KKE ve SYRİZA Yunanistan’ı Altın Şafak’a Teslim Ediyor

2 Ekim, 2012
Yunanistan’da egemen sınıfların saldırıları iyice pervasızlaşırken solun bu saldırılara verdiği yanıtlar ise ne sermayenin saldırılarını püskürtebilecek ne de yakınlaşan faşist tehlikeye engel oluşturabilecek seviyede seyrediyor. KKE ve SYRİZA başta olmak üzere Yunanistan solunun büyük çoğunluğu ve sendika bürokrasisi, ülkenin kaderini ve geleceğini emekçilerin ellerine alması için uğraşmak yerine pasif hamlelerle süreci iyice umutsuzluğa iten işler yapmaya devam ediyor. Bu süreçte ise faşist Altın Şafak Partisi, göçmenlere ve solculara yönelik saldırılarını artırarak devam ettiriyor. Ayrıca Altın Şafak, bu fiziki saldırıları geçmişe nazaran artırmanın yanı sıra toplumdaki meşruiyetini de artırıyor. Halkın gözünde kendini gün geçtikçe normalleştiriyor. Kitlelerin çaresizliğe sürüklendiği böyle bir zamanda faklı bir alternatifle ortaya çıkarak başta küçük burjuvazi olmak üzere halkın gözünde etkilerini artırıyorlar.
Tarihin olağanüstü dönemlerinde yaşananlar da olağanüstü olur. Kapitalist sistem, içinden çıkamadığı krizlerinde ve toplumsal altüst dönemlerinde ekstrem çözümler getirebilir. Askeri darbe ya da faşizm bu alternatiflerdendir. Tarihte de bu tarz dönemlerin çeşitli örneklerinde, egemen sınıflar sistemi ayakta tutmak için çoğu zaman dillerinden düşürmedikleri ‘özgürlük’ kavramının ve hatta insan hayatının aslında onlar için hiçbir anlamının olmadığını kanıtlamışlardır. Geçmişte İtalya, Almanya ve İspanya’da sistem bir yok oluş içerisine girecekken egemen sınıflar bu sistemi faşizm eliyle diriltmekte bir çekince görmediler. Bugün başta Yunanistan olmak üzere Avrupa’nın birçok bölgesinde faşizmin yükselişinin doğrudan bununla bağlantılı olduğunu da gözden kaçırmamak gerekir. Peki, bu süreçte Yunanistan solu ne yapıyor? Ani-faşist mücadeleyi ne kadar gündemlerine alıyor ve faşizmin yükselişini durdurmak için ne yapıyor? Bu anlamda yaptıkları şeyin yalnızca halkın geleceğe dair umutlarını faşistlerin ellerine teslim etmek olduğunu söyleyebiliriz.
Altın Şafak Etkisini Artırıyor
Ülkede Altın Şafaklar beklentilerin üstünde büyümeye ve meşruiyetini artırmaya devam ettiriyor. Hayata dair umutları kırılmış ve öfkeli insanların öfkelerini, sol doğru yere kanalize etmediği ölçüde Altın Şafak krizin ve toplumsal bunalımın suçunu Yunanistan’da yaşayan göçmenlerin üzerine atıyor ve göçmenlere olan öfkeyi güçlendiriliyor. Böylece insanların sisteme karşı öfkesi çok daha tehlikeli bir yere, göçmenlere karşı dönüyor. Haziran seçimlerinden sonra bir Altın Şafak milletvekilinin televizyonda kadın milletvekillerini dövmesi gibi olaylar neticesinde bu örgütün çapulcu sürüsü olduğu iyice açığa çıkmıştı. Bütün bunlara rağmen Mayıs seçimlerinde aldığı oy oranını Haziran seçimlerinde koruması sonucunda Altın Şafak’ın aslında tahmin edilenden daha büyük bir tehlike barındırdığını daha önce açıklamıştık. Reuters’in aktardığına göre yapılan son anketlerde ise Altın Şafak’a destek Haziran’daki genel seçimden bu yana 4 puan artarak yüzde 10,5 seviyesine ulaşmış durumda.
Altın Şafak göçmenlerle ilgili kriminal olaylarda da polisle işbirliği yapıyor. Göçmenlerin herhangi bir suçun öznesi olduğu bir durumda, polis olayı Altın Şafak çetelerine yönlendiriyor ve olayı onlara çözdürüyor. Aynı zamanda yaşlılara yardım etme gibi hareketlerle toplumda bir koruyucu algısı yaratma konusunda da yol alıyorlar. Bütün bunlar Altın Şafak’la mücadele konusunda acil adımlar atılması gerekliliğini gözler önüne seriyor.
Solun Durumu
Bu arada kitlelere bir alternatif yaratma fırsatı ise solun elinden çok trajik bir şekilde kayıp gidiyor. KKE bu süreçte Stalinizm’in dünya devrim tarihindeki ihanetlerine bir yenisini daha ekliyor. Yunanistan’da solun işçi sınıfı içerisinde en örgütlü partisi olmasından kaynaklı istediğinde faşistlerin sokaklardan kökünü kazıyacak güce sahip olan KKE bunu yapmıyor. Sokaklarda, göçmen mahallelerinde anti-faşist eylemlere imza atması gereken ve bunu yapabilecek gücü olan büyük sol özneler (KKE ve SYRİZA) bunu yapmayarak Altın Şafak’ın daha da güçlenmesini sağlıyor.
Faşizme Karşı Sınıf Savaşı
 Faşizme karşı solun en önemli aracı kuşkusuz sınıf mücadelesi. Yapılacak büyük ve uzun süreli genel grevler sistemi daha fazla sarsacağı gibi faşistlere de büyük korku salacaktır. Aynı zamanda çeşitli sınıfsal hakların kazanım olanakları da uzun süreli genel grevlerle mümkündür. Ancak KKE ve sendikal bürokrasi hala işi bir günlük genel grevlerle geçiştirerek sistemin kendisini ayakta tutmasına yardımcı oluyor. Aynı şekilde faşistlerin de ekmeğine yağ sürüyor.
Yunanistan’da kesinti paketleri başladığından beri tam 18 genel grev örgütlendi ve bunların hiçbiri kazanımla sonuçlanmadı. Çünkü bu grevler; sözde ‘komünist’ parti KKE, reformist SYRİZA ve sendika bürokrasisi tarafından sistemi hedef almak için değil kitlelerin enerjisini tüketmek, deyim yerindeyse gazını almak için yapılıyor. Grevlerin bu güne kadar en uzun süreni 48 saat sürmüştü. Sistemin bu kısa süreli grevlerden etkilenmesi de sınırlı oluyor. Bu grevlerin en az bir hafta, hatta ve hatta süresiz olması gerekmektedir.  Aksi takdirde kesinti paketlerine yönelik bir kazanım elde edilmesi mümkün olmadığı gibi bu kazanımsız eylemler kitlelerde umutsuzluğa yol açacaktır. Burada ise başka bir alternatif olan Altın Şafak devreye girecektir. Bunu engellemenin tek yolu ise sınıf mücadelesinin etkisini artırmaktan, grevlerin süresini uzatıp anti-faşist önlemler almaktan geçiyor.
ETİKETLER