Adalet Yürüyüşü Gözlemleri – V.U. Arslan
Marksist Bakış yazarı V.U. Arslan, dün Sosyalist Emekçiler Partisi delegasyonu ile birlikte Adalet Yürüyüşü’ne katıldı. V.U. Arslan’ın gözlemlerini aktardığı yazısını paylaşıyoruz.
***
Bugün SEP delegasyonuyla beraber ben de Adalet Yürüyüşü‘ne katıldım. Gözlemlerim:
1) Binlerce insan, yakan güneş ve ardından bastıran yağmura rağmen (çok tempolu) uzun yürüyüşü gayet kararlı bir şekilde tamamlıyor.
2) Heyecan yüksek, yeni bir Gezi herkesin dilinde. Konuştuğum çoğu kişi İstanbul’da yüz binler ve hatta milyonların buluşacağına inanıyor.
3) Başından beri yürüyüşü takip eden sosyalist fikirli muhabirler katılımın her gün daha da arttığını söylüyor. Çevre illerden insanlar araçlarla yürüyüşe katılıp akşam evlerine dönüyorlar, geceleyenlerin sayısı ancak yüzlerle ifade ediliyor.
4) Katılımın çoğunluğu orta yaş ve üstü ama farklı kesimlerden insanlar çok. Bazıları ile konuşma fırsatım oldu. Bunlardan birisi türbanlı bir abla; oğlu hapiste, gelini ihraç edilmiş. Canı yanmış, ateşli bir eylemci olmuş. “KHK ile ihraç edilenler korkmayıp yürüyüşe katılsa bu iş biter” iddiasında.. Bir diğeri Karabük’ten gelen bağımsız bir sosyalist. “Demirtaş tutuklanırken tek bir ses çıkarılmadı” diye veryansın ederken çevredekiler onaylıyor. Yanlarına gidiyorum. Eski bir siyasi tutsak, 40’lı yaşlarındayken 10 yıl cezaevinde kalmış: derhal sosyalist mücadelenin güncel krizi hakkında sohbete tutuşuyoruz…
5) Ülkücü faşist olduğunu anladığımız bir iki mehterli provakasyon oluyor, ama kimse oralı olmuyor.
6) Gerede şehir girişindeki sanayide çalışan 30 kadar tulumlu işçi toplanmış; meraklı, sempatik ve utangaç bir şekilde eyleme desteklerini sunuyorlar, ama yürüyüşün bu kesime hitap kapasitesi çok zayıf. Genel olarak da “Adalet” dövizleri dışında herhangi bir vurgu yok. Yürüyüşün, söylem ayağı boş; esmekte olan rüzgarı fırtınaya çevirecek radikal ve atak bir söylem gerekirken her zamanki gibi ılımlı olmak KK ve kurmayının esas taktiği.
7) Radikallikten kasıt, emek merkezli bir radikallik. Adalet vurgusu “sosyal adalet” ile birleştirip memleketteki sınıflar arasındaki uçurum öne çıkarılsa AKP’ye sağlı sollu peşpeşe darbeler indirilebilir. Ülkede demokratik haklara duyarlı bir kesim var, ama bu kesimin bir limiti var. Emperyalizm ve sömürü karşıtı bir dil tutturulsa AKP tabanı da dağılmaya başlayacaktır. AKP tabanı dağılmadan da bu iş zaten çözülemez.
8) Direksiyondaki Kılıçdaroğlu aslında sürüklendiği bu eylem sayesinde karizmayı kurtarmış durumda. Kararlı ve enerjik görünmeye çalışıyor, ama aslında ılımlılığı korkaklığıyla örtüşüyor. Kürt sorununda bir iki laf etmekten ödü kopuyor. Zengin-yoksul karşıtlığı üzerinden yeni bir politik hat örmeye ise yanaşmıyor. Patronlarla, ABD-AB ile ters düşmek asla ona göre değil. Neticede ılımlılık eylemin içeriğini yavanlaştırıyor, potansiyeli daraltıyor. Oysa radikal emekçi söylemi ile Britanya’da zafer kazanan Corbyn örneği henüz çok taze. KK’ya Corbyn’i örnek gösterme durumumuz da oldu, cevabı “takip ediyoruz” oldu. Doğrusu Kılıçdaroğlu mütevazi bir adam ama mütevazilik yetmiyor işte. Bu süreçte gereken radikallik, netlik ve ataklık yok.
9) Farklı sosyalist kurumlardan insanlar yürüyüşte varlardı, ama Nuriye ve Semih Hocaların mücadelesini yürüyüşe taşıyan bir abi dışında gerekli hazırlık ve müdahaleye tanık olmadım. Tabi bir de bizim afiş biçiminde kullandığımız Marksist Bakış kapağı ve giydiğimiz ARTIK YETER t-shirtleri. Bunlar da bir hayli ilgi çekmeye yetti.
10) Neticede CHP’nin sokağa inmesi ve sola kayması HAYIRlı bir gelişmedir. Sosyalistlerin bu işe burun kıvırması düşünülemez. Uygun bicimde kendi müdahalemizi yapmalıyız. Tabandaki hemen herkes sosyalist sola zaten sempatik. Onlarla etkileşime geçmek önemli.