Asgari Ücret Dosyası – 1: Türkiye’de Asgari Ücret Gerçeği
Yıl sonu yaklaştı. 2018 asgari ücretinin belirlenmesi için de geri sayım başladı. Yeni asgari ücret miktarı Aralık ayında belirlenecek. Geçtiğimiz yıl hem kendi arzusuna hem de işverenlerin baskısına rağmen göstermelik de olsa (104 TL) zam yapmak zorunda kalan AKP iktidarı, bu yıl da emekçileri daha fazla yoksulluk koşullarına iten bir asgari ücret belirlemeye hazırlanıyor.
Ekim ayı enflasyon rakamlarına göre (son 12 aylık dilim için %10,37) hesaplandığında asgari ücretin 1,549 TL olması beklenir. Yani 140 TL’lik bir zam. Bu miktardan altta kalan zamların resmi enflasyon oranlarını bile yakalayamayacağını, reel ücretlerin azalmış olması ve yoksullaşma anlamına geleceği ortada. Oysa resmi enflasyon rakamlarının nasıl hesaplandığı da tartışmalı. Bir sürü yanılsamayı içinde barındıran enflasyon hesaplama, gerçek pahalılaşmayı yansıtmıyor bile. Haliyle asgari ücretlinin reel ücret kaybı yaşamaması için 2018 için belirlenecek asgari ücretin 1,549 TL’nin çok üzerinde olması zorunlu. Bu da 200 TL’yi bile aşan zam anlamına geliyor.
Gelelim asgari ücretlilerin durumuna. Türk-İş’in Kasım ayı raporlarına göre ülkede açlık sınırı 1,567 TL! Yani 4 kişilik bir ailenin sadece sağlıklı ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcamalarının tutarı, enflasyon oranında asgari ücrete zam yapılsa bile bu miktarı aşıyor! Bu arada bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise yine aynı rapora göre 1,948 TL! Eğer asgari ücretli emekçi bekarsa ve tek yaşıyorsa bile aldığı ücret aylık yaşama maliyetini karşılamıyor!
Kadın istihdam oranının yaklaşık %30 olduğu dikkate alındığında ailelerin önemli bir kısmında kadının (annenin) çalışmadığı söylenebilir. Haliyle tek kişinin asgari ücretle çalıştığı bir aile, yaşamını açlık sınırının altındaki koşullarda idame ettirmeye çalışıyor. Bu durum da genellikle babanın ek iş yapması, (özellikle eğitim çağındaki) çocukların çalıştırılması, kadının düzenli olmasa da çalışması gibi yöntemlerle aşılmaya çalışılıyor. Gerçi işsizlik rakamları (yaklaşık 6 milyon işsiz) dikkate alındığında ek iş ya da diğer aile bireylerinin iş bulması da pek kolay olmuyor.
Gelelim yoksulluk sınırına. Yine Türk-İş’in Kasım raporuna göre ülkede yoksulluk sınırı 5,105 TL! Yani gıda dışında giyim, konut, ulaşım, eğitim ve sağlık gibi en temel insani ihtiyaçlar da eklendiğinde 4 kişilik bir ailenin aylık geliri 5,105 TL’nin altında kaldığında bu ihtiyaçları gideremediği görülüyor. Bu durumda 4 kişilik bir ailede iki kişi asgari ücretle çalışsa bile yoksulluk sınırını oluşturan gelire ulaşamıyor. Hatta 4 kişilik bir ailenin tüm bireyleri asgari ücretle çalışıyorsa ancak o zaman yoksulluk sınırını geçmeleri mümkün oluyor! (1,404 x 4 = 5,616 TL)
Tüm hesapları ortalama 4 kişilik aile üzerinden değerlendiriyoruz. Tayyip Erdoğan’ın “en az 3 çocuk” ile başlayıp giderek artan sayıdaki çocuk yapma arzusunu da dikkate alırsak çok çocuklu ailelerde yoksulluğun daha da fazla olacağını söylemek gerekiyor.
Herkes Mi Asgari Ücretle Çalışıyor?
Resmi rakamlara göre 2015 yılında asgari ücretlilerin sayısı 5 buçuk milyondu. Bu rakam günümüzde 7 milyona yaklaşıyor. Genelde bu rakamın çarpıcılığını azaltmak için işverenlerin gerçekte daha yüksek olan maaşları resmi işlemlerde asgari ücret düzeyinde gösterdiği ileri sürülür ve gerçek asgari ücretlilerin sayısı resmi rakamların yarısına indirilmeye çalışılır. Oysa kayıt dışı çalışanlar (toplamda 7 milyon, tarım dışı -sanayi ve hizmet- istihdamda 4 buçuk milyondan fazla) ve kayıt dışı çalışmadaki düşük ücretler dikkate alındığında gerçek asgari ücretlilerin sayısının resmi rakamları bile geçebileceğini söyleyebiliriz.
Yani gerçekten ülkede milyonlarca emekçi asgari ücretle geçimini sağlamaya çalışıyor.