Latest posts by Sosyalist Gündem (see all)
- Kıbrıs Seçimleri: Erhürman Müdahalelere Rağmen Kazandı! - Ekim 20, 2025
- Kârlı Çıkan Kim? – GüneÅŸ Gümüş - Ekim 18, 2025
- Yunanistan Polisinden Filistin Eylemine Kanlı Saldırı - Ekim 8, 2025
Uygur bölgesi, bir kez daha sadece Türkiye’deki saÄŸ cenahın deÄŸil bütün dünyanın gündemine geldi. Kürtlerin, Alevilerin, Yemen’deki mazlumların ezilmesine karşı kör ve sağır olan Türkiye sağının durumuna düşmemek için Uygur bölgesinde neler oluyor diye güvenilir kaynakları taradığımızda ulaÅŸtığımız bilgileri ÅŸu ÅŸekilde sıralayabiliriz:
2018 yılı boyunca toplama kampları konusu gündemi fazlasıyla meÅŸgul etmiÅŸti. Geçen yıl AÄŸustos ayında BM tarafından da raporlaÅŸtırılan iddialara göre yüz binlerce Uygur Türkü Pekin yönetiminin zoruyla Batı Åžincan’daki “yeniden eÄŸitim” için toplama kampına gönderilmiÅŸti. Pekin baÅŸlangıçta bu iddiaları yalanlamıştı, ama iki ay sonra varlığı reddedilen “gözetim kampları” yasallaÅŸmıştı. Buna göre Åžincan Uygur Özerk Bölgesi yetkilileri, “radikal ideolojilerle” mücadele kapsamında “mesleki yeterlilik eÄŸitim merkezleri” oluÅŸturulması için yasalarda deÄŸiÅŸikliÄŸe gitti. Buradan bu “eÄŸitim merkezleri”nin keyfi gözaltı merkezleri oldukları anlaşılıyor. “Radikal ideolojilerle mücadele” vurgusu da Pekin’in Uygurlar içerisinden çıkan cihatçı unsurlar için toplu cezalandırma yöntemini uygulamasını iÅŸaret ediyor.
2019’un başında ise Pekin baÅŸka bir saçmalığa imza atarak “İslam’ın sosyalizm ile uyumlu hale gelmesi, ÇinlileÅŸtirilmesi ve vatanperverliÄŸin teÅŸvik edilmesi” için 5 yıllık bir plan kabul etti. Çin buna benzer bir uygulamayı Hristiyan dini için de yapmıştı. İslam için kabul edilen planın da benzer uygulamalar içermesi bekleniyor. Hristiyanlık için kabul edilen planda Hristiyanlığın “dış unsurlar ve Batı’nın boyunduruÄŸundan” arındırılacağı belirtilmiÅŸti. Hristiyanlığın ÇinlileÅŸtirilmesi için hazırlanan planda vaazlarda sosyalizmin övülmesi ve Çin Devlet BaÅŸkanı Şi Cinping‘in teorilerinin anlatılması, kiliselerin de geleneksel Çin mimarisine uygun inÅŸa edilmesi gibi maddeler yer alıyor. Hristiyanlık ve İslam için kabul edilen planın bir benzerinin yakın zamanda Budizm için de uygulamaya geçirilmesi bekleniyor.
Çin’de farklı inançların “ÇinlileÅŸtirilmesi” hamlesi Devlet BaÅŸkanı Åži‘nin 2016’da dinler üzerine verdiÄŸi bir konferansın ardından baÅŸladı. Åži konferansta ‘dindar insanların ülkesini sevmesi ve ülkenin iyiliÄŸi için Komünist Parti tarafından aktif ÅŸekilde yönlendirilmesi gerektiÄŸini’ söylemiÅŸti.
Engels’in ifade ettiÄŸi gibi dine yapılacak en büyük iyilik onu yasaklamaktır. Bu tarz yasaklar insanların inanışlarına daha da baÄŸlanmasına yol açar. İnternette yapılan kısa bir gezinti sadece Uygurlar’ın deÄŸil, Çinli Hristiyanların da kendilerine yapılanları baskı olarak gördüğünü ve dinlerine sahip çıktıklarını ortaya koyacaktır.
Peki, Pekin’deki ÇKP’li kapitalistler bunu düşünemiyorlar mı? ÇKP’li burjuva diktatörlük aslında tanıdık bir formülü sistematik biçimde uyguluyor: “Ya Sev Ya Terk Et”. Bu yüzden dünyadaki bütün milliyetçi zorbalar gibi en iyi yöntemin ezici bir sopa olduÄŸunu düşündüklerinden “nasıl olsa bir avuç azınlığa nefes aldırmayız, istemeyen de çeker gider” rahatlığındalar. 1 milyar 385 milyon nüfuslu Çin’in sadece %1.8’i Müslümanlar’dan oluÅŸuyor. Hristiyanlar ise %5.
Bunun dışında ÇKP’nin nüfus yapısını bozmaya yönelik uzun yıllara dayanan uygulamaları sonucu Sincan’da Uygurlar azınlık durumuna düşmüş durumda. Üstelik dilleri ve kültürler asimilasyoncu baskı altında. Sadece Uygurlar deÄŸil, İç MoÄŸolistan’daki MoÄŸollar ve Tibetliler de benzer ulusal baskıların kurbanları durumundalar.
ÇKP içerisindeki klik mücadelelerinin sonucunda tek adam yönetimini tesis eden Şi Cinping zaten otoriter olan ÇKP rejimini daha da baskıcı hale getirdi. Hırslı bir karakter olan Şi aynı zamanda kendisi etrafında bir kişi kültü yaratmaya çalışıyor.
ÇKP’li kapitalistler hala komünist ismini kullandıkları için emperyalist kapitalist sistemin yayın organları ve Türkiye’deki saÄŸ cenah, aptalca, komünizmin kötülüklerinden dem vurabiliyor. Oysa Maoist ÇKP başından beri işçi haklarını zerre ciddiye almayan, milliyetçi, asimilasyoncu ve güçlü devlet arayışındaki berbat bir rejim örgütlemiÅŸti. Ardından ÇKP elitleri kapitalistleÅŸmiÅŸ, yerli ve yabancı tekellerin Çinli emekçileri vahÅŸice sömürmesine dayalı neoliberal döneme geçilmiÅŸti.
Bugün Çin açıkça kapitalist bir ülkedir, her kim ki Çin’i komünist olarak göstermeye çalışıyorsa sadece kendisini gülünç duruma düşürecektir. Â
2018 yılı boyunca toplama kampları konusu gündemi fazlasıyla meÅŸgul etmiÅŸti. Geçen yıl AÄŸustos ayında BM tarafından da raporlaÅŸtırılan iddialara göre yüz binlerce Uygur Türkü Pekin yönetiminin zoruyla Batı Åžincan’daki “yeniden eÄŸitim” için toplama kampına gönderilmiÅŸti. Pekin baÅŸlangıçta bu iddiaları yalanlamıştı, ama iki ay sonra varlığı reddedilen “gözetim kampları” yasallaÅŸmıştı. Buna göre Åžincan Uygur Özerk Bölgesi yetkilileri, “radikal ideolojilerle” mücadele kapsamında “mesleki yeterlilik eÄŸitim merkezleri” oluÅŸturulması için yasalarda deÄŸiÅŸikliÄŸe gitti. Buradan bu “eÄŸitim merkezleri”nin keyfi gözaltı merkezleri oldukları anlaşılıyor. “Radikal ideolojilerle mücadele” vurgusu da Pekin’in Uygurlar içerisinden çıkan cihatçı unsurlar için toplu cezalandırma yöntemini uygulamasını iÅŸaret ediyor.
2019’un başında ise Pekin baÅŸka bir saçmalığa imza atarak “İslam’ın sosyalizm ile uyumlu hale gelmesi, ÇinlileÅŸtirilmesi ve vatanperverliÄŸin teÅŸvik edilmesi” için 5 yıllık bir plan kabul etti. Çin buna benzer bir uygulamayı Hristiyan dini için de yapmıştı. İslam için kabul edilen planın da benzer uygulamalar içermesi bekleniyor. Hristiyanlık için kabul edilen planda Hristiyanlığın “dış unsurlar ve Batı’nın boyunduruÄŸundan” arındırılacağı belirtilmiÅŸti. Hristiyanlığın ÇinlileÅŸtirilmesi için hazırlanan planda vaazlarda sosyalizmin övülmesi ve Çin Devlet BaÅŸkanı Şi Cinping‘in teorilerinin anlatılması, kiliselerin de geleneksel Çin mimarisine uygun inÅŸa edilmesi gibi maddeler yer alıyor. Hristiyanlık ve İslam için kabul edilen planın bir benzerinin yakın zamanda Budizm için de uygulamaya geçirilmesi bekleniyor.Çin’de farklı inançların “ÇinlileÅŸtirilmesi” hamlesi Devlet BaÅŸkanı Åži‘nin 2016’da dinler üzerine verdiÄŸi bir konferansın ardından baÅŸladı. Åži konferansta ‘dindar insanların ülkesini sevmesi ve ülkenin iyiliÄŸi için Komünist Parti tarafından aktif ÅŸekilde yönlendirilmesi gerektiÄŸini’ söylemiÅŸti.
Engels’in ifade ettiÄŸi gibi dine yapılacak en büyük iyilik onu yasaklamaktır. Bu tarz yasaklar insanların inanışlarına daha da baÄŸlanmasına yol açar. İnternette yapılan kısa bir gezinti sadece Uygurlar’ın deÄŸil, Çinli Hristiyanların da kendilerine yapılanları baskı olarak gördüğünü ve dinlerine sahip çıktıklarını ortaya koyacaktır.
Peki, Pekin’deki ÇKP’li kapitalistler bunu düşünemiyorlar mı? ÇKP’li burjuva diktatörlük aslında tanıdık bir formülü sistematik biçimde uyguluyor: “Ya Sev Ya Terk Et”. Bu yüzden dünyadaki bütün milliyetçi zorbalar gibi en iyi yöntemin ezici bir sopa olduÄŸunu düşündüklerinden “nasıl olsa bir avuç azınlığa nefes aldırmayız, istemeyen de çeker gider” rahatlığındalar. 1 milyar 385 milyon nüfuslu Çin’in sadece %1.8’i Müslümanlar’dan oluÅŸuyor. Hristiyanlar ise %5.
Bunun dışında ÇKP’nin nüfus yapısını bozmaya yönelik uzun yıllara dayanan uygulamaları sonucu Sincan’da Uygurlar azınlık durumuna düşmüş durumda. Üstelik dilleri ve kültürler asimilasyoncu baskı altında. Sadece Uygurlar deÄŸil, İç MoÄŸolistan’daki MoÄŸollar ve Tibetliler de benzer ulusal baskıların kurbanları durumundalar.
ÇKP içerisindeki klik mücadelelerinin sonucunda tek adam yönetimini tesis eden Şi Cinping zaten otoriter olan ÇKP rejimini daha da baskıcı hale getirdi. Hırslı bir karakter olan Şi aynı zamanda kendisi etrafında bir kişi kültü yaratmaya çalışıyor.
ÇKP’li kapitalistler hala komünist ismini kullandıkları için emperyalist kapitalist sistemin yayın organları ve Türkiye’deki saÄŸ cenah, aptalca, komünizmin kötülüklerinden dem vurabiliyor. Oysa Maoist ÇKP başından beri işçi haklarını zerre ciddiye almayan, milliyetçi, asimilasyoncu ve güçlü devlet arayışındaki berbat bir rejim örgütlemiÅŸti. Ardından ÇKP elitleri kapitalistleÅŸmiÅŸ, yerli ve yabancı tekellerin Çinli emekçileri vahÅŸice sömürmesine dayalı neoliberal döneme geçilmiÅŸti.
Bugün Çin açıkça kapitalist bir ülkedir, her kim ki Çin’i komünist olarak göstermeye çalışıyorsa sadece kendisini gülünç duruma düşürecektir. Â














