Okur Mektubu: Hendek Organize Sanayi Sömürü Yuvası, Sendikalar Seyirci!

Okur Mektubu: Hendek Organize Sanayi Sömürü Yuvası, Sendikalar Seyirci!

Sakarya 2. Organize Sanayi Bölgesi kuruluş protokolü, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca 24.04.2001 tarihinde onaylanmış ve Hendek İlçesi Kargalıhanbaba Mahallesi’ne tüzel bir kişilik olarak kaydedilmiştir. 352 hektarlık alana kurulmuş olan bölge 96 adet sanayi parsel bulundurmakta ve bu parsellerin 95 parsellik alanı 80 sanayi kuruluşuna tahsis edilmiştir. Karma OSB olarak faaliyet gösteren bölge tam kapasite çalıştığında 25.000 işçiyi istihdam edebilmektedir. Bölgede alüminyum, otomotiv yan sanayi, sütten yapılan ürünler, gıda sanayi, klimatik test kabinleri, iç yapı malzemeleri, elektrik kondansatörleri, kuruyemiş çeşitleri (kahve, baharat ve pastane yan ürünleri imalatı), kimyasal ilaç, elektrikli vinç, orman ürünleri yonga ve levha, her türlü ısıtma ve soğutma sistemleri, çelik kalıp, trafo şarj, inşaat malzemeleri, plastik maddelerin biçimlendirilmesi, tekstil, endüstriyel kağıt, mobilya, römork makine, tarım ve hayvancılıkta kullanılan makinelerin imalatı ve daha bir çok günlük hayatta kullanılan malzemelerin üretimi yapılmaktadır.

Bölgede bulunan fabrikaların çalışma saatleri genelde insani çalışma saatlerinin dışında olup günlük 10 ile 12 saat arasında değişmektedir. Bazı sendikalı fabrikalar işçileri 8 saat çalıştırmaktadır; fakat o fabrikalar da işçileri makinelerle yarıştırmaktadır. Örneğin Daikin fabrikası… Bu fabrikada Daikin ve Airfel markalarının iklimlendirme sektörüne yönelik kombi, klima üniteleri, panel radyatörler fancoil klima santralleri üretimi yapılmaktadır. Japon merkezli olan bu fabrika kuruluşundan bu yana ağır çalışma koşullarından dolayı sendikalaşmaya gitmiş, 2021 yılının ilk ayında işçiler sendika için örgütlenme çalışmalarını büyük ölçüde tamamlamıştı. O sırada fabrikayı sık sık ziyaret eden Özçelik-iş Sendika Başkanı Rıfat KURT 15 Nisan 2021 tarihinde işçileri, yapılan toplantılarda çeşitli vaatlerle kandırarak ve hiçbir şekilde işçilerin taleplerini dile getiren temsilci seçimi yapılmadan sözleşmeyi imzalatmaya zorlamıştı. İşçiler karşı çıkmıştı; lakin kimi işinden atılmıştı kimi ise çeşitli nedenlerle korkutulmuştu. Duruma karşı çıkan bazı sendika temsilcileri ise işinden olmuştu.

Özçelik-İş Sendika temsilcilerinden olan Hüseyin Kurban süreci şöyle anlatıyordu: “Sendikal sözleşmesini nisan ayında yeni gerçekleştiren iş yerimizde sendika çok büyük hayal kırıklığı yarattı, en kötü sendika sendikasızlıktan daha iyidir derler, Özçelik-İş Sendikası en kötü sendika dahi olamadı. Metal sektörünün en kötü sözleşmesine imza attılar ve bunu işçiye dikte etmek için temsilci heyeti seçimi dahi yaptırmadılar. Birçok dava arkadaşım görevinden istifa ettiler, ben görevde kalarak mücadele yolunu seçtim, buna da artık dayanamayıp beni de görevden alma yoluna gittiler.”

Öz-Çelik İş Sendikası anayasal bir hak olan işçilerin kendi hak ve taleplerini dile getirecek bir temsilci seçmeyi bile işçilere çok görmüştü. Böylece işçilerin umutlu bir şekilde girdikleri hak arayışı patron yanlısı sendikanın elinde çöp olmuştu. Ben kağıt fabrikasında çalışan bir üretim işçisiyim; peçete, içten çekmeli kağıt havlu, hareketli havlu, maske ve muayene örtüsünden köpük sabuna kadar çeşitli ürünleri üretiyoruz. Sabah 08.30-18.30, akşam 18.30-04.30 olmak üzere iki vardiya günde 10 saat çalışıyoruz. O kadar seri üretim yapıyoruz ki sabah hangi üründen yaptığımız aklımızdan uçup gidiyor, bir günde tonlarca mal omuzlarımızdan geçiyor. Ben çalışmaya başlayalı 2 ay oldu ve fabrikada çalıştığım işçi arkadaşlarımın benden çok daha fazla fabrika deneyimleri olmuş. Aralarında, Özçelik-iş Sendikası’nın örgütlü olduğu Daikin fabrikasında çalışan bir depremzede ile oldukça sohbet etme fırsatım oldu. Daikin fabrikası 2023 Nisan-Mayıs aylarında 4-6 aylık sözleşmeli işçi alımı olduğunu ilan etti. İş görüşmesine giden işçi arkadaşım İSG eğitimi aldıktan sonra insan kaynaklarının “eğer çalışmanı beğenirsek sözleşmen bittiğinde seni kadroya alırız” şeklinde vaatte bulunduğunu söylemişti. Aynı zamanda işe alınan yengeme de aynı vaatte bulunulmuştu. Yalnız yengem yoğun çalışma şartlarına dayanamayıp bir ay sonunda şiddetli bel ağrısından işten çıkmak zorunda kalmıştı. O aylarda fabrikada toplamda 300 ile 400 arası sözleşmeli işçi alımı olmuştu. Sözleşmeli oldukları için sendikal haklardan yararlanamayan işçiler sözleşmeleri bittiğinde kadroya aldıkları kişi sayısının 10 kişiyi geçmediğini anlamışlardı ve işçiler sıradan işten çıkartılmıştı.

O aylarda Daikin fabrikasında çalışan arkadaşım maruz kaldıkları sömürüyü “o kadar seri çalıştırılıyorduk ki makineler son devirde çalıştırılıyordu bizde onlara yetişmeye çalışıyorduk, bir makinede çalışırken günlük klima kotası 700 iken lavabo ihtiyacımı gidermek için çok hızlı yaptığımda kotayı 800 klimaya çıkartıyorlardı, sapasağlam bir insan olmama rağmen boyun ağrısına dayanamayıp 3. ayda işten çıkmak zorunda kaldım.” şeklinde açıklamıştı. Daikin fabrikası Özçelik-iş sendikasına bağlı olmasına rağmen insani çalışma koşulları hiçbir dönem yaratılamadı. Başka bir işçi arkadaşım Sakarya 2. OSB’de birçok fabrikada uzun yıllar çalışmış, 40 yaşlarında çok acı bir iş kazası geçirmiş, hakkını alamayıp sendikaya başvurduğunda sendikanın kaçacak yer aradığını söylemişti. Bunun gibi örnekler yaşayan birçok işçi arkadaşım mevcut sendikaların da patronlardan yana olduğunu işçilerin sırtından geçinen bir gruptan başka bir şey olmadığını dile getirdiler. Yaşadıkları deneyimlere bakılırsa çok da haksız sayılmazlar, ucuz emek cenneti olan Türkiye’de patronla iş birliği yapan aynı zamanda kendi menfaatini güden sendika ağaları bırakın işçi haklarını gözetmeyi tam tersine gasp ederek göbeklerini şişiriyorlar.

Elbette ki gerçekten işçi haklarını gözeten ve koşullarını iyileştirmek için çabalayan sendikalar da mevcut ama en az 25.000 kişinin ağır koşullar altında çalıştığı Sakarya 2.OSB’de hiçbir faaliyette bulunmamaları onların da göstermelik işlerden başka bir şey yapmadıklarının kanıtıdır. Biz işçi sınıfı olarak kendi koşullarımızı iyileştirmenin yollarını patron yanlısı sendika ağalarında değil kendimizde aramalıyız. Üretimden aldığımız gücün farkına varmalı ve bu gücü patronlara karşı etkin bir şekilde kullanabilmeyi sağlayacak sendikalar kurmalıyız. Bu sendikalar çalışma saatlerimizi insani koşullarda tutabilecek, üretim araçlarını işçilerin 5 ayda meslek hastalığına yakalanabileceği devirlerde değil normal devirlerde çalışmasını sağlayabilecek, maaşlarda güncel düzenlemeleri zamanında uygulayabilecek, iş kazalarında işçi yanlı politikalar uygulayabilecek ve yeri geldiğinde taleplerimiz için grev düzenleyebilecek sendikalar olmalı. En önemlisi güven duyabileceğimiz, uğradığımız haksızlıklara ve ağır sömürü koşullarına duyarsız kalmayan, sadece şikâyet eden değil her zaman biz işçilerin koşullarını iyileştirmek için çabalayan sendikalar kurmalıyız. Yaşam koşullarımızı ancak bu şekilde iyileştirebiliriz.