Süper Kupa Finali ve Tepkiler: Laik Milliyetçilikten Ötesine İhtiyaç Var! – Emre Güntekin
Eğitimden sağlığa, sanattan spora tek adam rejiminin elinin değdiği ve çöküşün eşiğine gelmeyen tek bir alan yok. Durumun son örneğini Suudi Arabistan’da yaşanan Süper Kupa rezaletinde bir kez daha gördük.
Suudi Arabistan son birkaç yıldır futbola çılgın paralar yatırıyor. Suudların 700 milyar dolar büyüklüğündeki varlık fonu PIF (Kamusal Yatırım Fonu) geçtiğimiz yıl büyük tartışmalar eşliğinde Premier Lig’den Newcastle United kulübünü satın aldı. Dahası Cristiano Ronaldo, Neymar, Karim Benzema gibi birçok futbolcuyu yüzlerce milyon dolarlık ücretlerle Suudi kulüplerine transfer ettiler. Örneğin Ronaldo’nun reklamlarla birlikte yıllık maaşı 200 milyon doları aşıyor. Yıllık 150 milyon dolar ücret alan Neymar’ın tek bir Instagram gönderisine ödenen ücret 500 bin euro! Kısacası petrolden elde ettikleri devasa servete çöken Suud rejimi futbola yaptığı yatırımlarla bir nevi kirli ellerini yıkıyor.
Ortada böyle bir pasta varken TFF ve Türk kulüpleri neden nasiplenmesin değil mi? Suudi rejiminin İstanbul’un ortasında güpegündüz bir gazeteciyi parçalara ayırıp asitte eritmesinin de ne önemi var değil mi? Nasıl olsa TFF’nin ve kulüp yönetimlerinin iplerini elinde tutan tek adam rejimi Kaşıkçı dosyasını Suudlardan borç bulma uğruna satmadı mı?
Sonuç olarak tek adam rejimi ve TFF para uğruna gittikleri Suudi Arabistan’dan ciddi bir gol yediler. Suudlar, bir futbol maçı aracılığıyla hem TFF’yi hem de kulüpleri oyuncağa çevirerek sadece onları değil; Erdoğan’ı da yıllardır içten içe biriken toplumsal bir öfkeyle baş başa bırakmış oldular.
Peki öfke gerçekten doğru bir hedefe mi yöneldi? Elbette söz konusu Araplar olunca, ırkçı refleksler devreye girdi ve Araplara yönelik ırkçı söylemler sosyal medyayı kapladı. Öyle ki yıllardır “solcu”, “sosyalist” geçinen insanların bile bu ırkçı hezeyana nasıl kapıldıklarını ibretle izledik. Kardeşi Abdullah Cömert’i Gezi Direnişi sırasında yitiren Zafer Cömert Gezi Direnişi’nde ölenler arasında Arap Aleviler olduğunu hatırlatmak zorunda kaldı.
Dahası Büyükekşi’yi ve iktidarı hedefe koyanlar kulüplerin Arabistan’da oynama hevesini unutmuş olmalı. Batık kulüplerini iktidarın vergi aflarıyla, borç yapılandırmalarıyla yüzdürmeye alışmış olan kulüpler Neymar’ın 10 Instagram gönderisiyle kazanacağı para uğruna Süper Kupa finalinin Suudi Arabistan’a taşınmasına gık diyemediler.
Madem Atatürk hassasiyetleri bu kadar güçlü, onun resimlerinin ve sözünün yasaklanmasına karşı şöyle estiler böyle gürlediler diye PR’ları yapılan başkanlara şunu demek gerekmez mi: Hadi bakalım Koç efendi, Suudlarla ticari ilişkilerini bir gözden geçir bakalım! Madem hassasiyetiniz bu kadar yüksek Riyad’daki Ford fabrikanı kapat!
Elbette yapamazlar! Sermaye böyledir: Her türlü kirli rejimle iş tutar. Türkiye’deki tek adam rejimine Koç’un yıllardır tek kelime ettiğini duyan oldu mu? Haşa… Suudi Arabistan’da demokrasi yokmuş, insan hakları can çekişiyormuş, iş yaptıkları rejim yoksul Yemenlileri yıllardır açlığa terk ediyormuş, katlediyormuş Koçlar için hiç fark etmez; burnunu tutar ve sermayesini buraya park eder! Türkiye’ye gelince nasıl olsa resmi bayramlarda reklam şirketlerine hazırlattıkları videolarla Atatürkçülüğü satın almak kolay! Buna kanmaya hazır bir kitle de var nasıl olsa!
Süper Kupa maçı sonrası Türkiye’de AKP’nin halen teslim alamadığı canlı bir toplumsal muhalefet damarının olduğu görüldü. Ama bu damarın çarpık yanlarını da görmekte fayda var. Laik milliyetçiliğe dayalı, Kemalizm eksenli, ırkçılığa meyyal bir muhalefet dinamiği bizi ileriye taşımaz. Bu topraklarda mevcut rejimle barışması imkânsız toplumsal katmanları enternasyonalist devrimci bir mücadeleye katma görevleri bizim omzumuzda!
2024 yılında sınıfçı, enternasyonalist devrimci bir öncüyü inşa etme mücadelesine daha sıkı sarılalım ve bu baştan aşağı çürümüş kirli düzenden gereken hesabı hep birlikte soralım!