AKP Gençliğin Geleceğini Nasıl Kararttı? – Can Derdiyok

AKP Gençliğin Geleceğini Nasıl Kararttı? – Can Derdiyok

Yaklaşık 5 milyon gencin ilk kez oy kullanacağı 14 Mayıs seçimleri öncesinde gençlerin seçimde nasıl bir tavır takınacağı sorusu üzerinden çeşitli denklemler kurulmaya çalışıldı. İktidarından burjuva muhalefetine partiler ve siyasetçiler deyim yerindeyse genç seçmenin oylarının peşine düştü. Vaatler sıralandı, yaşam tarzı ve özgürlük söylemleri ortaya saçıldı…

Seçimden birkaç gün sonra, 20 Mayıs’ta, Erdoğan bir tweet atarak iktidarıyla aşağı yukarı aynı yaşta olduğunu belirttiği genç seçmene Mevlana’dan bir alıntıyla seslendi: “Testinin içinde ne varsa, dışına da o sızar.”

Erdoğan, alıntının ardından iktidarı boyunca gençlerin yaşam tarzına müdahale edilmediğini, ifade özgürlüğü konusunda herhangi bir sorun yaşanmadığını, sanatsal etkinliklerin engellenmediğini ekledi. Kuşkusuz testinin içindekiler bunlar değildi. Bizim görevimiz, testinin içindeki gerçekleri dışarı sızdırmaktır.

Özelleştirmeler ve AKP

Testinin içindeki gerçekleri sızdırmak için öncelikle AKP iktidarının ilk yıllarına kısa bir yolculuk yapmamız gerekiyor. 2001 finansal krizinin ardından iktidara gelen AKP, para bolluğunun da olduğu bir dönemde yüksek faiz-düşük kur düzeni içinde özelleştirme odaklı bir politika yürüttü. 2021 yılı itibariye Türkiye’de toplam 70,8 milyar dolarlık özelleştirme gerçekleştirilmiş, bu miktarın 62,7 milyar dolarlık kısmı ise AKP iktidarı döneminde gerçekleşmişti. Yani, AKP kamu kaynaklarının büyük bir kısmını sermayenin hizmetine sunmuştu.

AKP Öncesi Özelleştirme 8,1 Milyar Dolar
AKP Döneminde Özelleştirme 62,7 Milyar Dolar
Toplam 70,8 Milyar Dolar

Gençliğin geleceği bağlamında öyle ya da böyle önemli bir bağlama sahip olan kamu kaynaklarının yüzde 88’i AKP döneminde kamunun elinden alındı. Durumu netleştirmek üzere somut bir örnek verelim. Özel teşebbüsün artışı, gençliğin elinden kamusal iş imkânının alınmasına neden oldu. Bir başka deyişle gençlik, patronların kirli ellerine itildi.

AKP Döneminde Eğitim Politikaları

21 yıllık dönemde bir başka önemli başlık ise AKP’nin yürüttüğü eğitim politikalarıydı. Eğitimin içeriğinde dinselleşme yoluna giden AKP “kindar ve dindar” nesil söylemiyle bilimsel politikalara taban tabana zıt bir politika izlemeye başladı. Evrim teorisi müfredattan silindi, imam-hatip liselerinin sayısı artırıldı.

Eğitimde özelleştirme politikaları da hızla ilerledi. Özel okulların sayısı günden güne arttı. AKP’nin iktidara geldiği 2022 yılında anaokullarından liselere kadar olan eğitim kademelerinde özel okul sayısı 1377’ydi. 2019 yılı itibariyle bu sayı 12 bin 809’a yükseldi.

Eğitim artık parası olanın daha nitelikli bir şekilde elde edebileceği bir olgu haline gelmeye başladı. Özel okullarda çalışan öğretmenler güvencesiz koşullar altında, asgari ücretin dahi altında çalışmaya zorlandı. Öyle ki, bir dönem Millî Eğitim Bakanlığı yapan Ziya Selçuk bir özel okul zinciri sahibiydi.

Üniversitelerin Baskı Altına Alınması ve Özgürlüklerin Yıkılışı

“Her ile bir üniversite” sloganı ile başlayan macera üniversitelerin kayyum rektörler eliyle baskı altına alınmasıyla sonuçlandı. Üniversiteler AKP’nin gençlik üzerinde baskıcı politikalarının odak noktası oldu. Bahar şenlikleri yasaklanmaya başlandı. Bilimsel araştırma ve üretimin merkezi olması gereken üniversitelerde sermayenin istediği biçimde at koşturmasının önü açıldı. Bilim kulüplerinin yerini kariyer kulüpleri almaya başladı. Üretilen bilgi ve birikim sermayenin doymak bilmez iştahına peşkeş çekildi.

Kayyum rektör atamaları ve hukuksuz soruşturmalarla üniversitelerin akademik özgürlük alanı daraltıldı. Boğaziçi Üniversitesi’nin kayyum rektörü Melih Bulu’nun atanmasıyla başlayan protestolar polis şiddeti ve zor kullanılarak bastırılmaya çalışıldı. Sürecin çarpıcı görsellerinden biri, Boğaziçi Üniversitesi’nin kapısına polis kelepçesi takılmasıydı:

Her ile üniversite açılmasının bir sonucu olarak diplomalı genç işsizlik tavan yaptı. Bir tarafta okuluna devam etmek için güvencesiz koşullar altında kölelik düzeniyle çalışan gençler ordusu yaratılırken diğer tarafta üniversite mezunu genç işsizler ordusu yaratıldı. Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) verilerine göre 2023 yılının mart ayı itibariyle genç işsizlik oranı yüzde 20,1 olarak görüldü. Yani, her beş gençten biri işsizlik kıskacı altında yaşamaya mahkum bırakıldı.

Gençliğin yaşam tarzına ve ifade özgürlüğüne yönelik hummalı bir saldırı politikası yürütüldü. Festivaller yasaklandı, muhalif pek çok genç usulsüz yargılamalarla cezalandırıldı. “Silivri soğuktur” söylemi artık gençliğin içinde ürkütücü bir söylem hâlini almaya başladı.

Pandemi sürecinin ardından derinleşen ekonomik krizle birlikte ev ve yurt kiraları büyük oranda artış gösterdi. Yurt kapasitesinin yetersiz oluşu dolayısıyla gençlerin bir kısmı okulunu yarıda bırakmak zorunda kalarak memleketine döndü. Çıkarım şudur ki testinin içinden sızan irinin ve pisliğin haddi hesabı yok, saymakla bitiremeyeceğimiz pek çok başlıkta AKP gençliğin önüne set oldu. İşsizliğe, baskılara ve yoksulluğa mahkum edilen gençliğin geleceği karatıldı.

Gençlik ve Gelecek

Baskılar, hukuksuzluklar ve zorbalıklar düzeni… AKP’nin çeyrek asra yaklaşan iktidarını özetlemek için kullanılabilecek pek çok olumsuz içeriğe sahip kelimeden birkaçı… Peki, gençliğin geleceği tamamen karanlık mı? Gençlik umudu nerede aramalı?

Unutmamak gerekir ki gençliğin tükenmez enerjisi, bütün bu baskı politikalarının üstünden gelebilecek potansiyele fazlasıyla sahiptir. Gençliğin potansiyelini açığa çıkarabilmek için belirli talepler etrafında örgütlü bir mücadele yürütmesi gerekmektedir. Örgütsüz bir gençliğin geleceği karanlıktır.

ODTÜ’nün uzun yıllardır süren ve gelenekselleşen mücadele dinamikleri bu bağlamda somut bir örnek olarak gösterilmeyi fazlasıyla hak etmektedir. Zira ODTÜ’nün devrimci dinamikleri hâlâ canlılığını korumaktadır. Yapılması gereken, bu dinamikleri ülkenin özellikle diğer büyük şehirleri olmak üzere dört bir yanına yaymaktır.

Son söz olarak, örgütlü, direngen ve devrimci içeriğe sahip bir program etrafında örgütlenen gençliğin önünde tüm testiler kırılmaya mahkumdur; Erdoğan’ın baskı düzeni dahil!

KATEGORİLER