İTO’dan Yabancı Sermayeye Ağız Sulandıran Rehber – Emrecan Konyalı
İstanbul Ticaret Odası (İTO) geçtiğimiz günlerde İstanbul’da Mülk Edinme Rehberi başlıklı bir rapor yayınladı. Raporda yabancı sermayedarlara Türkiye’deki ucuz emek cennetini pazarlama konusunda İTO elinden geleni yapıyor. Ucuz işgücü ve gayrimenkul gibi fırsatları bolca cilalayan İTO öte yandan emekçilerin yaşadığı cehennemi de açık etmiş oldu. İTO diyor ki:
“Türkiye 10 puan üzerinden 7,35 puan ile nitelikli mühendis bulunabilirliğinde Polonya, Romanya, Çekya gibi ülkeleri geride bırakmıştır. ‘İmalatta saatlik işçi maliyeti’ Türkiye’de 5,6 Amerikan dolarıyken, Almanya’da bu maliyet 47,2 Amerikan dolarıdır.”
Sokak röportajlarının hangisini izlesek üniversite bitirip işsiz kalan, komik rakamlara çalışmak zorunda kalan gençler görüyoruz. Henüz geçtiğimiz günlerde bir röportajda sağlık çalışanı genç bir arkadaş cebimde tek kuruş yok, eve giderken araba çarpsa gözüm arkada kalmaz diye isyan etmişti. İTO ise Türkiye’de nitelikli ama ucuz işgücü olmasıyla iftihar ediyor. Şaşırmamak lazım tabii ki. İTO her fırsatta büyük şirketlerin çıkarına olacak yasal düzenlemeleri, politikaları öneriyor zaten. Türkiye’deki güvencesiz çalışma, düşük ücretler, ücretsiz izin dayatması, kısa çalışma ödeneğinin emekçileri aç bırakması elbette umurlarında değil. İTO başkanı Avdagiç’in açıklamasına bakın, “Anti-Covid 2021 reçetesi” diye adlandırdıkları reçetede neyden bahsediyor:
“Salgın hastalık sebebiyle oluşan iş kaybını telafi etmek üzere ilave olarak işe alınan çalışanımızın ‘deneme süresi’ ile sınırlı olmak üzere işten çıkarma yasağı kapsamına dahil edilmemesinin özellikle sanayi sektöründe yeni istihdamın önünü açacağı kanaatindeyiz.”
Pandemi süresinde işten çıkarmaların ve ücretsiz izin dayatmasının acı sonuçlarını gördük. İTO başkanı 2021 reçetesi olarak, patronlara verdikleriniz yetmez diyor. İşe yeni alınan çalışanları deneme süresindeyken rahat rahat işten atalım, önümüzde hiçbir engel kalmasın demeye getiriyor lafı.
İTO’nun Sömürü Rehberinde Mütekabiliyet Yasası
Daha öncesinde kanunlar yabancıların mülk satın alma işlemini karşılıklı işlem şartına bağlıyordu. Bu ne demek: Eğer bir ülkeden toprak alma izni Türkiye’ye verilmiyorsa, Türkiye de o ülkeye toprak alma izni tanımıyordu. Mütekabiliyet yasasıyla birlikte 183 ülke vatandaşının Türkiye’den gayrimenkul alabileceği bir durum oluştu. Gelelim İTO ve sermayedarlar mütekabiliyet yasasına neden bu kadar hayranlar. Elbette yasanın faydası dünyanın herhangi bir yerinden emekçiler gelsin Türkiye’de mülk sahibi olsun değil, yabancı yatırımcıların önündeki engellerin kaldırılmış olması.
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mücahit Demirtaş yabancı yatırımcı hedefli yasadan bahsediyor:
“Mütekabiliyet Yasası yürürlüğe girmeden önce toplam 54 bin 627 kişi ülkemizden taşınmaz edinmişken, o tarihten itibaren 234 bin 7 kişi taşınmaz edinmiştir. Karşılıklılık ilkesinin kaldırılmasının ardından yabancı yatırımcıların ülkemizden gayrimenkul talepleri artmış, her kıta ve her ülkeden birçok yabancının ülkemize yatırım kararı almıştır.” Hem bakan yardımcısının hem de İTO’nun açıklamalarından anladığımız üzere yasa tamamen yabancı sermayeyi cezbetmeye yarıyor. Türk lirası değer kaybedip, emekçiler fakirleştikçe yabancı yatırımcı için fırsatlar çoğalıyor.
Sermayeye Ucuz Emek Cenneti İşçiye Cehennem!
İktidar yabancı sermayeyi çekebilmek için düşük ücretleri, hak gasplarını, yasakları, baskıları bir koz olarak kullanıyor. Sermaye grupları için en çekici noktalardan biri düşük ücretler. İTO açıklamasında haksız değil, Türkiye gerçek anlamıyla nitelikli emeğin en ucuz olduğu ülkeler arasında zirveye oynuyor. Yabancı sermaye açısından bu bulunmaz nimet. Aşağıdaki tabloda Türkiye’nin Avrupa ülkeleri arasında konumu görülebiliyor ve Arnavutluk’tan sonra en düşük brüt asgari ücrete sahip.
Öte yandan çalışanlara iş güvencesi ve emekçilerin hak arayışlarının iktidar-patron işbirliğiyle ekarte edilme çabası da yabancı sermayeyi çekiyor. İş yerinde herhangi bir aykırı ses olmayacağının garantisini AKP sermaye gruplarına veriyor. Sendikalı olup hakkını aramaya kalkarsan ya işten atılırsın ya da ücretsiz izne çıkarılırsın diyorlar. Polisinden jandarmasına kolluk güçleri patronun arkasında duruyor. Dolayısıyla yabancı sermaye birçok yerde bulamadığı hareket alanını Türkiye’de buluyor.
Elbette hayat her zaman onların istediği şekilde işlemiyor. İzmit Dilovası’nda Systemair HSK fabrikasına bakalım. Systemair 20 ülkede 27 fabrikası olan İsveç menşeili bir sanayi devi. Bu fabrikalardan biri de İzmit Dilovası’nda. 2018 yılında 28 bin metrekare üzerine kuruluyor fabrika. Az önce bahsettiğimiz yasal destekleri kapan, hak gaspları vb. uygulamaların yaşandığı bir sömürü çarkı! Systemair HSK’da sendikalı olan işçiler işten atılmış ya da ücretsiz izne çıkarılmıştı. Elbette işçiler buna karşı direnişlerini sürdürüyorlar. Ama gördüğümüz üzere yabancı sermayenin ağzını sulandıran şey tam olarak da bu iktidar desteği ve işçiler üzerinde baskı kurabilecekleri mekanizma. İTO’nun yayınladığı rehber de yabancı sermayeyi bu işçi düşmanı koşullara çağırıyor.
Sonuç Yerine
Türkiye’de olduğu gibi tüm dünyada tarafımızı seçmek zorundayız. Çünkü sermayedarlar, iktidarlar sınıfsal konumlarının bilinciyle örgütlüler. Birbirlerine yarayacak, sermayenin serbest dolaşımını sağlayacak ve uluslararası düzeyde sömürü çarklarını işletecek her şeyi planlıyorlar. Biz de sınıfımız ve sınıfımızın çıkarları konusunda net olmalı, örgütlü mücadeleyle bu organize şebekeye karşı ses çıkarmalıyız.