Azerbaycan Seçimlere Giderken – Tarık Hasan
7 Şubat’ta Azerbaycan’da cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. Türkiyeli okurun hatırasında daha taze olan 2023 Genel Seçim süreci Azerbaycan’daki seçim sürecine dair yanlış tasvirler oluşturabilir. İlk önce anlaşılması gereken husus, Türkiye’deki gibi siyasal kamplaşmanın, adayların seçim kampanyalarının ve gençlerin seçimlere olan ilgisinin Azerbaycan’da olmadığıdır.
Bazen bir konjonktürü anlamak için belgeler ve istatistiksel tablolardan ziyade kelimeler daha işlevseldir. Azerbaycan halkının siyasal alana dair tavrını açıklayan kelime “kanıksanmışlık” hâlidir. Kanıksamak kelimesinin Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ndeki anlamı, “çok tekrarlama sebebiyle yadırgamaz olmak; alışmak” şeklinde ifade edilmektedir.
***
Seçimlerin birer tiyatro sahnesinden ibaret olduğu, bu tiyatronun da sadece trajedik olmadığı, trajikomik olduğu zaten herkes tarafından bilinen bir olgu. Seçimlerin yapıldığı okullarda görevli öğretmenlerin iç çamaşırında sakladığı onlarca oy pusulasını oy kutusuna atmas, diğer görevlilerin seçim bittikten sonra yüzlerce oy pusulasını kutuya atması ve diğer tüm sahtehkarlıklar yıllarca bağımsız gazeteciler tarafından görüntüye alındı, kamuoyuyla paylaşıldı.
Tüm bunların yıllarca tekrarlanması ve Azerbaycan muhalefetinin tüm bunlara karşı etkili bir kampanya örgütleyememesi bu kanıksama hâlinin pekişmesine neden oldu. Siyasi tartışmaların gençler arasında herhangi bir kurgusal edebiyat metnine dair tartışmalardan hiçbir farkı yok.
2022 yılında 1605 gençle yapılan bir araştırmada, “Siyasetle ne kadar ilgilisiniz?” sorusuna gençlerin %43’ü “Hiç ilgili değilim”, %26’sı “Çok da ilgili değilim,” %16’ı “Birazcık ilgiliyim”, %11’i “Emin değilim/Cevap vermek istemiyorum” demiş. Toplumun “nasıl yönetildiği”ne dair en çok ilgili olması beklenen kısmının neredeyse %95’inin siyasete ilgisi yok. Bu duruma birden bire gelinmedi. İktidar odakları bunu yıllarca süregelen baskı dalgaları, hapisler, işkencelerle yarattı. Bu sonuca gelinmesinde muhalefetin rolü de hiç de az olmadı.
Azerbaycan’da hem toplumsal hem resmi muhalefetin güncel durumunu takip etmek isteyen birisi kendisini yıkıma uğramış bir kentin etrafında dolaşıyormuş gibi hissedecektir. Muhalefete dair tek iz, yıkıma uğramış evine bakarak yas tutan insanlar.
***
Seçimlerde yapılan usulsüzlüklerin, sahtekarlıkların zaten yıllardır tüm Azerbaycan halkının bildiği şeyler olduğunu söylemiştik. Fakat muhalefet geçmişte tüm bunlara karşı küçük çaplı da olsa insanları sokağa dökebiliyordu.
Şu video, 5 yıl önce Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin Aliyev’in kararıyla erken seçim olarak yapılma kararına itiraz eylemlerine ait. Bakü Emniyet Müdürlüğü’ne göre, eyleme 1200 kişi katılmıştı. Eylemin örgütleyicilerinden olan Azerbaycan Halk Cephesi Partisi ve Milli Şura’ya göreyse, bu sayı çok daha fazlaydı. Son gelinen noktadaysa, tutuklu gazetecilerin mahkemelerine gelen kişi sayısının 10-15 kişiden fazla olmadığı gözlemleniyor.
Azerbaycan toplumsal muhalefeti 2011-2015 yılları arasında en canlı dönemini yaşadı. Burada büyük çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu NİDA Vatandaş Harekatı’nın büyük payı vardı. Bu dönemler hem de 2008 krizi sonrası tüm dünyada eylemliliklerin arttığı yıllardı: 2010 Arap Baharı, Gezi eylemleri, 2011 Küresel işgal hareketi…
2016’nın sonlarına gelindiğinde, Aliyev rejimi yüzlerce genci hapsederek eylemlerde azalma yaşanmasına nail olmuştu. Fakat bu süreç de çok geçmeden kırılacak, 2018’den itibaren sokak hareketlerinde yine artış gözlemlenecekti. Azerbaycan muhalefeti için kırılma noktası pandemi ve 2020 Karabağ Savaşı oldu. Sokağa çıkma yasağıyla eve hapsedilen halk, Temmuz ayında Tovuz bölgesinde Ermenistan’la çıkan çatışmada Tümgeneral Polat Haşimov ve 10’u aşkın askerin öldürülmesi haberiyle sokaklara döküldü. Savaş naralarıyla hareket eden on binler Milli Meclis’i bastı. Savaş için susamış kitlelerin öfkesine bir diğer destek de muhalefet partilerinden geldi. Ana muhalefet partileri, iktidarı halkın savaş isteğini yerine getirmemek ve Karabağ’ı almak için hiçbir faaliyet yürütmediği sebepleriyle eleştirdi.
2020 Eylül ayında tüm ülkede askeri seferberlik ilan edildiği duyuruldu. 44 gün süren savaş sonucunda Dağlık Karabağ/Artsakh bölgesinin birçok arazisi geri alındı. Tüm bunlar halkta zafer sarhoşluğunun oluşmasına neden oldu. Bu zafer sarhoşluğu muhalefet kanadında da hissedildi. Tüm resmi muhalefet eleştirisiz bir şekilde Aliyev’in “zaferi” etrafında kenetlendi.
2022’ye gelindiğindeyse muhalefet cephesinde tekrar bir canlanma hissedildi. Kuryelerin 2 günlük grevi, savaş gazilerinin isyanları ve 2023’de son dönemlerin en canlı eylemi olan Söyüdlü Eylemleri… Aliyev rejimi tüm bunları bastırmak için tekrar tutuklamalara başvurdu. Kurye sendikasına üye işçiler ve genel başkanı tutuklandı; Söyüdlü’de eylemlere katılanlar hapsedildi ve köy abluka altına alındı.
Bu baskı dalgası bitmedi ve Kasım-Aralık aylarından itibaren bağımsız gazeteci avına çıkıldı. Aliyev ve yüksek rütbeli oligarkların yolsuzluklarını belgeleyen Abzas Media gazetecileri tutuklandı. Tutuklamaların ardından hızlı bir şekilde 2 ay sonrası, yani 7 Şubat için erken seçim kararı çıkartıldı.
Geçmiş seçimlerde olduğu gibi anamuhalefet partileri seçimler anti-demokratik olduğu gerekçesiyle seçime katılmama kararı aldılar. Fakat buna rağmen, Müsavat Partisi’nin etkili ismi olan Tofig Yagublu hapsedildi.
Seçimlerde adaylığı açıklanan isimlerin hepsi İlham Aliyev’e sadık olmalarıyla biliniyor. Bu adayların prosedür gereği aday gösterildikleri apaçık ortada.
Devletin televizyon kanallarından biri olan “İctimai TV”de cumhurbaşkanlığı adaylarının “münazara”sında adayların çıkışları her şeyi ortaya koyuyor:
Fuad Aliyev: “Devlet başkanı İlham Aliyev yıllar boyu verdiği tüm sözlerin arkasında durmuş ve onları hayata geçirmiştir.”
Zahid Oruj: “Bizim tarihimizde savaşta mağlup olmasına rağmen ülkeyi yönetmeye devam edenlerin olduğu dönemler yaşanmıştır. Fakat şu an ilk kez savaşı kazanan lider ülkeyi yönetiyor.”
Fazil Mustafa: “Büyük galebemiz 3 esas faktörle ilgilidir: halk, ordu ve Ali Başkumandan [İlham Aliyev] vahdeti.”
Razi Nurullayev: “İlham Aliyev’in en güçlü tarafı Karabağ’ı işgalden kurtararak bağımsızlığımızı ve toprak bütünlüğümüzü geri kazanmasıdır.”
Zahid Oruc: “Penahali Han’dan Cümhuriyet kurucularına; Neriman Nerimanov’dan Ulu Önder Haydar Aliyev’e kadar hepsi bugün yaşasaydı 7 Şubat’ta Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne ve Karabağ zaferine oy verirlerdi.”Fuad Aliyev:“15 yıl önce ben yine cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaydım. O seçimlere 33 talep ve argümanla katılmıştım. Şimdi neredeyse o taleplerimin yarıdan fazlası gerçekleştirilmiş durumda.”
Seçim afişlerinin de her yerde yan-yana ve bir kişi tarafından yapıştırılması adaylık sürecinin bir merkezden yürütüldüğünü gösteriyor.
Azerbaycan’ın en sevilen sanatçılarının seçimlere dair söyledikleri, rejimle kültür-sanat alanının da ne kadar iç içe geçtiğini gösteriyor:
Sanatçı Flora Kerimova: “Muhalefet kendini öldürmesin, oyumu İlham Aliyev’e vereceğim! Vatanımı özgürleştiren, milletime saygı duyan kişiyi seçeceğim. Kalbi Azerbaycan ile atan kişiye oy vereceğim. İlham Aliyev tam da böyle bir insandır. Ona alternatif birisi yok.”
Akif İslamzade: “Ben monarşi istiyorum.Tarih ve zaman şunu gösterdi: en doğru, kendini haklı çıkaran bir sistem var, o da monarşi. Ben bunu istiyorum. 4-5 yıldan bir bu oyun nedir? Neden gerekli? Cumhurbaşkanın ebedi olacağı bir kanun çıkarılsın.”
Rasim Balayev: “İlham Aliyev’in ebedi cumhurbaşkanı olmasına gerek yok. Dünya kamuoyunda Azerbaycan’da totalitar rejim olduğu fikri oluşabilir. Buna gerek yok. 7 yıldan bir seçimler yapılsın ve Aliyev ömrünün sonuna kadar cumhurbaşkanı seçilsin.”
Tüm iktidar organlarının yaptığı propagandaysa, İlham Aliyev’e oy vermekten daha çok, seçimlere katılımı göstermek üzerine yapılıyor. Resmi rakamlara göre bile %10’ları geçmeyen katılım oranı, bu seçimde daha da az olacaktır. Bu yüzden de insanlar seçime gelsinler diye çaba sarf ediliyor.
Milli Seçim Komitesi’nin halka gönderdiği mesajlar
***
Bu süreç muhalefet içinde yaygın olan bir düşünceyi çürüttü. Bu düşünce, Aliyev’in Karabağ Savaşı’ndan sonra demokratik reformlar yapacağı yönündeki altı boş umuttu. Umuttan daha çok hüsn-ü kuruntu olduğunu söyleyebiliriz. Bu umudun ana kaynağı Aliyev’in zaten halkın ezici çoğunluğunun desteğini kazandığı, seçimleri şeffaf bir şekilde yaparak tüm cihana Aliyev’in demokratik yolla seçildiğini göstereceği yönündeki düşünceydi.
Aliyev, her ne kadar halkın bir çok kesimi tarafından destek görse de sokakta yaşanacak herhangi bir eylemden korkmaktadır. Son zamanlardaki Söyüdlü eylemleri bunun en iyi örneği. Bağımsız adayların seçimlerde yapacağı ajitasyon ve propagandalar, Aliyev’e alternatifsiz gözükmesi sebebiyle oy veren insanlara yeni bir alternatif sunacak; Aliyev’e korku bağlarıyla bağlı olan yoksulların bağının kopmasına, muhalefetin canlanmasına neden olacaktı.
O yüzden her ne kadar çok fazla destekçisi olmasına rağmen, Aliyev her zaman aşağıdan yükselen dinamiklerden korkmaktadır. Çünkü bu aşağıdan eylemlilikler kendi önderlerini, devrimcilerini yaratır. Ve biliyorlar ki, eğer onlar devrimcilerin yolunu kapatmazlarsa, halkla devrimcilerin yoldaşlaşması çok da zor olmayacak. Çünkü yoksulluk ve zulmün baskın olduğu bu topraklarda sadece ve sadece devrimci bir alternatif çözüm olabilir.