- Keşmir’in Kitlesel İsyanı: Ezilenlerin Ayaklanması - Ekim 2, 2025
- Akbabaların Gazze’ye Çökme Planı – Emre Güntekin - Ekim 1, 2025
- TRUMP VENEZUELA’YA SALDIRGANLIĞINI YOĞUNLAŞTIRIYOR! - Eylül 29, 2025
Gazze’de Siyonist rejim eliyle sürdürülen soykırım, bugüne kadar Hamas bahanesiyle ona açık çek uzatan egemen sınıflar için de taşıması ağır bir yük haline geliyor. Hatta Siyonizmin açık destekçisi Trump yönetimi içerisinde de bu konuda çatlakların belirdiğini söylemek mümkün. Kuşkusuz bunda toplumların, Siyonist rejime karşı Filistin halkıyla açık bir dayanışma göstermesi ve etkili eylemlerin gerçekleştirilmesinin büyük etkisi var.
Geçtiğimiz hafta hatırlanacağı üzere İtalya’da işçi sendikalarının çağrısıyla oldukça etkili bir grev gerçekleştirilmiş ve 75’ten fazla kentte yüzbinlerce kişi sokakları doldurmuştu. Geçtiğimiz hafta sonu ise İtalya’daki eylemlere öncülük eden işçi sendikalarının çağrısıyla Avrupa genelinden sendikaların ve işçi temsilcilerinin katılımıyla Filistinle dayanışmayı örgütlemek için bir toplantı gerçekleştirilmiş ve sendikalar Sumud filosuna müdahale edilmesi durumunda tüm Avrupa’da limanların bloke edilmesi çağrısı yapmıştı. 28 Eylül’de ise Berlin’de 50 bin kişi Filistin’e özgürlük talebiyle buluştu. Buna benzer dayanışma eylemleri artık sıklıkla gerçekleşiyor ve kamuoyu baskısı iktidarların İsrail’e destek konusundaki coşkusunun giderek sönümlenmesine yol açıyor. Son gerçekleşen BM Genel Kurulu da Natenyahu’ya yönelik hem Amerikan toplumunda hem de uluslararası siyaset sahnesinde yükselen tepkilerin somutlaştığı bir yer olmuştu.
Nitekim hemen ardından Trump, Natenyahu’yu Beyaz Saray’da ağırladı. Görüşmenin en dikkat çekici yanlarından birisi Trump’ın görüşme esnasında Katar emirini arayarak, Natenyahu’yu Katar’a gerçekleştirdikleri saldırı konusunda özür dilemeye zorlamasıydı. Nitekim, Katar gibi Ortadoğu’daki Amerikan çıkarlarının önemli bir ortağının vurulması aynı zamanda Körfez rejimlerine İsrail saldırganlığı karşısında ABD destekli güvenlik şemsiyesine güvenilemeyeceğini göstermişti.
Görüşmenin bir diğer ve asıl önemli çıktısı ise Gazze’nin geleceğine yönelik hazırlanan 20 maddelik plan. Merak edenler için 20 maddeyi yazının sonuna ekliyoruz fakat planın anahatlarını kısaca belirtmek gerekirse:
- ABD ve İsrail ortaklığından çıkan bu planın en temel amacı Hamas başta olmak üzere Filistin direnişinin bütün unsurlarını tasfiye etmek,
- Gazze’nin yeniden inşası sürecini Trump’ın başkanlık edeceği ve Tony Blair gibi isimlerin içerisinde yer alacağı “Barış Konseyi” adı verilecek bir organın kontrolünde ve Körfez sermayesinin desteğiyle oluşturulacak bir fon kullanılarak yürütmek. Bu planda ortaklaşacak olan Filistinli unsurlara ise belediyecilik faaliyetlerini yürütmekle sınırlı bir söz hakkı bırakılıyor. Trump’ın Gazze Rivierası yaratma projesi daha önce de gündeme gelmişti. Planda yer alan modern mucize şehirlerin yaratılması ve heyecan verici kalkın fikirleri gibi ipuçları bu planın hedefler arasında olduğunu gösteriyor.
- Elbette planda İsrail’in belirli sınırlara çekilmesi bir kazanım gibi lanse ediliyor olsa da yerine ABD, Körfez rejimleri ve diğer uluslararası ortaklarla birlikte kurulacak olan Uluslararası İstikrar Gücü (ISF)’nün ikame edilecek olması emperyalizmin bölgeden askeri olarak elini çekmek gibi bir kaygısının olmadığını gösteriyor. Hamas ve diğer Filistinli grupların ise silahlarını tamamen bırakmaları isteniyor. Bu yapılmadığı takdirde İsrail ordusuna çekildiği bölgelerde yeniden ilerleme hakkı tanınıyor.
- Bu plan istenildiği şekilde yürüdüğü takdirde, uzak bir gelecekte Filistin halkkının kendi kaderini tayin hakkının tanınmasının yolunun açılacağı vurgulanıyor.
Elbette geçmişte yapılan anlaşamalara İsrail’in ne denli uyduğu düşünüldüğünde son vurguladığımız meselenin uzak bir hayal olduğu görülecektir. Siyonist İsrail ve ortaklarının Filistin halkına böyle bir hak tanımayacağı açıktır. En iyi ihtimalle, şimdilerde Trump yönetiminin Katar saldırısının ardından gelişen tepkileri dizginlemek için taahhüt ettiği şekilde İsrail’in Batı Şeria ve Gazze üzerindeki ilhak planları ertelenecektir.
Natenyahu Trump’ın planına desteğini açıklasa da aşırı sağcı ortakları bu planı bir yenilgi olarak görüyor. Siyonist rejim uzun yıllar sonra, muazzam bir uluslararası destekle Gazze’yi işgal etme fırsatı yakaladı ve rejimin radikal unsurları bunun bir ilhaka doğru genişletilmesini istiyor. Plan bir “barış anlaşması” olarak pazarlansa da Siyonist rejimin Gazze üzerindeki terörünü durdurmayacağı daha ilk günden bombardımanı sürdürmesi ile anlaşılıyor. Başlangıçta planı bir zafer olarak niteleyen Natenyahu da, planda vurgulanan Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı vurgusunun kesinlikle kabul edilmeyeceğini açıkladı.
Öte yandan Middle East Monitor’un haberine göre Pazar günü planın asıl mimarları olan Trump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve damadı Jared Kushner ile görüşen Natenyahu’nun İsrail güçlerinin Gazze’den çekilme sürecine ilişkin maddelerde değişiklikler talep ettiği ve bunun Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün gibi ülkelerin tepkisiyle karşılaştığı aktarıldı.
Trump’ın tehditleri Hamas ve Gazze’deki diğer direniş unsurlarının kırk katır ya da kırk satır seçeneğinden birine mecbur bırakılmak istendiğini gösteriyor: “Bu plan Gazze’den de büyük. Gazze planın bir parçası. Hamas’a planı kabul etmesi için 3-4 gün veriyorum. Yoksa İsrail gerekeni yapar”. Mahmud Abbas yönetimi ise şimdiden Trump’ın çizdiği bu plana sadık kalacağını onayladı. Aynı şekilde Türkiye ve Hamas’a destek veren diğer ülkelerin de bu plana onay vermiş olmaları Hamas’ın seçeneklerini de daraltıyor.
Peki Filistin halkı plan bir umut ışığı içeriyor mu? Kısaca yanıtlamak gerekirse… Trump, Irak yalancısı Blair, Trump’ın bilumum müteahhit yancısı ve Ortadoğulu ortakları tarafından ortaklaşılan bir konu varsa o da Filistin halkının eşitlik ve özgürlük içinde yaşayacağı bir Filistin hedefinin ortadan kaldırılmasıdır.
****
20 maddelik plan
- Gazze, komşularına tehdit oluşturmayan, radikalleşmeden arındırılmış terörden uzak bir bölge olacaktır.
- Gazze, yeterince acı çekmiş olan Gazze halkının yararına yeniden inşa edilecektir.
- Eğer her iki taraf da bu teklifi kabul ederse, savaş derhal sona erecektir. İsrail kuvvetleri, esir değişimine hazırlanmak için üzerinde anlaşılmış sınıra çekilecektir. Bu süre boyunca tüm askeri operasyonlar — hava ve topçu bombardımanları dahil — askıya alınacak ve cephe hatları, kademeli ve tam geri çekilme için gerekli şartlar karşılanana kadar dondurulmuş halde kalacaktır.
- İsrail’in bu anlaşmayı kamuoyu önünde kabul etmesinden sonraki 72 saat içinde tüm rehineler — hayatta olanlar ve ölüler — iade edilecektir.
- Tüm rehineler serbest bırakıldığında, İsrail 250 müebbet hapis cezası almış mahkumu ve 7 Ekim 2023’ten sonra gözaltına alınan 1700 Gazzeliyi — kadınlar ve çocuklar dahil — serbest bırakacaktır. Hayatta olmayan her İsrailli rehinenin kalıntıları için, İsrail 15 ölü Gazzelinin kalıntılarını teslim edecektir.
- Tüm rehineler iade edildikten sonra, barışçıl bir şekilde birlikte yaşamaya söz veren ve silahlarını bırakmayı kabul eden Hamas üyelerine af tanınacaktır. Gazze’den ayrılmak isteyen Hamas üyelerine ise güvenli geçiş sağlanacaktır.
- Bu anlaşmanın kabul edilmesiyle birlikte, tam kapsamlı insani yardım derhal Gazze Şeridi’ne gönderilecektir. Asgari olarak, günlük yardımlar 19 Ocak 2025’teki anlaşmada belirtilen insani yardımlarla uyumlu olacaktır. Buna altyapının (su, elektrik, kanalizasyon) rehabilitasyonu, hastane ve fırınların yeniden inşası, molozların temizlenmesi için gerekli ekipmanların girişine izin verilmesi de dahildir.
- Gazze’ye insani yardımın girişi ve dağıtımı, Birleşmiş Milletler ve bağlı kuruluşları ile Kızılhaç üzerinden, diğer uluslararası kurumlar da işbirliği yaparak, tarafların müdahalesi olmadan devam edecektir. Refah sınır kapısının her iki yönde açılması da 19 Ocak 2025 anlaşmasında uygulanan aynı mekanizmaya tabi olacaktır.
- Gazze, geçici teknokratik ve siyasi açıdan tarafsız bir Filistin komitesi tarafından yönetilecektir. Bu komite, Gazze halkı için günlük kamu hizmetlerini ve belediye işlerini yürütmekten sorumlu olacaktır. Komite, nitelikli Filistinlilerden ve uluslararası uzmanlardan oluşacak ve yeni bir uluslararası geçiş kurulu tarafından gözetim altında olacaktır. Bu kurulun adı “Barış Konseyi” olacak ve Başkan Donald J. Trump başkanlığında toplanacaktır. Konseyde ayrıca eski İngiltere Başbakanı Tony Blair gibi isimlerin yanı sıra, açıklanacak diğer devlet başkanları yer alacaktır. Bu kurul, Trump’ın 2020’de açıkladığı barış planı ve Suudi-Fransız önerisi de dahil olmak üzere çeşitli öneriler üzerine Gazze’nin yeniden inşası için fonları yönetecek ve Filistin Yönetimi’nin fon programlarıyla uyumlu hale getirecektir. Bu kurul, uluslararası standartlara uygun bağımsız ve etkili bir yönetim yaratmak için çalışacaktır. Bu yönetim, Gazze halkına hizmet eden ve Filistinliler ile İsraillilerin barış içinde yaşamasını mümkün kılacak güvenilir bir idare oluşturmayı amaçlamaktadır.
- Gazze’yi yeniden inşa etmek ve canlandırmak için Trump’ın ekonomik kalkınma planı, Orta Doğu’daki bazı gelişmiş modern mucize şehirlerin inşasına yardımcı olan uzmanlardan oluşan bir heyet tarafından oluşturulacaktır. Çok sayıda düşünülmüş yatırım önerisi ve heyecan verici kalkınma fikirleri iyi niyetli uluslararası gruplar tarafından hazırlanmış olup, bu fikirler güvenlik ve yönetişim çerçevelerini sentezlemek ve bu yatırımların iş, fırsat ve gelecek için umut yaratacak şekilde kolaylaştırılmasını sağlamak amacıyla değerlendirilecektir.
- Özel bir ekonomik bölge kurulacak, tercih edilen gümrük tarifeleri ve erişim oranları katılımcı ülkelerle müzakere edilecektir.
- Hiç kimse Gazze’yi terk etmeye zorlanmayacak ve ayrılmak isteyenlerin bunu özgürce yapmalarına ve geri dönmelerine izin verilecektir. İnsanların kalmasını teşvik edeceğiz ve onlara daha iyi bir Gazze inşa etme fırsatı sunacağız.
- Hamas ve diğer gruplar, doğrudan veya dolaylı olarak, hiçbir şekilde Gazze’nin yönetiminde rol almamayı kabul eder. Tüm askeri, terör ve saldırı altyapıları, tüneller ve silah üretim tesisleri dahil olmak üzere, yok edilecek ve yeniden inşa edilmeyecektir. Bağımsız denetçilerin gözetiminde Gazze’nin askerden arındırılması süreci olacaktır. Bu, silahların kalıcı olarak kullanılamaz hale getirilmesini ve uluslararası finanse edilen bir geri alım ve yeniden entegrasyon programı ile desteklenecek onaylı bir tasfiye sürecini içerecektir; bu program bağımsız denetçiler tarafından doğrulanacaktır. Yeni Gazze tamamen müreffeh bir ekonomi inşa etmeye ve komşularıyla barışçıl bir şekilde bir arada yaşamaya bağlı olacaktır.
- Bölgesel ortaklar, Hamas ve diğer grupların yükümlülüklerini yerine getirmesini ve Yeni Gazze’nin komşularına veya kendi halkına tehdit oluşturmamasını garanti altına alacaktır.
- Amerika Birleşik Devletleri, Arap ve uluslararası ortaklarla birlikte geçici bir Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) geliştirmek için çalışacaktır; bu güç derhal Gazze’ye konuşlandırılacaktır. ISF, Gazze’deki onaylı Filistin polis güçlerini eğitecek ve destek sağlayacak, ayrıca bu alanda geniş deneyime sahip Ürdün ve Mısır ile istişare edecektir. Bu güç uzun vadeli bir iç güvenlik çözümüne geçiş süreci olacaktır. ISF, İsrail ve Mısır ile birlikte sınır bölgelerinde güvenliği sağlamak için çalışacak ve yeni eğitilmiş Filistin polis güçleriyle birlikte hareket edecektir. Mal akışını yeniden başlatmak ve güvence altına almak için sınırların girişini önlemek kritik öneme sahiptir. Bir silahsızlandırma mekanizması ISF tarafından uygulanacak ve doğrulanacaktır.
- İsrail Gazze’yi işgal etmeyecek veya ilhak etmeyecektir. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), silahsızlandırmaya bağlı standartlar, kilometre taşları ve zaman çizelgelerine göre geri çekilecektir; bu plan, IDF, ISF, garantörler ve Amerika Birleşik Devletleri arasında üzerinde anlaşmaya varılacaktır. Amaç, Gazze’nin artık İsrail, Mısır veya vatandaşlarına tehdit oluşturmamasıdır. Pratikte, IDF, işgal ettiği Gazze topraklarını kademeli olarak ISF’ye devredecek; ISF ile yapacakları bir anlaşmaya göre bu alanlarda geçici otorite kuracaklar ve sonunda tamamen Gazze’den çekileceklerdir. Ancak, yeniden ortaya çıkabilecek herhangi bir terör tehdidine karşı güvenliğini sağlamak için Gazze uygun şekilde güvence altına alınana kadar bir çevre güvenliği varlığı sürdürülecektir.
- Hamas bu öneriyi geciktirir veya reddederse, yukarıdakiler, ölçeklendirilmiş yardım operasyonları da dahil olmak üzere, IDF’den ISF’ye devredilen silahsız alanlarda ilerleyecektir.
- Bir dinler arası diyalog süreci, hoşgörü ve barış içinde bir arada yaşama değerleri temelinde kurulacak; Filistinliler ve İsraillilerin zihinlerini ve anlatılarını değiştirmeye çalışılacak ve barıştan elde edilebilecek faydalar vurgulanacaktır.
- Gazze’nin yeniden kalkınması ve yönetimi ilerledikçe ve Filistin Yönetimi reform programı sadakatle uygulandıkça, nihayetinde Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkı ve devlet kurma yönünde inandırıcı bir yol için koşullar hazır olabilir; bu, Filistin halkının arzusu olarak kabul edilmektedir.
- Amerika Birleşik Devletleri, İsrail ve Filistinliler arasında, barışçıl ve müreffeh bir birlikte yaşam için siyasi bir ufuk konusunda bir diyalog başlatacaktır.