SEP Bildirisi: SORUNLARIMIZIN KAYNAĞI GÖÇMENLER Mİ?

SEP Bildirisi: SORUNLARIMIZIN KAYNAĞI GÖÇMENLER Mİ?

Sosyalist Emekçiler Partisi, göçmenler üzerinden yaratılan siyasi atmosferin daha da otoriter bir ülke yaratmayı amaçladığını ifade ederek bugün ülkede yaşanan derin sorunların hiçbirinin sorumlusunun göçmenler olmadığına dikkat çekti. 

Bildirinin tamamı:

Türkiye çok kritik bir süreçten geçiyor. Belki de bu toprakların gördüğü en yolsuz iktidarla karşı karşıyayız. Uyuşturucu baronları ve çetelerin iktidar mekanizması ile nasıl iç içe geçtiğini sağır sultan duydu. Öte yandan iktidar, elindeki kolluk ve yargı sopası ile demokratik haklara ağır saldırılar gerçekleştiriyor. Bugün bir şehirde müzik festivali ya da bir üniversitede bahar şenliği düzenlemek bile büyük bir mesele ve çoğu durumda mümkün değil. Hapiste hiç sebepsiz ömür tüketen muhalifleri anlatmaya gerek bile yok. Diğer taraftan da Türkiye tarihinin en ağır ekonomik krizlerinden birinin tam ortasındayız ve büyük bir hızla yoksullaşıyoruz. AKP iktidarı salt ömrünü uzatmak için ülkeyi ateşe atarken bir yandan da kapitalistlere ve en tepedeki üst gelir gruplarına müthiş bir hızla servet transferi gerçekleştiriyor.

Gençliğin ve emekçilerin mücadele etmesi gereken bunca ağır sorun varken birileri ısrarla yaşadığımız buhranın sorumlusu olarak göçmenleri hedef tahtasına koyuyor. Açık konuşalım: Türkiye’deki vahşi sömürü koşullarının da kadın tacizleri ve cinayetlerinin de demokratik hak ve özgürlüklere yapılan kapsamlı saldırıların da ekonomik krizin de sorumlusu göçmenler değildir. Yaşadığımız bu büyük sorunlara karşı hedefin saptırılmasına izin vermemeliyiz. Tepkimiz AKP iktidarına, kapitalistlere ve öteden beri Türkiye’de hüküm süren vahşi burjuva düzene yönelmelidir.

AKP iktidarını sıkıştırmak adına ya da Türkiye’nin muhafazakarlaşmasından kaygı duydukları için göçmenlerin günah keçisi yapılmasını destekleyenler, çok tehlikeli sularda yüzmektedir. Unutmayalım tüm dünyada göçmen karşıtlığı, özgürlük ve emek düşmanı aşırı sağcı güçlerin ekmeğine yağ sürmekte; otoriter ve ayrımcı bir nefret ikliminin güçlenmesine zemin hazırlamaktadır. Tarih boyunca faşist güçler, sistemin krize girdiği zamanlarda işsizlik ve yoksulluğun sebebi olarak çeşitli azınlıkları hedef göstermiş ve ardından sokaklarda terör estirerek özgürlüklere ve farklı olan herkese saldırmıştır. Hedeflenenler kimi zaman Yahudiler, kimi zaman Aleviler, kimi zaman da Kürtler olmuştur. Günümüzde dünyada aşırı sağın saldırı konusu göçmenlerdir. Türkiye’de de göçmen karşıtlığının şampiyonu ırkçı Ümit Özdağ’ın Canan Kaftancıoğlu’na terör etiketi yapıştırmak istemesi, meselenin göçmenlerle sınırlı kalmayacağının bir göstergesidir. Faşist canavara karşı her zaman uyanık olmak zorundayız.

Herkesin bildiği gibi Türkiye’de göçmenler patronlar tarafından istismar edilmekte; göçmenler kuralsız, kayıtsız, vahşi şekilde sömürülmektedir. Bu insanlar emekçidir ve Türkiye işçi sınıfının bir parçasıdır. Yapılması gereken örgütlü sınıf mücadelesini yükseltmektir. Unutmayalım örgütlü bir halk ne despotlara, ne din simsarlarına, ne açgözlü burjuvalara pabuç bırakır. Sınıf mücadelesinin yarattığı çekim, göçmen emekçileri de tesiri altına alacak ve tüm emekçiler gibi onlara da bambaşka bir dünyanın kapılarını açacaktır.

Kestirme bir çözüm yok! Ancak emek verirsek, ancak örgütlü ve cesur olursak daha iyi bir ülke için şansımız olabilir. Göçmen karşıtlığı ise Türkiye’de sağı, aşırı sağı, ayrımcılığı, otoriterliği ve  etnik gerilimleri körüklemektedir.

Birleşelim, ülkenin geleceğini ellerimize almak için örgütlenelim! Kapitalist Türkiye’nin bizlere vereceği iyimser bir gelecek yok! Bu ülkeyi kapitalistlere, soygunculara, çetelere, faşistlere bırakmayalım!

 Geleceğimiz sosyalizmdedir!

KATEGORİLER