Bullrich ve Pollicita’nın Polo Obrero, FOL ve Barrios de Pie’ye Karşı Davasının İçeriği Ne? – Juan Garcia

Bullrich ve Pollicita’nın Polo Obrero, FOL ve Barrios de Pie’ye Karşı Davasının İçeriği Ne? – Juan Garcia

Arjantin’de 2002 yılındaki büyük yoksul varoş isyanlarından(Piquetero hareketi) sonra bir kazanım olarak ortaya çıkan mahalle mutfakları  aşırı sağcı Milei iktidarı tarafından kesinti paketlerinin devreye sokulmasıyla kaldırılmak istiyor. Piquetero hareketi, yoksul ve işsiz halkın isyanı olarak ortaya çıkmış; egemen sınıfı fazlaca korkutmuş ve ön devrimci durum açığa çıkartarak sistem üzerinde bir tehdide dönüşmüştü. Bu büyük sınıf isyanın içerisinde devrimciler önemli mevzilere kazandı. Yoksul mahalle mutfaklarının ve daha fazla sosyal hakkın ilerletilmesi için derin sınıf çelişkilerinin bulunduğu ülkede Piquetero hareketi dinamik bir sınıf radikalizmi cephesi olarak devrimciler tarafından ilerletildi. Bugün her fırsatta sosyalizm düşmanlığı üzerinden söylemler geliştiren Milei, bu mahalle mutfaklarını ve Partido Obrero yoldaşlarının başını çektiği Piquetero örgütü olan Polo Obrero doğrudan hedef alınıyor. Milei’nin rejim değişikliği öngören, tüm kamu bütçelerini yok etmeyi hedefleyen tasarısına; %200’e varan enflasyona, aşırı yoksullaşma dayatarak zenginlerden yana “elektrikli testere” planına karşı devrimci örgütler başta Piquetero hareketi etrafında mobilize olan geniş yoksul kitleler sokaklarda direnmişti.  Direnişin en kitlesel örgütü olan Polo Obrero’nun lideri Belliboni doğrudan hedef gösterilerek bizzat Mileri tarafından tehdit edilmişti. Bu saldırıları sokağa çıkmaya devam ederek püskürten Milei’den yeni bir saldırı hamlesi geldi. Bir başka baskıcı girişim de eylemlere katılan, yolları kapatarak yürüyüşler düzenleyen eylemcilerin kamudaki işlerinden atılacağı, sosyal yardım alıyorsa sosyal yardımının kesileceği tehdidiydi. Tehditleri sökmeyen Milei, Piquetero liderlerini itibarsızlaştırmak üzere iftira kampanyasına başladı. Milei’nin aşırı sağcı içişleri bakanı Bullrich’in eylem ve grevleri yasaklama girişiminden sonra bizzat PO’ya yönelik komploları ve yalan kampanyalarını derinlemesine anlatan yazıyı okurlarımıza sunuyoruz. Yargı üzerinden hırsızlık, yolsuzluk gibi aslı astarı olmayan suçların yöneltildiği mücadele insanları uydurma gerekçelerle hedef haline getiriliyor. Arjantin, dünya işçi sınıfının en gelişkin örgütlerine, en geniş devrimci etkiye sahip ülkesi. Bu yönüyle yakından takip etmek ve yasadışı ilan edilmeye çalışılan Polo Obrero başta olmak üzere tüm saldırı altındaki sınıf örgütleriyle en derin dayanışma duygumuzu ifade ediyoruz.

Bullrich ve Pollicita’nın Polo Obrero, FOL ve Barrios de Pie’ye karşı davasının içeriği ne? – Juan Garcia

Savcı Gerardo Pollicita’nın sosyal kurumlara karşı desteklediği dava, istihbarat örgütlerinin tipik, uzun hikâyeli ve az kanıtlı, özellikle Polo Obrero, FOL ve Barrios de Pie gibi halk örgütlerinin işleyişlerinin tamamını yasadışı bir zemine oturtan “araştırmasından” ibaret. Bu amacın temelleri 134 hattını arayan çok az sayıda şikayetçiden gelen kırılgan kanıtlar ( Bullrich tarafından ilan edilen 13.000’den fazla şikâyetten sadece 7’si).

Araştırma, sadece Güvenlik Bakanlığı yoluyla şikâyette bulunmakla kalmayıp aynı zamanda kendini davada şikayetçi olarak sunmaya çalışan ve Yargıç Casanello tarafından reddedilen Patricia Bullrich tarafından destekleniyor. Bakanlık; Esteban Trebucq, Jonatan Viale ve Luis Majul tarafından yönetilen, Olivos’ta hükümetle buluşup halk örgütlerine karşı bu yalanları tasarlayan bir gazeteci görev grubuyla birlikte hareket ediyor. Bunun yanında Yargıç Casanello’nun iddia hakkındaki gizliliği kesinlikle kabul edilemez ve busavunma hakkına saldırıdan başka bir şey değildir.

İlk çarpıtma şunlardan ibaret: Milei ve Bullrich hükümeti; mahalle mutfaklarını kapatan, halkın tepesine inen enflasyon ortamında sosyal programları durduran, Potenciar Trabajo’dan 50.000’den fazla kişiyi işten çıkaran ve aşevleri ile projelerde çalışanların ekstra ücretlerini kesen hükümetin kendisidir. Sandra Pettovello, bu hareketinden dolayı insanları yalnız bırakmakla suçlanıyor. Ve eski Potenciar Trabajo’nun yeni uygulamalarının içeriğine göre, eylemlere katılırsan sosyal yardımlarını kaybedersin. Bu, işten çıkarmaların ve hak gaspların bir özetidir. Ancak yargıç ve medyadaki yandaşları, yemek yardımı isteyen kuruluşların (kendi sözleriyle) aşevlerine gidenlerin ağzından lokmalarını aldığını diretmekte. Bu, mantığı zehirlemek için yapılan bir algı operasyonu.

Bunu başarmak için, kuruluşların tamamının iç işleyişini kriminalize etmek amaçlı kurgusal bir hikâye ortaya attılar. Bu hikâyenin zayıflığı davanın yargıcı Sebastian Casanello’nun, kimsenin Troçkist olmasından şüphelenmeyeceği ve Polo Obrero’nun yemekhanesine hiç adım atmamış birisinin, ilkin savcı Pollicita’nın davada adı geçen militan ve aktivistlerin evini basma isteğini kanıt yetersizliğinden dolayı reddetmesiyle kendini belli ediyor. Sonunda hiçbir kanıt eklemeden davacıyla anlaşan Yargıtayın müdahalesinden sonra olanlar ülkenin kriminal politikalar sonucu içine sürüklendiği felaketin üstünü kapatma ve onunla yüzleşenleri vurma amaçlı siyasi bir suçlamanın yansımasıdır.

Bu baskınlara sebep olan belge bir karalama başyapıtıydı.  Hükümetin sunduğu numaradan (134) 13.310 aramayla başlayarak toplamda sadece 7 tanık (1,2 milyondan çok lehtardan), yemekhanelerden ve örgütsel mekanlarından şikayetçi ve kısmen şikayetçi olmuştu.

Çok ses, az tahlil

Bütün meselenin özü, savcının (ve hükümetin) bir avuç ikinci dereceden şikâyeti (bunların çoğu bizzat örgütler tarafından ele alınmaktadır) gaspçı, piramit örgütlerin iddia edilen varlığıyla, hiyerarşiler ve bölgesel bölünmelerle ilişkilendirme girişimidir. Ancak savcı bu teoriye farklı mahallelerden, farklı aşamalardan (Milei’nin hükümete gelişinden önce ve sonra) ve farklı kuruluşlardan gelen ifadeleri bir araya getirerek ulaşıyor. Bu münferit hikayeler, onlarca meslektaşın telefonlarının dinlendiği ve baskınların yapıldığı bir polis izleme operasyonunu destekliyor. Sömürülenlerin yemek odası kirasını aylık katkı payı ile desteklemek gibi devasa çabaları suç sayılıyor.

Savcının iftira iddialarından biri, Piquetero hareketinin bir parçası olan örgütlerin sosyal programları iptal edebildikleri için gaspçı oldukları iddiası. Yani eylem çağrıları yapıldığında ve “eylem” denildiğinde savcı bunu tehdit olarak yorumluyor. Ancak bu gerçeği tersine çevirir. Çünkü örgütler gönüllülük esasına dayalıdır ve eylem çağrısı, tıpkı bir grevin ya da eylemin maaş artışını kazandırması gibi, tam da tüm katılımcıların mücadele sonucunda temel sosyal yardıma ulaşabilmesini amaçlamaktadır. Devletin bu kriminal eyleminin temelinde her türlü toplumsal mücadele yoluyla kazanılan hakların “gasp” olduğu düşüncesi yatmaktadır. Hükümetin bu durumu, yeterince sosyal yardım alamayanların yardımlar için mücadele etmek üzere kurduğu örgütlerdeki iradenin temelini oluşturmaktadır. Kazanılmış hakları ​​elinden almakla tehdit eden Polo Obrero değildir; tam tersine bu haklar yıllar süren mücadelelerle kazanıldı.

Aşevlerinde bekleme listeleri ve katılımcılar arasındaki fark üzerinden aynı yalana yatırım yapılıyor. Nesnel bir gerçek ortaya çıkıyor: Hükümet tarafından teslim edilen ve meslektaşlarının kendi kazançları ve bağışlarıyla tamamladığı ürünler, ihtiyaç sahibi yoksul insanlar için yeterli gelmiyor. Polo Obereo, yetersiz katılımı genişletmek için bekleme listeleri düzenliyor ve eylem çağrıları yapıyor. Savcıların at gözlükleriyle ne okuduğu nedir? Gıdaya erişimini asıl engelleyenler, ve bunu baskı aracı olarak kullananlardır. Yargı, hükümetin sorumluluğunu örtbas etmek için örgütlere saldırmaktadır.

Üçüncüsü, dostumuz Elizabeth Palma, insanların meslektaşlarının çalışma geliştirme programına katılıp katılmadıklarını her ay devlete bildirmekle suçlanıyor. Devletin örgüte verdiği bir görevi aynı devletin cezalandırması absürtlüğün zirvesidir. Program düzenlemelerine göre, kuruluşların katılımının aylık olarak raporlaması gerekmektedir.

Polo Obrero programları iptal etmez çünkü programların bir hak kazanımı olduğu anlayışına dayanmaktadır. Bakanlık tarafından keyfi olarak  yardımları kesilen binlerce göçmenin  ifade ettiği gibi, Piquetero Mücadele Cephesi ve farklı kuruluşlarla birlikte bu kazanımları korumak için harekete geçiyoruz.

Delegelerin “harekete geçme” çağrısı, bu başarıların Potenciar Trabajo’nun güvencesiz işçileri tarafından savunulmasından başka bir şey değildir. Eğer Piquetero hareketi bunca yıldır sürekli olarak sokaklarda olmasaydı tüm kazanımlarını çoktan kaybetmiş olacaktı.

Bu bilginin ve adli sahtekarlığın en iyi göstergesi, devletin korumalı tanık programına dahil olduğunu söylediği müştekilerin yemekhanelerde erzaksız bırakılmaları ve sosyal programlara erişemediği ididiası! Herkesi, şikayetçileri ve suçlananları vurmak için sosyal organizasyonlarda çatlaklar arayan bir hükümetin tuhaf “korunması”.

Polo Obrero, geri çağrılabilir delegeler tarafından oluşturulan mahalle  meclisleri halinde örgütlenmiştir. Mücadele yoluyla kazanılan bu kazanımların kolektif kontrolünü organize etme görevi bu meclislerin merkezi görevidir.

Delegeler, yoldaşlarının bu taleplerle mücadele etmek ve savunmak, mutfaklar ve piknik alanlarının işleyişini savunmak için örgütlenmesinde rol oynuyor. Mücadelenin ve işçilerin kazanılmış haklar üzerindeki kolektif kontrolünün bu demokratik karakteri, belediyeler ve patronların siyaseti arasındaki geleneksel yöntemlerle taban tabana zıttır! Elbette mücadeleyi geliştirmek her gün savaşılması ve örgütlenmesi gereken bu uygulamalarla bitmiyor. Polo Obrero’da meclisler birçok kez farklı kişiler ve hatta liderler cezalandırılması gereken davranışları nedeniyle uzaklaştırılmıştır. Ancak Devletin saldırısı, resmi politikanın ayrılmaz bir parçası olan kayırmacılıkla mücadele etmeyi değil, örgütün tamamını kriminalize etmeyi amaçlıyor.

Polo Obrero yoldaşları sokaklarda tüm bu iftiralara yanıt veriyor ve reddediyor. Çünkü aşevlerinin, sosyal programların içini boşaltan; örgütlerle görüşmeyi bile kabul etmeyen bir iktidara karşı eylemler devam etti. Bakan Bullrich ve Başkan Javier Mieli’nin tüm kabinesi tarafından grevcilere, işçilere karşı kışkırtılan büyük bir baskı ve terör kampanyası organize ediyor.

Bağışlar

Organizasyonun işleyişini finanse etmek amacıyla Polo Obrero üyelerine verilen %2’lik gönüllü katkı, kamuoyunun bildiği bir gerçektir. Bu katkılar kuruluşun işleyişini garanti altına almak için gereklidir. Gerek kiralar gerek yemekhaneler, malzemelerin satın alınması (çoğu durumda taze sebze meyve vb) kargo ücreti, tren biletleri vb. her türlü masraftan bahsediyoruz. Devlet, gıdanın gerçekten alıcılarına ulaşmasını garanti altına almak için tek bir peso bile katkıda bulunmuyor. Bu kendi kendini finanse etme yöntemi olmasaydı ne aşevleri ne de kazanımları savunacak bir örgütlenme mümkün olabilirdi. Polo Obrero’ya yapılan bağışların suç sayılması, ki bu hiçbir zaman zorunlu olmadı çünkü hiç kimseye katkıda bulunmadığı için hiçbir yaptırım uygulanmadı, belirli sendikalarla bağlantısı olmayan işçilerin zorunlu katkı yapması gibi gerçek dolandırıcılıkların devamlılığını müzakere eden aynı hükümet tarafından gerçekleştiriliyor. Polo’ya katkı, mekanizmalarının en meşru haliyle dayanışmadır; çünkü sendikalarda olduğu gibi maaş kesintisi yoktur, bir banka hesabına yansıtıldığı için gönüllü ve kişiseldir.

Savcı, Polo Obrero gibi örgütlerin yapılanmasında “hiyerarşilerin” ve sorumlulukların varlığına dikkat çekiyor. Polo Obrero meclislerinin delegelerini ve liderlerini seçtiği, oyladığı ve denetlediği doğrudur ancak bunun herhangi bir suçun işlenmesiyle hiçbir ilgisi yoktur. “Bazı” yerlerde rastlantısal olarak üretilen, kınanması gereken konuların ve örgütle bağdaşmadığı iddia edilen davranışların öne çıkarılması, bu davranışlardan sorumlu dikey bir hiyerarşinin varlığının belirlenmesine yönelik bir nedensellik bağlantısı anlamına gelmemektedir.         Örneğin “program erişim listelerinin” açıklanması, sosyal programlara evrensel erişimi garanti etmeyen Devlet dinamiklerinin tipik bir örneğidir. Hayatımız boyunca savunduğumuz gibi, her türlü aracılığa son vermenin tek yolu tüm sosyal programlara ve mutfaklara herkesin erişebilmesidir.

Savcıya göre her örgütsel yapı, işçileri savunduğu sürece, zımnen bir suç örgütü; zira aynı kriter kendi örgütleri veya ilgili örgütler için geçerli değil.

Yedi münferit ifadeye ve Devlet casusluğuna dayanan tüm bu yargı operasyonunun arkasında, işsiz işçilerin mücadelesini “kirletmeye” yönelik güçlü bir medya kampanyası eşliğinde, işçilerin bağımsız örgütlenmesini yasa dışı ilan etme girişimi bulunmaktadır.

Ancak Piquetero hareketi, gücünü yıllardır mahallelerde kurduğu örgütlerden ve büyük mücadeleler vermiş liderlerden alıyor. Sömürülenlerin örgütlenmesine ilişkin bu tarihsel olguya son verebilecek hiçbir Milei ya da vaat bulunmamaktadır.

Kaynak: https://prensaobrera.com/libertades-democraticas/en-que-consiste-la-causa-de-bullrich-y-pollicita-contra-el-polo-obrero-el-fol-y-barrios-de-pie