Nasıl Gidecekler? – Güneş Gümüş

Nasıl Gidecekler? – Güneş Gümüş

2018 seçimlerinden beri toplumsal muhalefetin geniş kesimleri “ilk seçimde gidecekler” ile “gidecekleri seçimi yapmazlar” arasında gidip geliyor. Bu iki uç düşünce de aynı bekle görücülüğe varıyor maalesef. Aşırı iyimser ilk bakış açısında ne de olsa gidecekler biz kendimizi yormayalım, riske sokmayalım ruh hali hakimken karamsar ikinci versiyonda ise ne yapsak boş denilerek ortaya çıkan rejime boyun büküp tabi olma hali kendini gösteriyor.

Bu iki ruh hali de özünde kendiliğindenciliğe çıkıyor: Bizim yaptıklarımızın ötesinde tarih akıp gidiyor, her şey zaten olacağına varıyor diyen. Bu bakış açısı insanı verili haliyle alıyor ve değişmez kabul ediyor; yani kabaca insanlar ya mükemmel ya da rezil kategorisine giriyor. İki durumda da dışarıdan değiştirmeye yönelik müdahaleler anlamsız oluyor. Sonuçta da mesela 1968 ya da Gezi gibi bir isyanın ortasında, yani her şey mükemmel görünürken aşırı iyimser ve halka sonsuz güven bir taşıyor. Ama işler kötüye giderken beklentileri karşılıksız çıktığı için aşırı karamsarlık ve umutsuzluğunu çevresine de yayıyor. Bakın bugün “seçimle gitmezler” diyenlerin büyük çoğunluğunun seçimle gitmiyorlarsa “biz gönderelim” dedikleri filan yok. Ne yapsak ne etsek boş; “AKP’yi destekleyenlerden bir yol olmaz” demenin; kenara çekilmenin; kendi pasifliklerini meşrulaştırmanın yolu oluyor bu argümanları.

Reformizm boşuna kendiliğindencilikten çok beslenmiyor. Kitleleri mücadelenin öznesi yapmaya değil; onları pasifleştirmeye dayalı bir siyasal pozisyon öneriyor. Var olan değişmezse bize kalan da elleri kolları bağlayıp olanı kabullenme oluyor. Bu çerçevede iktidarın hamleleri karşısında her sıkıştığında CHP’nin zaten gidecekler vaadine sığınması şaşırtıcı değil.

Devrimcilik ise kendiliğindeliğin gücünü yadsımadan iradeyi öne çıkarmaktan geçer. Hem kitlelere güven duyacaksın; aslında onların bugünkü hallerine değil, potansiyellerine, mücadele içinde ayağa kalktıklarında deneyimleriyle kendilerini dönüştürme gücüne güven duyacaksın. Hem de sadece güvenmenin yetmediğini, egemen sınıfların salvoları karşısında kitleler devrim anında bile eksik kalabileceğinin bilinciyle önderliği örgütlemek gerektiğini bileceksin. Zafere ulaşmak için kitlelerin öncü devrimci örgütünü yaratmak ve devrimci partinin kitle hareketlerine, gündelik siyasete müdahalesini örgütlemektir iradi olan.

Mücadele Umuttan Beslenir

HDP’ye yönelik son operasyon sonrası twitter “faşizm geldi” tweetleriyle doldu. Ee faşizm geldi de; sen twitterdan bunu duyurmak dışında ne yapıyorsun? Aslında umutsuzluk, korku yaymak dışında hiçbir şey! Mücadele umuttan beslenir; karamsarlıktan değil. Toplumsal muhalefetin her şeyi bildiğini sananların şahane politik tespitlerine değil; mücadelenin örgütlenmesine ihtiyacı var.

Hiçbir olağanüstü dönüşüm binbir emek olmadan gerçekleşmedi; bakın İslamcıların iktidara yürüyüşüne. 1970’lerden başlayan, 12 Eylül sonrası mahalle mahalle siyasi çalışmalarla kazanılan mevzilerle bu noktalara geldiler. Bize ise muhalif kisvesi altında hala umutsuzluk, karamsarlık içinde debelenmeyi teklif edenler var!

Gelecekle derdi olan, başka bir dünya isteyenlerin bu safsatalara kulak tıkaması kaderini eline almak için irade göstermesi, örgütlenmesi lazım. Var mısın?

Bugün daha güçlü şekilde sosyalizm kazanacak deme zamanı! Unutma mücadele edersen her şey değişir.

KATEGORİLER