Fransa’da Yeni Halk Cephesi (NPF) Kuruldu – V. U. Arslan

Fransa’da Yeni Halk Cephesi (NPF) Kuruldu – V. U. Arslan

Fransa’da “zenginlerin başkanı” Macron’un 7 yıllık iktidarı neoliberal paketleri uygulama çabaları ile geçti, buna direnen emekçilere azgın polis terörü uygulama emri veren de Macron’dan başkası değildi. Kendini Napoleon sanan Macron, son olarak Ukrayna’ya destek olmak için savaşa Fransa askerlerini göndermeyi planlamak gibi boyundan büyük kışkırtıcı işlerle meşguldü. 

Derken 9 Haziran’da yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Macron’un partisi %14 gibi bir oy alarak dibi boylamış oldu. Buna karşın aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) %31 ile muazzam bir zafer kazandı. Bu sonuçlar karşısında erken seçim kararı alan Macron’un bu tercihi çoklarınca tuhaf bulundu. Zira solda Yeni Halk Cephesi kuruldu (NPF) ve aşırı sağa karşı ana toplanma noktası oldu. Yani Macron’un “ya aşırı sağ, ya ben” şantajının tutma şansı bu sefer yok. Kısacası Macron erken seçimleri kazanma şansının olmadığını bilerek erken seçim kararı aldı. Belli ki zenginlerin başkanı ve “zenginler”, aşırı sağcı Ulusal Birlik’i iktidar mekanizmalarına dahil etme zamanının geldiğine inanıyor. Belli ki aşırı sağın belirli bir kıvama geldiği düşünülüyor ve yarı başkanlık sistemi ile yönetilen Fransa’da iktidarın bir kısmı ona devredilerek daha da ılımlılaşması ve muhalefette kalmanın konforunu kaybetmesi isteniyor. 30 Haziran’da yapılacak seçimler için yapılan anketlerde Ulusal Birlik (RN) %35 civarı görünürken Yeni Halk Cephesi (NPF) %26-30 arası çıkıyor. Macron’un partisi Ensemble ise %20 ile epey geriden geliyor.

Yeni Halk Cephesi Kimlerden Oluşuyor, Ne İstiyor?

Jean-Luc Melanchon liderliğindeki Boyun Eğmeyen Fransa (LFI), Sosyalist Partisi (PS), Ekolojistler (LE), Fransa Komünist Partisi (PCF), sosyal demokrasiden kopma farklı partiler ve daha küçük sol örgütler bir araya gelerek Yeni Halk Cephesi’ni (NFP) kurdular. 

Bu noktada “eski” Halk Cephesi’ni hatırlatmakta fayda var. Eski Halk Cephesi sosyal demokratlar, stalinist komünist parti ve merkez-liberal partilerce faşizme karşı mücadele mottosuyla 1936’da kurulmuş ve iktidara gelmişti. Eski Halk Cephesi iktidarda “ılımlı” burjuvaziyi korkutmamak ve güya antifaşist cepheyi bölmemek adına işçi eylemlerini sınırlandırdı, genel grev hareketini baltaladı, komşu İspanya’daki iç savaşta faşistlere karşı işçi ve köylüleri yalnız bıraktı ve Fransa’daki devrimci atılımı frenledi. Ardından da hayal kırıklığı ve başarısızlık öyküsü olarak dağıldı. Fransa 1940’ta büyük bir teslimiyet içerisinde  Nazilere teslim olacaktı.    

Yeni Halk Cephesi’nin eski halk cephesinin kötü bir karikatürü olduğu söylenebilir. Aslında bileşenler farklı değil. Sol-sosyal demokrat Melanchon’un liderliğini yaptığı LFI ile onun sağındaki hepten kaşarlanmış, çürümüş düzen oluşumlarından ibaret. Melanchon sol popülist içeriği ile sistemle zaman zaman ters düşen bir profil sergilese de diğer bileşenleri tümüyle büyük burjuvazinin aparatı durumunda.

2022 başkanlık seçimlerinde yaklaşık 8 milyon oy alan ve %22 ile ikinci tura kalmayı kıl payı kaçıran LFI’nin lideri Jean-Luc Mélenchon, sonraki parlamento seçimlerinde biraz daha fazla oy kazanmak uğruna miadını doldurmuş sosyalist, “komünist”, çevreci vb partilerle NUPES ittifakını kurdu ve böylelikle bu partileri ölüm döşeğinden kurtarmış oldu. Oysa bu oluşumlar sisteme tam entegre düzen partileri olarak halkın gözünden tamamen düşmüşlerdi. Bu noktadan sonra ise her fırsatta Melanchon’u sağdan eleştirmeye devam ettiler ve birlikte Halk Cephesi kursalar da hala bu işe devam ediyorlar.    

Yeni Halk Cephesi (NFP)’nin LFI dışındaki bileşenleri Ukrayna Savaşı konusunda koyu NATO’cu bir pozisyonu savunurken aynı zamanda İsrail’in Gazze’deki katliamlarını hararetle destekliyor. Filistin ile dayanışma içerisinde olan Jean Luc Melanchon ve partisi LFI’yı anti-semitist olmakla suçlayacak kadar ileri gidiyorlar. Örneğin Sosyalist Partili eski devlet başkanı François Hollande, Filistin’e destek açıklayan Melanchon için “NFP’ye destek olmak istiyorsa kenarda durmalı ve çenesini kapamalıdır” diyecek kadar ileri gidiyor. Hollande 2012-17 yılları arasındaki başkanlığı sırasında neoliberalizmin sadık bir uygulayıcısı olmuş, çingeneleri sınır dışı edecek kadar uç göçmen politikaları izlemiş ve dahası Macron’u ekonomi bakanı yaparak siyasette sıçrama yapmasını sağlamıştı. Yeni Halk Cephesi bu tiplerden oluşuyor. Stalinist Fransız Komünist Partisi’nin lideri Fabien Roussel de Melanchon karşıtı kampanyanın bir parçası ve basına “Jean-Luc Mélenchon, Yeni Halk Cephesi’nin siyasi manzarasının bir parçası değil.” açıklaması yapacak kadar keskin. Kısacası NFP’nin bir sağ ve bir de sol kanadı var. Sol kanat Melanchon liderliğindeki sol reformistler, sağ kanat ise neoliberal halk düşmanları diyeceğimiz partilerden oluşuyor. Ve sağ kanatın sesi daha gür çıkıyor. Savunmadaki Melanchon ise alttan almakla, kendisini dayatmayacağını vurgulamakla ve partnerlerinin siyasi hayatını kurtaranın kendisi olduğunu hatırlatmakla meşgul.   

Bağımsız Sınıf Tavrı 

Fazlasıyla afişe olmuş sistem elementlerinin doluştuğu Yeni Halk Cephesi’ne emekçilerin ve gençlerin şüpheyle yaklaştığı muhakkak. Diğer taraftan aşırı sağcı RN’nin olası seçim zaferine karşı kitleler pek hoşlanmasalar da NFP’ye oy vermeye yönlenecekler. Kitleler aslında bu ittifakın gerçek değeri ve sağlamlığı konusunda illüzyonlara sahip değiller, ancak RN’nin iktidara gelmesini engellemek için ellerinde başka bir araç da görmüyorlar. Gelgelim bu basınca karşı gelmek önemli. Aşırı sağın önünü açanların Hollande, Jospin, Mitterand benzeri sözde solcu kapitalist politikacılar olduğu unutulmamalı. Nitekim çok güçlü bir sağ kanata sahip olan Yeni Halk Cephesi eğer seçimleri kazanır, bakanlık koltuklarını elde ederse (ki bu durumda da kavga etmeleri ve bölünmeleri çok olası olur) neoliberal programa sadakat noktasında Macron’dan aşağı kalmayacaktır. Bu yüzden de “RN karşısında kim olursa olsun desteklenmelidir” tuzağına düşmemek gerekiyor. Yıllardır Fransa’daki seçimlerde uygulanan bu taktik Macron, Chirac, Hollande vb politikacıların işine yaradı ama sonuç aşırı sağın atılım yapması oldu. Bu yüzden de devrimci alternatiflerin güçlenmesi gerekiyor. Bu tarihi görev elbette bugünden yarına başarılacak değil. Ama bu perspektif olmadan dağılma kaçınılmazdır. Nitekim seçimlerde Fransa devrimci hareketinin alternatifleri de bulunuyor. Bunlardan Lutte Ouvriere neredeyse tüm seçim bölgelerinde aday çıkarırken, NPA-R ve Revolution Permanente de çeşitli seçim bölgelerinde aday çıkarttı. Fransa emekçileri ve gençliği bu adayları tercih etmeli ve yakın gelecekte kendilerini bekleyen büyük sınıf mücadelelerine hazırlanmalıdır.