının önünü açmaktadır. İstismar suçları ‘2016 Çocuk İstismarına Yönelik Rapor’unun da ortaya koyduğu gibi yüzde 66’sı akraba, komşu gibi çocuğun tanıdığı kişiler . İstismarcıların yüzde 9’nun ise çocukla aynı evde yaşıyor. Sorun tıbbi değil, toplumsaldır!
-
Yayın Yasağı:
Tasarı ile Çocuk Koruma Kanunu’nda değişiklik yapılarak çocukların cinsel istismarına ilişkin yargı aşamasında yapılan yayınlara yasak getiriliyor. Bu düzenleme aslında genel mantığı ve yaklaşımı bakımından yerinde ama yapılacak kısıtlamanın içeriği ve niteliği belirsiz bırakılmış. Bu durum, örneğin haber konusu olayın tümüyle karartılmasına yol açabilir ve toplumda istismar suçlarına ilişkin hassasiyeti zamanla köreltmeye ve toplumda tepkiyi yok etmeye yönelik bir hamle.
Önleyicilik yok!
Tasarıda çocukların cinsel suçlara maruz kalmasının önüne geçebilecek, olmadan engelleyecek herhangi bir toplumsal temele yer vermiyor.
AKP iktidarı, “hamile çocuklar” skandalından sonra soruşturmaya dahi izin vermedi. Yasa, 15 yaşındaki bir çocuğun istismarı durumunda “rızayı” gündeme getirebilecek. Halihazırda, 12 yaşındaki çocuklar evlendirilebilir, hamile kalanlar hakkında davaya gerek yoktur diyebilen iktidar bu yasayı istismarla mücadele ediyormuş gibi göstermek için yapmaktadır.
İstismar suçlarında faillerin çocuk olması durumuna ilişkin hiç bir özel düzenleme yok. Özellikle çocukların kendi aralarındaki cinsel davranışların ağır ceza yaptırımları ile karşılanması, Anayasa’da da yer alan çocukların korunmasına ilişkin temel ilkelere aykırıdır.
Cinsel istismar suçlarının hukuki ve toplumsal meşruiyet zeminini oluşturan çocuk yaşta evliliklerin önlenmesine ilişkin bir düzenleme yer almıyor.
Çocuklara yönelik istismarı destekleyen söylemlere cezasızlık sürüyor, yasada bununla ilgili de herhangi bir düzenleme bulunmuyor.