Almanya’da Aşırı Sağın Yükselişi – Tekin Tekin
Son birkaç yıldır ekonomik krizler, yasanan terör olayları, göçmen krizleri Avrupa’da faşist partiler ve aşırı sağ güçlerin yükselmesine sebep oldu. Avrupa Parlamentosu’na bile milletvekili sokmayı başaran faşistler bu yükselisi neye borçlu? Bunun en son somut örnegi olan Almanya`da aşırı sağcılar mart ayında yapılan eyalet seçimlerinde çok ciddi sıçrama yaptılar.
Baden-Württemberg, Rheinland-Pfalz ve Saksonya eyaletlerinde yapılan seçim sonuçları oldukça şaşırtıcıydı. 13 milyon civarında seçmen oy kullanmaya çağırılırken, seçimlerin ana gündem maddesi sığınmacılar ve onlar üzerinden yapılan politikalar oldu. Merkel`in partisi CDU çok ciddi oy kaybederken sığınmacılar üzerinden ırkçı açıklamar yapan AFD (Alternative für Deutschland) çok ciddi sıçrama yaptı.
Secim Sonuçları:
BADEN-WÜRTTEMBERG:toplam 7.5 milyon seçmen.
Yeşiller partisi %30.3
CDU %27(%12’lik düşüş)
AFD %15.1
SPD %12.7 (%10’luk düşüş)
FDP %8.3
SOL PARTI %2.9
RHEINLARND-PFALZ: 3 Milyon seçmen
SPD %36.2(%1 artış)
CDU%31.8(%5 düşüş)
AFD%12.6
FDP%6.2
YEŞiLLER%5.3
SOL PARTI %2.8
SAKSONYA-ANHALT: 2 milyon seçmen
CDU%29.8(%3 düşüş)
AFD%24.2
SOL PARTI%16.3(%7 düşüş)
SPD%10.6 (%11 düşüş)
YEŞİLLER%5.2
Bu eyalette görülüyor ki Sol Parti’nin ve Sosyal Demokrat Partisi’nin oyları AFD`ye kaymistir.
AFD KİMDİR?
AFD 2013 yılında kurulmuş bir partidir. Avrupa Parlementosu seçimlerinde %7 oy alarak parlamentoya milletvekili sokmayı başarmıştır. Önceleri Alman liberal partisi olan FPD nin oylarını yavaş yavaş konsolide etse de daha sonra söylemleriyle diğer partilerden de oy çalmayı başarmıştır. AB karşıtı söylemlerle, yabancı düşmanlığı ve ırkçı söylemlerle kendisine taraftar toplamayı başarmıştır. Her ne kadar kendileri inkar etsede son dönemin yükselen neo-nazi örgütü PEGIDA ile bağlantıları olduğu biliniyor. Her türlü yabancı düşmanlığı yapan parti, önceleri dikkate alınmamasına rağmen (sadece protesto oyları, başarı uzun sürmez deniliyordu) son sıçramalarla dikkat edilmesi gereken bir yapı olduğunu ortaya koymustur.
Sağa Kayan SOL PARTI (Die Linke) Devre Dışı Kaldı
Almanya`nin 4. Büyük partisi konumunda bulunun SOL PARTI çok ciddi krizlerin yaşandığı Almanya`da fırsatları değerlendiremedi ve süreci iyi yönetemedi. Sonuc olarak meydanı faşistlere bırakmış oldu. Son dönemlerdeki sağa kayan, ılımlı söylemleri Sol Parti’ye oy kaybettirmiştir. Özellikle parti içerisinde bazı sosyalistlerin ihraç edilmesi tabanda genis yanki uyandırmıştır. Son dönemin Almanya`sında en büyük sıçramayı yapması gereken Sol Parti beklenenin çok altında kalmıştır. Biz sosyalistler biliyoruz ki bu tarz durumlarda ılıman siyaset yerine var olan olumsuzlukları soldan esen sert bir rüzgarla gösterirsen sonuç alabilirsin. İnsanları bütün bu yaşananların sebebinin sermaye düzeni olduğuna inandırmak gerekir. Eğer bunu yapmazsan kaybedersin ve meydanı aşırı sağa bırakırsın. Almanya tarihi bunun acı dersleriyle dolu. Faşist bir partinin bu kadar oy alabilmesinin ardında sosyalist hareketin örgütsüzlüğü ve Sol Parti’nin düzene tam entegre olması yatmaktadır.
Yukarıdaki Tablo Bize Neyi Gösteriyor?
CDU’nun bu kadar oy kaybetmesinin temelinde Alman halkının Merkel`in sığınmacı politikalarını ciddi biçimde eleştirip ceza kesmesi yatıyor. Almanya, Fransa ve Türkiye`nin başını çektiği iğrenç insan pazarlığı kabul edilebilir bir boyutta degil, ancak burada 2. soru devreye giriyor: nasıl olur da insanlar sosyalist bir parti yerine insanlar üzerinden ırkçı söylemlerle parsa sağlamaya çalışan, temelinde nefret duygusu barındıran faşist bir partiye oy verir? Dünya tarihi boyunca ekonomik krizleri, kaos ortamlarını fırsat bilen, daima insanlarin duygularını sömüren faşist zihniyetin örneklerini gördük. Sermayenin ciddi desteğini alan bu tarz parti, paramiliter yapılar her daim var olmuş ve var olacaktır. Almanya`daki sorun ise aslında dünyada bir çok ülkede karşımıza çıkan sorunla aynı. Alternatif yaratacak, kitleleri peşinden sürükleyecek ve bütün boşlukları dolduracak işçi kökenli sosyalist bir partinin olmayışıdır. Almanya`da kendini sol olarak nitelendiren CHP modeli partiler var, ancak bu partilerin yeteneksizleri ve sermaye yanlısı olmaları faşistlerin ekmeğine yağ sürmektedir.
NE YAPMALI?
Bu yapıların hizmet ettiği sınıf ve sistem belli. Yıllarca burjuva sınıfı, faşist yapıları masa olarak kullanmıştır. Kapitalist sisteme hizmet eden bu yapılar daima sistemin vazgeçilmez çarklarında biri olmuştur. O halde düşman belli: Kapitalizm. Mücadelenin adresi ise sınıf mücadelesi. Bu düşmanın karşısında durabilecek tek sınıf varsa o da proletaryadır. Faşizme karşı mücadele ancak ve ancak sınıf odaklı bir mücadeleden geçer. Sınıf mücadelesine girmeden, kapitalistleri köşeye sıkıştırmadan faşizmle mücadele etme şansımız yoktur. Bu da sadece örgütlü bir emek yapısı ve örgütlü işçilerden oluşan bir sosyalist parti ile mümkündür. Biz devrimci sosyalistler olarak; sosyalist bir gelecek yaratmak için, faşizme, barbarlığa karşı, sömürüye karşı direnmek için, üzerimizdeki hantallığı atıp bir an önce yola koyulmamız gerekir. Topyekün, partilerimizle, sendikalardaki taban mücadelemizle, emeğimizle yüklenmemiz gerekir. Her yerde barbarlık, her yerde sömürü!
YAŞASIN SOSYALiZM; YAŞASIN SOSYALİST DÜNYA DEVRİMİ…