Çeviri | Martin Monath: Nazi Askerleri İçinde Yahudi Bir Troçkist
II. Dünya Savaşı’nda bir direnişin saklı tarihi: Wladek Flakin tarafından hazırlanan, işgal altındaki Fransa’da Alman askerleri için basılan komünist bir gazetenin editörü olan Martin Monath’ın biyografisi geçtiğimiz günlerde yayınlandı.
Wladek Flakin Berlin’de yaşayan bir tarihçi ve gazeteci. Klasse Gegen Klasse (Sınıfa Karşı Sınıf) sitesinin editörlüğünü yapmakta ve Revolutionary Internationalist Organization of Germany, RIO ( Almanya Devrimci Enternasyonalist Örgütü) üyesi. Flakin’in yeni kitabı, “İşçi ve Asker: Martin Monath— Wehrmacht Askerleri arasında Yahudi bir Berlinli,” II.Dünya Savaşı sırasında Nazi işgali altındaki Fransa’da yeraltında çalışma yürüten ve işgal ordusunun askere alınmış üyeleri arasında yasa dışı ve yıkıcı bir çalışma yürüten genç bir Troçkist liderin biyografisidir. Monath bu çalışma için Arbeiter und Soldat (İşçi ve Asker) gazetesini çıkardı. Bu gazetenin bütünlüklü bir kopyası ise Flakin’in kitabı için ilk defa bütünlüklü bir kopya haline getirildi. Kitap, yazarın kendi kaynaklarının birçoğu dijital versiyonlarını hazırladığı Almanca web sitesi tarafından desteklenmekte. Guillermo Iturbide, şu anda da kitabın İngilizce versiyonu üzerinde çalışan Wladek Flakin ile konuştu.
Arbeiter und Soldat (İşçi ve Asker) 2008 yılında David Broder tarafından İngilizce’ye çevrildi ve şu anda Marksist İnternet Arşivi üzerinden okunabilir. Ediciones IPS of Argentina tarafından yapılan İspanyolca baskısı ise Leon Troçki’den ve o dönem çıkan diğer haber ve makalelerden yapılan ekleri de içeriyor.
Dördüncü Enternasyonal, II. Dünya Savaşı’ nın “demokrasi” ve “faşizm” arasında bir savaş olduğu fikrini reddetti. Troçki ve ortak düşünürleri, politikalarını önceki savaştan Lenin’in politikalarına dayandırdılar: “Emperyalist savaşı, emperyalist burjuvaziye karşı bir iç savaşa dönüştür.” 1914-18’den daha karmaşık ve problemli bir senaryoda, Dördüncü Enternasyonal, savaşın sınıf mücadelesine bir son veremeyeceği ilkesiyle yönlendirildi. Troçkistler, faşizme karşı mücadelenin, işçi hareketinin kendisini “demokratik” burjuvaziye tabi kılmaları gerektiği fikrini reddetti [2].
Aynı zamanda, Troçkistler, Sovyetler Birliği’ni ve üretim araçlarının devletleştirilmesi gibi 1917 devriminin kazanımlarını, Stalin’in yönetimi altındaki işçi devletinin bürokratik deformasyonlarına rağmen savundular. Sömürgelerde, Sovyetler Birliği’nde ve emperyalist merkezlerde, Savaşın işçi sınıfının kitlesel ayaklanmaları ile sona ereceğine ikna olmuşlardı [3]. Dördüncü Enternasyonal’in seksiyonları bu ayaklanmalara hazırlanmak için Alman işgal askerleri ve yerel işçiler arasında kardeşlik örgütlemeye çalıştı.
Bu çalışmaları baskı, toplama kampları [4] ve faşistlerin ellerinde ölüm tehlikesi, “demokratik” emperyalistler ve Stalinistler karşısında yaptılar. Rus şair Apollon Maykov bir zamanlar şöyle yazmıştı: “Gece ne kadar karanlıksa , yıldızlar o kadar parlaktır.”
Flakin, kitabında Antonio Gramsci’nin Monath ve diğer Troçkist liderlerin jenerasyonunun faaliyetlerini incelemek için Hapishane Defterleri’nin bir benzerini kullanıyor. Gramsci, devrimci bir liderliği analiz etmek için iki kriter öneriyordu:1- Aslında ne yaptığıyla. 2. Kendi yıkımının kuramsal nedeni için hazırladığı şeyle. Bu iki kriterin hangisinin daha önemli olduğunu söylemek zordur. Yenilgi olasılığı her zaman hesaba katılmak zorunda olduğundan,kişinin kendi sürekliliğini sağlaması saldırılar kadar zafer için de önemlidir. [5]
Troçkizm bugün, Troçki’nin 1917 kuşağı ile kurduğu sürekliliğin yanı sıra Monath’ın kuşağının direnişi nedeniyle de varlığını sürdürmektedir.
-
Martin Monath kimdir?
Şu sahneyi hayal edin: 1943 yılının ilk yarısı, kuzeybatı Fransa’daki Brest’te Naziler devasa bir denizaltı yakıt deposu inşa ediyorlar. Şubat ayında Kızıl Ordu, Stalingrad’daki Wehrmacht’ı parçaladı; Temmuz ayında Mussolini devrildi. Bir haritayı okuyabilen her Alman askeri, savaşın Hitler lehine sonlanmasının hiçbir yolu olmadığını fark etmeye başlıyor. Her gün süren Nazi propaganda bombardımanına rağmen kuşkuları git gide büyüyor.
Brest’teki Alman askerlerden biri, Robert adında genç bir Fransız posta işçisiyle tanışıyor. Durum hakkında konuşmaya başlıyorlar. Alman askerleri (Landser) faşizmin öncesine dair hiçbir şeyi hatırlamayan genç insanlar. Fakat bir asker, eski komünist bir memurun oğlu, bu yüzden sosyalizm hakkında bir şeyler biliyor. Robert yavaş yavaş gizli bir devrimci hareketin, Dördüncü Enternasyonal’in bir parçası olduğunu açıklıyor ona.
Sonraları, küçük gruplar halindeki askerler fikirlerini dinlemek için Robert’la konuşmaya başlıyorlar. Bu korkunç savaş devam edebilsin diye hayatlarını feda etmeye razılar mıydı gerçekten? Peki Almanya’daki bombardımanları mektuplarında yazan ailelerine ne demeli? Savaş Almanya’nın Amerika tarafından işgali ile mi bitecekti, yoksa Rusya’nın mı? Robert, savaşın ancak bir işçi devrimi ile durdurulabileceğine inanıyor, askerler de heyecanlı.
Evet! Neden olmasın? Son dünya savaşının sonunda, askerler ve işçiler Alman İmparatoru Kaiser’i devirmişlerdi. Bu kez de Hitler’den ve onu iktidara getiren kapitalistlerden kurtulabilirler.
Robert, bu asker komitesini bahçesinin altına gizlenmiş bir atölyesi olan genç bir matbaacı ile temasa geçiriyor. Brest’teki diğer askerler için kendi küçük bültenlerini üretmeye başlıyorlar: buna Zeitung für Soldat ve Arbeiter im Westen (Batı’daki Asker ve İşçi Gazetesi) adı veriliyor. Politika tartışmak için düzenli olarak buluşup aynı zamanda kimlik belgelerini değiştiriyorlar ve hatta Fransız Direnişi için silah temin etmeye başlıyorlar.
Ama bir sorun vardır, Robert’ın Almancası hiç iyi değildir. Onunla işçi sınıfının tarihi ve Marksist teori üzerine konuşmak çok zordur. Durum böyle olunca da çıkardıkları devrimci coşku ile dolu olan gazetenin gazetenin teorik yönü hayli zayıf kalır. Mesela bir işçi şöyle yazar: “Ben Dördüncü Enternasyonal’in bir üyesiyim ve savaşı bitirmek için üzerime düşeni yapıyorum. Kapitalizme karşı ve tüm dünyanın kardeşliği için savaşıyoruz!.” İyi, güzel ama nasıl? Bu savaşın nasıl olduğu veya olması gerektiğine dair açık bir yol hattı yoktur. Bu soruna karşı Robert’ın aklına Paris’te yaşayan IV. Enternasyonal üyesi Alman bir devrimciyi yanlarına çağırma fikri gelir.
1943’teki gizli toplantılardan birinde Viktor toplantıya katılır. 30 yaşında, grubun geri kalanından çok daha yaşlı, tam da kendi topraklarının insanıdır. Konuştuğunda her an akademik bir dilden taşra aksanına geçiş yapabilir. Ve hatta Yahudi olduğunu bile söyler. Viktor, yanında kendi yazıp bastığı küçük bir gazeteyi de getirir: İşçi ve Asker. 1918-19 Alman Devrimi neden kapitalizmi yıkmayı başaramadı? 1936-39 İspanyol Devrimi’nden hangi dersler çıkarılabilir? Komünist Enternasyonal neden kendini feshetti? [6] Daha genel ve gündeme dair olarak, resmi komünistler [Komünist Parti’ler kast ediliyor. ç.n.] neden Hitler’e karşı burjuvaziye ittifak çağrısı yapıyorlar? Viktor işçilerle bu konuları saatlerce tartışıyor, ayda en az bir kez yapılan toplantılara her defasında gazetenin yeni sayısıyla geliyor.
-
Viktor, Martin Monath mıydı?
Bu zamana kadar kimse Viktor’un kim olduğu konusunda emin değildi. Biyografisi hakkında bazı kısa metinler vardı, fakat bunlar Martin Monath ismi konusuna bile kesinlik getirmiyordu. Ben,ismin Martin Monath olduğunu anlayabildim.
-
Bu bağlamda, Troçkistler ne için mücadele ediyorlardı?
Troçkistler Alman askerlerini gizli devrimci komiteler oluşturmaya ve işgal altındaki ülkelerdeki işçilerle bağlantı kurmaya çağırdılar. Askerlerin silahlarını tutmasını ve ufukta gördükleri ayaklanmalara hazırlanmasını istediler.
Fransız Komünist Partisi gibi Stalinist partiler ise tam aksine, tamamen milliyetçi ve sosyal-yurtsever bir çizgiyi savundular. Savaşın başında Hitler’i bir dost olarak gördüler, çünkü Stalin ile ittifak kurmuştu. Daha sonra, Almanya Sovyetler Birliği’ni işgal ettiğinde, Stalinistler De Gaulle etrafında burjuvaziyle birleştiler. Sloganları, Almanlar için hakaret manasında bir terim olan “Boche’u öldürün” idi.
Stalinistler, Alman askerlerinin Nazi ideolojisini tamamen fanatikçe desteklediğine o kadar ikna olmuşlardı ki, onlar açısından Alman askerlerini sosyalist saflara çekmek imkansızdı. İşte bu yüzden Sovyetler Birliği, Wehrmacht subaylarını tamamen burjuva programı ile kazanmaya çalışan bir Özgür Almanya için Ulusal Komite kurdu. Propagandalarında, Stalinistler Alman cumhuriyetçilerinin renklerini bile(siyah, kırmızı ve sarı) reddettiler çünkü subayların Alman emperyal renklerini (siyah, beyaz ve kırmızı) tercih edeceğini düşünüyorlardı. Alman askerlerinden subaylarını takip etmeleri ve Müttefiklere teslim olmalarını istediler.
- Brest’teki Asker Komitesine ne oldu?
Gestapo’nun içlerine bir casus sızdırabildiği anlaşılıyor. Ekim 1943’te en az 25 Alman askeri ve 25 Fransız Troçkist tutuklandı. Bazıları olay yerinde idam edilirken, diğerleri cephenin ön taraflarına veya toplama kamplarına sürüldü. Monath, işgal edilmiş olan Belçika ve Fransa’da bir Yahudi olarak üç yıl boyunca yaşamaktan kaynaklı olarak yeraltı çalışmaları konusunda daha fazla deneyime sahipti. Kaçmayı başardı. 1944 başlarında Paris’e döndü ve İşçi ve Asker’i yayınlamaya yeniden başladı.
-
Monath’a Ne Oldu?
Monath, Temmuz 1944’te korkunç bir şekilde Fransız Anti-Komünist Polisi tarafından yakalandı ve sonrasında ona işkence edip kafasından vuracak olan Gestapoya teslim edildi. Monath mucizevi bir şekilde hayatta kaldı ve bir hafta sonra hastane odasında bir yoldaşıyla konuşmayı başardı. “işte Gestapo tarafından idam edildim ve buradayım” – adam yenilmez bir optimistti. Ancak yoldaşları onu hastaneden çıkaramadan önce Gestapo onu tekrar buldu. Böylelikle ikinci kez ortadan kayboldu. Bu, Paris’i özgürleştiren genel grevden sadece birkaç gün önceydi.
-
Monath Nasıl Troçkist Oldu?
Uluslararası sosyalist-Siyonist bir gençlik örgütü olan Hashomer Hatzair’in (Genç Öncü) Alman seksiyonunun önde gelen bir üyesiydi. Hashomer, sosyalizm ile Siyonizm arasında bir köprü kurmaya çalışan eklektik bir programa sahipti. Yeni bir ulus devlet kurmak için genç Yahudilerin Filistin’e göç etmesini istediler, ancak yeni ülkenin kolektivist bir ekonomiye sahip olmasını öngörüyorlardı ve böylelikle Sosyalizmi kurabileceklerini düşündüler.
Hitler, iktidarı ele geçirdikten sonra haftalar içinde bütün işçi örgütlerini yok etti: Komünistler, Sosyal Demokratlar, sendikalar. Fakat Almanya’daki Siyonist örgütler 1938’e kadar hoşgörüyle karşılandılar. Naziler, başlangıçta Yahudilerin Filistin’e göç etmesini isteyen örgütlerle hiçbir sorun yaşamadılar. Varşova’da İbranice yayınlanan Hashomer Hatzair’in dergisi Almanya’da yasal olarak dağıtılabiliyordu ve bu yüzden Troçki Almanya ile ilgili yazdığı makalelerini bazen bu dergiye gönderiyordu. Kendi kendine İbranice öğrenmiş olan Monath, Troçki’nin bu makaleleri ile 1933 yılında tanıştı.
Monath’ın Siyonist yoldaşlarının çoğu Filistin’e gitti ve kolektif bir çiftliğe (Kibbutz) yerleşti. Ancak Monath Avrupa’da kaldı (nedeni açık değildir). Tarihin ironisi: Siyonist yoldaşlarının birçoğu Siyonizm ile birlikte hayal kırıklığına uğradı. Arap işçilerini dışlayarak sosyalizmi inşa etmenin imkansız olduğunu fark ettiler. Böylece Kibbutz’u terk ettiler ve bir Troçkist gruba katıldıkları Haifa’ya taşındılar. Şimdi hedefleri Avrupa’ya dönmek ve oradaki devrime katılmak olmuştu. Bu grubun birkaç üyesi savaştan sonra Avrupa Troçkizminin liderleri oldu: Batı Almanya’daki Jakob Moneta ve Rudolf Segall ya da Britanya’daki Yigael Gluckstein (a.k.a. Tony Cliff) [7].
-
Peki, bu militanlar nasıl sol-Siyonizmi terk ederek Troçkizme yöneldi?
Monath özelinde cevap kısa ve basitti: Bilmiyoruz. Belçika’da yer altına çekildiği yıllara dair, bariz nedenlerden ötürü, neredeyse hiçbir kaynak yok. Troçkist örgütün Belçika’da, Alman işgalinin ardından dağıldığını biliyoruz. Örgüt, Devrimc Komünist Parti (RCP) olarak, Abraham Leon olarak bilinen Abraham Weinstok liderliğinde yeniden kurumdu. Leon aynı zamada Hashomer Hatzair’in Belçika’daki lideriydi.
Birçok sol Siyonist gibi, Leon da kendisini bir Marksist olarak gördü ve Yahudi sorununun Marksist bir analizine dayanan bir kitap yazdı. Binlerce yıldır Yahudilerin baskısını anlamak için tarihsel materyalizm yöntemini kullanmak istedi. Leon bu kitabı yazma sürecinde Filistin’deki bir Yahudi ulus-devletin Siyonist projesini (“sosyalist” bir temelde bile olsa) anti-Semitizme asla son vermeyeceğini fark etti. Kapitalizmi ezmenin gerekli olduğunu ve bunu başarmak için bütün uluslardan işçilerin birleşmek zorunda olduğunu farketti.
Leon, Siyonizmi terk etti ve Troçkistlere katıldı. 1940’ta, 20’lerinin başında olmasına rağmen, RCP’nin siyasi sekreteri oldu. Nazi işgali altında, Belçikalı işçi hareketi her zamankinden daha büyük grevler düzenledi ve Leon bu mücadeleler için devrimci bir liderlik kurmaya çalıştı. 1944’te, militan madencilere daha yakın olmak için Charleroi bölgesine taşındı. Burada tutuklandı ve daha sonra Auschwitz’de öldürüldü.
Savaştan önce Almanya’dan Belçikaya gelmiş olan Monath, 1939 ya da1940’ta burada Leon ile tanışmış olmalıydı.
-
Monath’ın yolu nasıl Fransa’ya Düştü?
Monath, 1942’de Dördüncü Enternasyonal’in ilk Avrupa konferansına delege oldu. Fransız seksiyonuyla kurduğu temasla, Brest’teki Alman askerleri arasında gerekli çalışmalar konusunda bilgi edindi. Fransız Troçkistlerinin bu çalışmaya öncülük etmesi için Almanca konuşan birisine ihtiyaçları vardı. Bu yüzden Monath, 1943’te Paris’e taşındı. Ayrıca Paris’teki sürgünlerle birlikte bir Alman seksiyonunu yeniden inşa etmeye çalıştı. Bu gizli koşullar nedeniyle neredeyse hiç kaynak yok. Bunlar sadece o zaman onu tanıyan birkaç kişinin anıları.
-
Martin Monath , eski fikirlerini terk edip militan bir enternasyonalist anlayışla, olabilecek en zor koşullar altında;savaş, soykırım ve karşı devrim koşulları altında mücadele vermesi hakkında neler söyleyebilirsin?
Monath, sonsuz bir cesarete sahip genç bir aktivistti. Ona işkence eden Gestapo askerleri savaşı kimin kazanacağını sorduğundan alay etmekten kendini alıkoyamamıştı: “Kesinlikle Hitler değil”
Monath hakkında bana bu kadar çok ilham veren şey işte bu: Filistin’e ya da başka yerlere kaçmak için çok sayıda fırsata sahipti. Ama o istemedi. Avrupa’da Nazi yönetimine boyun eğmeyi reddetti. Pierre Frank’in dediği gibi, “O, Dördüncü Enternasyonal’in yaşayabileceği şekilde öldü.” Bu örneği hatırlamalıyız, çünkü benzer enternasyonalist cesaret eylemlerini sergilemeye davet edileceğimiz zamanlar gelecek.
Kısacası, kaçmak yerine mücadele etmeyi seçecek daha çok insana ihtiyacımız var. Bu, insanlığın, bizi ezen güçlere karşısındaki tek şansı.
Notlar
[1] Wladek Flakin, “Arbeiter und Soldat. Martin Monath—Ein Berliner Jude unter Wehrmachtssoldaten” (Stuttgart: Schmetterling Verlag, 2018).
[2] II. Dünya Savaşı, I. Dünya Savaşı sırasında var olmayan birçok koşul ve problem çerçevesinde ortaya çıktı, Yani, I. emperyalist çatışmanın çerçevesi içinde, farklı savaş türlerinin daha büyük bir birleşimi; (1) her iki tarafın ezdiği ulusların farklı kıtalardaki ulusal kurtuluş savaşları; bu, ilk savaşta çok az görülen bir şeydi. (2) Savaşan ülkelerden biri olarak bürokratik bir işçi devleti olarak SSCB’nin varlığı ve (3) Almanya’nın ilk aşamada Fransa ve sonra İtalya gibi emperyalist ülkeleri işgali. Bu nedenle Troçki, Nazilerin ilerlemesiyle tehdit edilen “demokratik” emperyalist ülkelerin işçileri için özel bir politika önermiştir: “proleter askeri politika”. Troçki’ye göre, bu ülkelerdeki işçiler, Nazi işgaline karşı direnişi Almanya’daki kukla rejimi kuranlara, Fransa’daki Mareşal Petain gibi burjuva politikacılara ve generallerin ellerine bırakmamalıydılar. Troçki, sendikaların ve işçi örgütlerinin bağımsız bir şekilde askeri eğitim, gönüllü askerlik ve mücadele örgütlemesi gerektiğini savunuyordu. Bu konuyla ilgili olarak :Gabriela Liszt “Trotsky y la Segunda Guerra Mundial,” in “León Trotsky: La Segunda Guerra Mundial y la Revolución” (Buenos Aires: Ediciones IPS-CEIP, 2015), 43; Socialist Workers Party, “Resolution on Proletarian Military Policy, September 27, 1940, Marxists Internet Archive; Gabriela Liszt, “The Trotskyists Struggle Against Nazism in World War II,” Left Voice, May 8, 2017.
[3]1939’da Fransız hükümetinin bir temsilcisi Hitler’e yeni bir emperyalist katliam durumunda gerçek kazananın “Bay Troçki” olacağını söyleyerek sosyalist devrimi kastediyordu.
[4] Örneğin,Bakınız: Buchenwald’ın Enternasyonalist Komünistlerinin Deklarasyonu.
[5] Flakin, İşçi ve Asker, 97
[6] 1943’te Stalin, Üçüncü Enternasyonal’i, Yalta anlaşmalarını imzaladıktan sonra Müttefik emperyalistlere iyi niyet jesti olarak kapattı.
[7] Moneta (1914-2012): Savaştan sonra, Batı Almanya’daki en büyük Troçkist örgütün, Uluslararası Alman Komünistlerinin (IKD) ve daha sonra da Uluslararası Marksist Grubun (GIM) lideriydi. Metal işçileri sendikası IG Metall’de önemli bir görevliydi ve Fransa’dan bağımsızlığını ilan etmek isteyen için Cezayir’in savaşı için destek ve dayanışma aktiviteleri düzenledi.
Rudolf Segall (1911-2006): Savaş sırasında Filistin’den ayrıldıktan sonra, Yunanistan’da Dördüncü Enternasyonal’e katıldı ve daha sonra IKD’ye ve daha sonra GIM’e katıldığı Batı Almanya’ya döndü.
Tony Cliff (1917–2000): Büyük Britanya Sosyalist İşçi Partisi’nin (SWP) ve onunla bağlantılı uluslararası eğilimlerin kurucusu.
Çeviri: Bahar İmla
Kaynak: http://www.leftvoice.org/The-Trotskyists-Struggle-Against-Nazism-in-World-War-II