Bolivya’daki Kapitalist ve Emperyalist Darbeye Karşı ISL Açıklaması

Bolivya’daki Kapitalist ve Emperyalist Darbeye Karşı ISL Açıklaması


1-Cumhurbaşkanı Evo Morales’in yeni seçimler yapacağını açıkladıktan saatler sonra gelen istafası ile Bolivyalı hükümete ve halka karşı bir oligarşik-sağcı ve emperyalizm darbesi yapılmış oldu. Darbe,  haftalardır süren protestolar ve Morales’i birinci turda kazandığının ilan edildiği 20 Ekim seçimlerinde “ciddi usulsüzlükler” olduğunu iddia eden eden OAS raporuna takiben yaşandı. Hükümet karşıtı isyan, resmi sonuçlara göre  muhalefet lideri Carlos Mesa seçimleri Morales’in 10 puan gerisinde tamamladı. Ancak kesin olmayan seçim sonuçlarındaki farkın yeterli görülerek oy sayımının 15 saat erken durdurulmasının ve ikinci tur seçimlere gerek olmadığının açıklanmasının akabinde, Mesa’nın seçimlere hile karıştığını iddia etmesiyle isyan patlak verdi. Üç haftayı aşkın bir süre boyunca, muhalefetin göstericileri Morales destekçileriyle ve polisle çatıştı.
2-Mesa’nın arkasından eski oligarşik sağ ve emperyalizm yürüdü. Evo’nun sosyal tabanı ve halk içindeki genel desteğini kaybetmesi avantajını kullanarak, iktidarı ele geçirmek için bu girişimi başlattılar. Mesa, 2003 Gaz Savaşı tarafından devrildiğinde neo-liberal Sánchez de Lozada’nın başkan yardımcısıydı ve iki yıl sonra halkın büyük protestoları sonrasında cumhurbaşkanlığından istifa etmişti. 20 Ekim seçimlerinden sonra Mesa tarafından kurulan Demokrasi Savunma Koordinasyonu’nun en aktif liderleri arasında bulunan, orduyu ve polisi “halkın yanında olmaya” çağıran Santa Cruz Civic Komitesi’nden Luis Fernando Camacho var. Eylemlerin orta yerinde kolluk güçlerinin bir kesimi, muhalefetin eylemlerine katıldı. Çeşitli bölgelerde polis isyan etti. Ordu ise önce protestoları bastırmayacağını ilan etti, ardından da darbeye katıldı.
3-OAS’ın yanı sıra, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya ve Arjantin hükümetleri 20 Ekim seçiminin sonucunu kabul etmediğini açıklayarak,  denetimler sonucunda Morales’in lehine 10 puandan fazla  bir seçim farkını ispatlaması durumunda bile ikinci tur oylamanın yapılmasını “önerdi.” Bu, Bolivya’nın iç politikasına yönelik alçakça bir emperyalist müdahale ve egemenliğine karşı bir saldırıdır. Morales, “bir darbenin yapılmakta olduğunu” olduğunu söyledi, ancak oligarşik sağ ile yeni bir anlaşma yapmak için darbeye boyun eğerek cumhurbaşkanlığından istifa etmeden saatler önce, OAS’ın yapacağı bir denetimini kabul ederek teslim olmuştu.
4-Muhalefetin kitlesel olması ve kitle içinde gençlerin ön plana çıkmasının yanı sıra El Alto Fejuve ve COB gibi, Gaz Savaşlarının öncü güçlerinden biri olan  ve bu dalgayla birlikte Morales ve partisi MAS’ı iktidara taşıyan örgütlerin bu eylemlere katılmış olması; ya da COB’un, Morales’in istifasını istemesi hükümetle ilgili derin bir hayal kırıklığı yaşandığına işaret ediyor. Evo Morales, bu seçime, toplumsal desteğinin erimesi ve meşruiyet kaybı ile gitti. 2006’da cumhurbaşkanlığı görevini üstlendikten kısa bir süre sonra Morales, 2000 ve 2003’te Sánchez de Lozada’yı deviren ve Evo’nun MAS’ını iktidara taşıyan isyanların Ekim Programı’na ihanet etti.  ‘Devletin Siyasi Anayasası’nı Kongre’de sağ ve sermaye ile birlikte geçirdi; 2008 Kurucu Meclisini devre dışı bıraktı ve bu meclisten çıkan 100’den fazla kanun maddesini değiştirdi. O zamandan beri kitlesel harekete tavizler verse ve ekonomiye devlet  müdahalesini arttırsa da Evo, bağımlı ve yağmacı ekonomik modeli koruyup Bolivya’da kapitalizmin garantörü olarak hareket etti. Bu onun işçi sınıfının sektörlerini ve toplumsal tabanının büyük kısmını oluşturan yerli köylülüğün kendisiyle çelişkilerini açığa çıkarmasına ve bir kırılma yaşanmasına neden oldu. Bu kırılmanın merkezi bir ifadesi olarak, La Paz’ın kuzeyindeki madenciler ve koka üreticilerinin de içinde olduğu sosyal protestonun devlet baskısı ile karşılaşması, kriminalize edilmesi 200’den fazla köylü ve yerli eylemcinin suçlu bulunması  olmuştur. Evo, 2016 yılında anayasayı değiştirmek ve yeniden aday olabilmesine veren  bir seçim yasasını getirmek için referandum ilan etti. Ancak ertesi yıl, yine Morales’in kontrolü altındaki Çokuluslu Anayasa Mahkemesi, olumsuz sonuçlanan referandum sonucunu görmezden gelerek Morales’in yeniden aday olabileceğini ilan etti. Böylece Evo Morales, meşruiyeti ciddi biçimde sorgulatan bir süreçle, başkanlık için dördüncü kez yarışa  girdi.Neticede, Morales iktidarının anti demokratik ve Bonopartist niteliği, oy sayımlarındaki usulsüzlüklerle  birleşince iktidarın meşruiyet yitimini güçlendirdi.
5-Evo’nun sosyal destek tabanının zayıfladığına dikkat çeken sağ, iktidarı doğrudan ele geçirme fırsatını gördü ve bunu da yaptı. Bu, bölgede ve dünyada tekrarlanan bir senaryodur. Latin Amerika’da, önceki on yılın devrimci süreçlerinin sıcağında ortaya çıkan, emekçi halklar arasında beklenti yaratan, ancak kapitalizmin sınırları içinde kalan ve devrimi ilerletmek yerine bağımlı ve yağmacı ekonomik modeliyle sınırlı kalan bu iktidarlar, kesinti paketlerini uyguladı ve giderek artan bir şekilde Bonapartist özellikler geliştirdi. Emekçilerin gözünde hayal kırıklığına uğratan ve zayıflatan bu iktidarlar, güçleri olmadığı için suskun kalan ancak fırsatını bulduğunda hamle yapmaktan geri durmayan sağın geldiği kapları açtılar. Sağın kullandığı araçlar kimi zaman seçim kimi zaman darbe oldu. Maduro ve Ortega gibi hala ayakta kalmayı başarabilmiş olanlar, bunu acımasız kemer sıkma paketlerini uygulayarak ve kendileri de bizzat büyük imtiyazlar ve çıkarlara sahip olan silahlı güçlerini devreye sokan otoriter liderler haline gelerek başardılar. Darbe girişimine karşı gelmek için yerli halkın, köylülüğün ve işçi sınıfının önderliğinde: Emekçi halkın kendi demokratik öz-örgütlenmesi ile ülkenin muazzam ulusal kaynaklarını, toplumsal ihtiyaçların ve halkın çoğunluğunun hizmetine sokmak üzere ekonomik ve sosyal politikaları devreye sokmak için kitlesel seferberlik örgütlenmesi gerektirecektir. Ne yazık ki Evo ve MAS bu yönelimlerden çok uzaktılar.
6- Bu darbe, tam da IMF’nin kemer sıkma programlarına ve bu politikaların Şili, Ekvador ( diğer dünyanın her yerinde olduğu gibi) ve Latin Amerika’da da uygulamaya koyan iktidarları hedef alan hükümetlere karşı isyanların yaşandığı bir dönemde gerçekleşiyor. Emperyalizm, bu darbeyi kıtasal isyana ve özellikle de Şili’ye karşı kullanmaya çalışacaktır.  Sahte ilericiler, bu darbeyi, kendi teslimiyetçi ve uzlaşmacı politikalarını haklı göstermek içi kullanmaya çalışacaktır: Tepeden gerçekleşecek bir olası bir anayasa reformunu öne sürecek ve Şili’deki yeni bir plebisit gibi önerilerle iktidarla uzlaşmaya gideceklerdir. Ancak tek devrimci çözüm, Piñera düşene ve gerçekten özgür ve egemen bir kurucu meclis kuruluncaya kadar eylemlere devam etmektir. Bu nedenle, tüm burjuva güçlerden ve düzene entegre olmuş tüm örgütlerden bağımsız, sınıf temelli bir pozisyondan, Şili halkının devrimini dünyanın tüm ülkelerinden desteklemek zorunludur.
7-ISL, mevcut kapitalist ve emperyalist darbeyi; aktivistleri, toplumsal hareketleri ve azledilen iktidarın liderlerini hedef alan baskıyı ve zulmü reddediyoruz. Bolivya halkına ve dünyanın tüm işçilerine, kapitalistlerden ve büyük toprak sahiplerinden kurtulana ve yoksulların ve emekçilerin iktidarı kurulana kadar; işçilere, köylülere ve yerli halklara bağımsız eylemlerle darbeye ve emperyalist müdahaleye karşı çıkma çağrısı yapıyoruz. Bolivyalı emekçi halk, doğal kaynakları, zenginliği ve stratejik ekonomik alanları ellerine almalı ve çoğunluğun yararına kullanmalıdır. Kapitalistleri ve emperyalizmi yenmenin tek gerçek yolu budur. Bu zorlu devrimci görevleri sosyalist bir Bolivya ve Latin Amerika hedefine doğru taşımak için ISL’nin Bolivya örgütünü oluşturmak üzere Bolivyalı işçilere, köylülere ve gençlere çağrı yapıyoruz.
11 Kasım 2019

KATEGORİLER