Avrupa’da Otomotiv Sektörünün Yönelimi: Ucuz İşgücüne Hücum – Fikret Seyhan

26 Ekim, 2012

 Geçtiğimiz günlerde otomotiv devi Ford Motor Company’nin Belçika’nın Genk şehrinde 1960 yılından bu yana faaliyetini sürdüren fabrikasını kapatma kararı aldığı açıklandı. Şirketin planına göre fabrika 2013 yılında kapatılacak ve 5500’ü aşkın işçinin işine son verilecek.

Ford yönetimi kapatma kararının gerekçesi olarak Avrupa’da kriz nedeniyle düşen satışları ve karlılığın azalmasını gösteriyor. Ford Avrupa CEO’su Stephen Odell’de fabrikanın İspanya’nın Valencia kentine kaydırılacağını açıklarken, yürütülen operasyonun amacının şirketin karlılığını artırmak olduğunu açıkladı. Ayrıca yönetim şirketin son 17 yılın en kötü dönemini geçirdiğini açıklarken, fabrikanın İspanya’ya kaydırılması yılda 500 milyon dolarlık bir tasarruf sağlayacak. Ford’un Avrupa bölgesindeki otomobil satışları % 12 düşüşle 739 bine gerilerken, Pazar payı % 8’den % 7.6’ya azaldı. Ford yılın üçüncü çeyreğindeki zararın 2 milyar euroya yaklaşması bekleniyor.

Ford yönetimi ayrıca İngiltere’nin Southampton kentinde 1972 yılından bu yana faaliyet yürüten Ford Transit fabrikasını ve Dagenheim’daki motor fabrikasını da kapatacak. Bu kapatmayla birlikte İngiltere’de de 1500 kişi işsiz kalacak. Motorlu Taşıt Üreticileri Birliği Başkanı Paul Everitt bu kapatma haberinin işçiler ve aileleri için hüzün verici olduğunu belirtirken, Avrupa Otomotiv endüstrisinin daha güçlü ve rekabetçi bir temelde yeniden inşası için bu kararların alınmasının zorunlu olduğunu dile getirdi (Daily Mail, 24 Ekim).

Ford örneği Avrupa’da yaşanan ilk örnek değil. Yine benzeri bir şekilde General Motors yılın başında Belçika’daki fabrikasını 2016 yılında kapatacağı açıklanırken, Temmuz ayı içerisinde de Pevgeot Paris’teki fabrikasını taşıyacağını açıklamıştı. Pevget-Citroen şirketi devletten 9 milyar euroluk yardım alırken, karşılığında 8000 işçinin işine son verilmesi ve küçülmeye gidilmesi vaadinde bulunmuştu. Pevgeot Haziran-Eylül aralığında satışlarında % 3.9 azalma olduğunu açıklamıştı. Pevgeot’un hisseleri aynı zamanda % 4.7 lik azalma yaşarken, Fransız devletinin yardımının şirketi çöküşten kurtaracağı belirtiliyor.

Aslında bu tablo reel sektörün ekonomik krizin etkilerinden fazlasıyla etkilenmeye başladığını ve şirket yönetimlerinin karlılığı artırma adına uyguladıkları tasarruf önlemlerinin işçi sınıfını doğrudan işsizlik tehlikesiyle yüz yüze bıraktığını gösteriyor. Avrupa’da Ford örneğinin birçok benzerini bulmak mümkün.

2008 krizinde de batmanın eşiğine gelen GM-Opel 2022 yılına kadar planladığı yeniden planlama sürecinde işçi sayısında kesintiye gitmeyi ve fabrikalarını iş gücü maliyetinin daha karlı olduğu alanlara taşımayı planlıyor. Alman IG Metal Sendikası ile şirket yönetimi arasında uzun süredir devam eden görüşmelerde pazarlıklar yürütülürken, henüz dışarıya herhangi bir bilgi verilmiş değil.

Almanya ve Avrupa’nın genelinde toplam 40,000 işçi çalıştıran Opel, yapılan anlaşmalarla Ekim ayı sonuna kadar işçi maaşlarına yapılacak % 4,3’lük zammı askıya almıştı. Ancak anlaşmanın süresi Ekim ayı sonunda biterken, bu zammın ekstra 19 milyon euroluk bir maliyet getireceği belirtiliyor. Üst firması GM ile işgücü maliyetlerini kısması konusunda sorun yaşayan Opel yönetimini bu konuda sıkıntılı bir süreç bekliyor. Ancak Opel yönetiminin yaşadığı bu sıkıntının boyutunu sendikaların belirleyeceği tavır belirleyecek. Geçtiğimiz yıl Opel Belçika’nın Antwerp kentindeki fabrikasını kapatırken fabrikalar kendisine pek sorun çıkarmamıştı. Almanya’da da sendikaların fabrikanın kapatılmasındansa, işçi sayısında azalmaya gitmeye ve maaş kesintilerine evet demesi bekleniyor. Almanya’nın Bochum kentindeki fabrikanın kapatılmasının GM şirketinin tarihi boyunca gerçekleştireceği en pahalı operasyon olabileceği belirtiliyor.

Opel işçileri arasında örgütlü bulunan IG Metall Sendikası geçtiğimiz günlerde Alman işçi sınıfı adına utanç verici bir uzlaşmaya bir başka otomotiv devi olan BMW’de atmıştı. BMW yönetiminin 70,000 işçiyi ilgilendiren esnek çalışma modeline sendika evet demişti. BMW geçtiğimiz yıl 1.67 milyonluk araç satışıyla rekor kırmıştı. Fakat şirket yönetimi sendikayla işgücü maliyetlerinin azaltılması konusunda görüşmeyi sürdürüyor. Yapılan anlaşmayla birlikte işçilerin düzenli çalışma saatlerinde, hafta sonu izinlerinde ve resmi tatil günlerinde çalışma durumlarının yeniden düzenlenmesi bekleniyor. Ayrıca işçiler üretim durumuna göre ücretsiz izinlere gönderilebilecek. İki vardiya çalışma sistemi ise ekstra bir işçi alımı yapılmadan üç vardiyaya çıkarılacak.

Yine benzeri bir küçülme operasyonu Fiat yönetimi tarafından planlanıyor. Fiat’ın kamyon üreticisi alt firması Iveco yıl sonuna kadar 5 kamyon fabrikasını kapatmayı planlıyor. Bu sürecinde Almanya, Fransa ve Avusturya’da 1075 işçiyi işsiz bırakması bekleniyor. Fiat daha önce de İtalya ve İspanya’daki otobüs fabrikalarını kapatmıştı. Fiat yönetimi daha önce pek etkin olmadığı Amerikan pazarına Chrysler firmasıyla ortaklık kurarak girerken, şirket Avrupa pazarında küçülme eğiliminde. Daha öncede Avrupa ve İtalya’da Fiat fabrikalarında maaş kesintileri, tatil ve çalışma zamanı kısıtlamaları gerçekleştirilirken; tam tersi bir şekilde şirket seneyi büyük karlarla kapatmıştı. Bu yılın ilk çeyreğinde şirketin karları % 90’lık bir artışla 207 milyon euroya yükseltilmişti. Bu muazzam artışta işçi sınıfının haklarının budanması önemli bir etken. Fiat örneğinde de Almanya’nın Ulm kentindeki fabrikada IG Metall Sendikası fabrikanın kapatılmasındansa 670 işçinin işten atılması teklifini kabul etmişti. Eylül ayında da 380 işçi işini kaybetmişti.

Görüldüğü üzere kriz sermaye sahiplerinden daha çok işçi sınıfını etkilerken, kriz bahane edilerek yürütülen operasyonlar Avrupa çapında on binlerce işçinin geleceğini tehlikeye düşürüyor. Ford, BMW ve Fiat gibi üç dev otomotiv firmasının yürüttükleri “küçülme” operasyonlarında da görüldüğü üzere büyük şirketler içine düştükleri derin krizle birlikte işçi sınıfının haklarını budayan İspanya gibi ülkeleri daha fazla “karlı” buluyor ve fabrikalarını bu ülkelere taşıyorlar.

Yakın zamana kadar uluslar arası kapitalist sistem için Çin, Vietnam, Endonezya gibi ülkeler ucuz işgücü cennetini barındırırken artık Avrupa’nın birçok ülkesi uluslar arası sermaye için birer fırsatlar cennetine dönüşüyor. Sermaye için cennete dönüşme sürecini AKP’nin iktidarda olduğu 10 yılda tamamlayan Türkiye, krizle birlikte işçi sınıfının haklarını budayan İspanya gibi ülkeler sermaye açısından yeni gözde ülkeler olacak gibi görünmektedir. Bu ülkelerdeki yüksek işsizlik oranları her geçen gün artarken, aynı zamanda işçi maaşlarında da yoğun rekabet nedeniyle düşüşler yaratıyor.

Avrupa genelinde başlayan krizin yükünün emekçi sınıfların sırtına yıkılacağı oldukça açıktı ve bu süreç olanca hızıyla sürüyor. Sadece Yunanistan ve İspanya gibi krizle cebelleşen ülkelerde değil; Almanya, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde de işçi sınıfı sermayenin saldırılarıyla karşılaşmaya devam ediyor. Bu sürece dur diyebilmek için Avrupa genelinde güçlü bir sınıf mücadelesi sürecinin alevlenmesi şart görünmektedir.

ETİKETLER