Filistin’de Sosyalist Program Tartışması: “Sosyalist Ortadoğu” Neden Tek Alternatif? – V. U. Arslan
İsrail uzun yıllar boyunca savaşa savaşa, Filistinlileri katlede katlede ilerledi. Zaman içerisinde dramatik biçimde değişen İsrail-Filistin haritaları konuyla ilgilenen herkesin gözünde canlanacaktır. Bugüne geldiğimizde Filistinlilerin elinde birbirlerinden kopuk küçük adacıklar kaldı. Yoksulluk, baskı, bitmeyen şiddet ve savaş baki. Milyonlarca Filistinli ülke dışına sürüldü. Takviye Yahudi göçleri ve sürekli yenileri inşa edilen Yahudi yerleşim bölgeleri Filistin’deki nüfus yapısını sürekli bozdu.
“Büyük güçler” ve bölgedeki despot Arap rejimleri her zaman İsrail’den yana oldular. Yıllar ilerledikçe İsrail ne 1967 sınırlarını kabul etti, ne de aslında iki devletli çözüme razı geldi. Dağdan gelip bağdakini kovmak misali iki devletli çözüm de baştan aşağı haksızken İsrail hiç doymadı ve hep savaş istedi. Çünkü güçlüydü, arkası sağlamdı. Filistinliler ise hep yalnız.
Bu yazıda konunun tarihini anlatmak yerine Filistin meselesindeki devrimci ilkeler ve programla ilgili konulardan bahsedeceğim.
Filistin, Kürtler ve Laiklik
Kürtlere yapılanlara sessiz kalıp Filistinliler için ağlamak en hafif ifadeyle büyük bir tutarsızlıktır. Bunda tartışılacak ve affedilecek bir yan yok. Tersi de aynı şekilde doğru. Kürtlerin haklarını savunup Filistinlilerle dayanışma içerisinde olmamak da tutarsızlıktır. Kürt ulusal hareketinden dostlarımız bu konuda hassas olmalılar. Meseleye “milli çıkar” refleksiyle bakılırsa basitçe milliyetçi olunur. Bir de meseleye laiklik ekseninden bakıp Hamas’tan ötürü Filistinlilere mesafeli duranlar mevcut. Hayata ezilenlerin gözünden bakmayı öğrenemeyen bir laiklik anlayışı kaybetmeye mahkumdur. Üstelik Filistin direniş örgütleri Hamas ve İslami Cihat’tan ibaret değil; El Fetih, Halk Direniş Komiteleri, FHKC, FDKC gibi örgütlerin Filistin halkında büyük bir karşılığı var.
Sosyalist Ortadoğu Tek Alternatif
“Denizden Nehire Özgür Filistin” sloganı sosyalist çevrelerde pek bir meşhurdur, ama soralım böyle bir Filistin nasıl mümkün olacak? Bu konuda ne diyoruz? Sosyalistler İsrail’e kahretmek dışında Filistin’in kurtuluşu için ne önermeli, ne yapmalı?
Filistinlilerin haklılığını savunmak, korsan İsrail’i teşhir etmek ve ezilen ulusların kendi kaderini tayin hakkını teslim etmek anlamında; ilkesel düzeyde; birleşik ve Yahudilerin de içerisinde ayrım gözetmeksizin yaşadığı demokratik bir Filistin devleti savunulmalıdır. Ama işin gerçeği demokratik çözümlerin (yani kapitalist mülkiyet ilişkilerine dokunmayan), ne demokratik devrim anlamında, ne müzakere masası anlamında ne de ulusal kurtuluş anlamında hayatta bir karşılığı bulunmuyor. Emperyalistlerin yönettiği müzakere masaları Filistin için hep tuzak anlamına geldi. Burası çok açık. Diğer taraftan güçler arasındaki korkunç eşitsizlik yüzünden Filistinlilerin savaşarak İsrail’i ezip özgürleşmesi mümkün değil.
Peki Filistin, nasıl özgürleşecek? Bunun bir tek yolu vardır, o da bölgesel çaptaki sosyalist devrim kasırgasıdır. Filistin ancak Ortadoğu’daki diktatörleri deviren bir devrim kasırgasının yardımıyla özgürleşebilir. Filistin’in başka türlü İsrail’i yenmesi mümkün değildir. Büyük bir alt üst oluş olmadan, büyük fırtınalar çıkarmadan Filistin özgürleşmeyeceği gibi bütün Ortadoğu’da emekçi sınıfların yaşamlarında kayda değer bir iyileşme olmayacaktır. Bu yüzden ezilen Filistin ve Kürt halkının özgürleşme mücadelesi Ortadoğulu emekçilerin eşitlik ve özgürlük mücadelesi ile bağlanmış durumdadır.
Ortadoğu yakın dönemde, geçmişe gitmeye gerek yok, Mısır’dan Tunus’a, Irak’tan İran ve Lübnan’a çok güçlü halk ayaklanmalarıyla sarsıldı. Yani nesnel şartların Ortadoğu’da ayaklanma ve devrimler için uygun olmadığını kimse iddia edemez. Zaten yenilerinin de eli kulağında. Ama geçmiş ayaklanmalar da gösterdi ki yolsuz despotlara karşı burjuva demokratik bir içerikle sonuç alınamaz. Ne iş, ne demokrasi; ne refah, ne insan hakları; ne gelecek, ne laiklik; ne kadın hakları, ne halkların kardeşliği, ne de huzur kapitalist mülkiyet ilişkilerine dokunmadan gelebilir.
Diğer taraftan “enternasyonal sosyalizm” etnik, dinsel ve mezhepsel boğazlaşmalara karşı halkların tek birleştirici çıkış yoludur; sömürüye, işsizliğe, yoksulluğa karşı emekçilerin tek gelecek alternatifidir; diktatörlere karşı tek özgürlük yoludur; dinsel bağnazlığa karşı tek aydınlık gelecektir. Bu yüzden sosyalistler bir kere kendini gösterebilsinler emekçiler ve gençler peşlerinden akın akın gelecektir. Ve bu kez halk ayaklanmaları daha bilinçli, daha örgütlü ve daha cüretkar olacaktır. Diktatörlere karşı demokratik programla sınırlı ayaklanmaların tıkanma yaşaması tesadüf değildir. İşçi sınıfı ve yoksul halkın sınıfsal kökenli isyanlarını iktidar perspektifiyle birleştiren sosyalist bir geleneğin oluşması çabası, günümüz devrimci mücadelesinin tek programatik içeriğidir. Bunun billurlaşmış hali Sosyalist Ortadoğu Federasyonu’nda yer alacak Sosyalist Filistin devletidir. Bu program birleşik Sosyalist Kürdistan için de geçerlidir.
Türkiye sosyalist solu ise hala aşamacı demokratik devrim programını benimsemekte, hayata ulusal programlarla bakmakta, dahası giderek sınıf perspektifinden koparak kimlik ve kültür politikalarına kaymaktadır.
Oysa Kürdistan coğrafyası dışında İran, Irak, Lübnan ve kuzey Afrika’da devrimci sosyalist odaklar oluşturmak için gereken imkanlar mevcuttur. Uluslararası Sosyalist Birlik (ISL) bu perspektifle Lübnan‘da önemli ilerlemeler elde etmiştir. Batı Sahra’dan Irak, İran ve Tunus’a bu çabalar sürmektedir. Geçmişte Mısır’da Mübarek’in devrildiği dönemde sosyalist gençler Filistin davasını bayraklaştırıyorlardı ve sınırlı imkanlarına rağmen büyük bir enerji yaratmışlardı. Sisi darbesinin Mısır’da kitle hareketini ezmesi bu olgunlaşmayı durdurdu, ama sınıf bilinçli kitlelerin nasıl bir rüzgar yaratacağını emareleri de orada görüldü.
Sözün özü sosyalist Ortadoğu ve sürekli devrim perspektifi olmadan emperyalist kapitalizme rakip olamayız. Ulusal ve demokratik programlar çöpe gönderilmeyi bekliyor. İlacımız antikapitalizm, enternasyonalizm ve Bolşevizm’dir.