Gezi Direnişi 6 Yaşında: Ne Öfkemiz Azaldı Ne de Umudumuz!
Gezi Direnişi’nin üzerinden tam 6 yıl geçti. Türkiye tarihinin en büyük eylemliliklerinden biri olan ve neredeyse Türkiye’nin hemen hemen her kentinde gerçekleşerek milyonlarca kişinin katıldığı eylemler bugün bile baskı rejimini korkutmaya devam ediyor. Davalarla, tutuklamalarla AKP ve Erdoğan rejimi hala Gezi’nin intikamını almak için mücadele ediyor.
31 Mayıs 2013’te Erdoğan’ın Taksim Gezi Parkı’na Topçu Kışlası’nı dikmek amacıyla saldırıya geçmesi fitili ateşlemişti. Başlangıçta Gezi Parkı’nı korumak için başlayan ve yerel bir karaktere sahip olan eylemler iktidarın orantısız ve vahşi polis şiddeti ile karşılanırken, tepkiler giderek Erdoğan’ın inşa etmeye çalıştığı baskı rejimini hedef alır hale gelmişti. Kitleler polis saldırısına rağmen sokaklardan geri adım atmamıştı. Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, Hasan Ferit Gedik Gezi’nin başlangıcından itibaren bir yılı aşkın süren eylemlilik sürecinde polis tarafından katledilmişlerdi.
Aradan geçen 6 yılda Türkiye büyük badireler atlattı. 2014 Aralık ayında Erdoğan rejiminin nasıl bir yolsuzluk bataklığına saplandığı iktidar savaşına girdiği yargı ve polis içerisinde yuvalanan Gülen cemaati tarafından ortalığa saçıldı. Bu iktidar savaşında asıl zarar gören ise toplumsal muhalefet oldu. Yıllarca cemaate kol kanat geren, ne istedilerse veren Erdoğan FETÖ söylemini kim olduğu fark etmeksizin toplumsal muhalefet üzerinde baskı kurmanın bir aracına dönüştürdü. 2015 yılında, 7 Haziran seçimlerinde “Seni başkan yaptırmayacağız!” diyerek yola çıkan HDP, Selahattin Demirtaş’ın kamuoyunda artan popülaritesi ve Türkiyelileşme söyleminin yarattığı rüzgârı da arkasına alarak barajı aştı ve güçlü bir şekilde meclise girmeyi başardı. AKP ise iktidara geldiği günden bu yana ilk kez tek başına iktidar olma şansını kaçırdı. Erdoğan rejimi Türkiye halklarına bunun bedelini adeta bir iç savaş iklimi yaratarak ödetmeye çalıştı. 22 Temmuz’da Suruç’ta, 10 Ekim’de Ankara Garı’nda devletin gözleri önünde IŞİD’in bombalı saldırıları gerçekleşirken yüzlerce insan katledildi. 1 Kasım’da tekrarlanan seçimlere bu iklimde giden Erdoğan AKP’yi kanlar içindeki iktidar koltuğuna yeniden oturtmayı başardı. Diğer taraftan hendekler bahane edilerek Kürt kentlerine 90’lı yılları kat be kat aşan saldırılar gerçekleştirildi; yüzlerce insan katledildi, kentler yıkıldı, Kürt siyasetçiler tutuklandı. Kürt kentlerinin yıkımına karşı sesini yükselten Barış Akademisyenleri gibi muhalif özneler işlerinden atıldı ve yargılandılar.
15 Temmuz 2016’da Erdoğan ile cemaatin çatışması hızlı çekim bir iç savaşa dönüştü. Darbe girişimi geri püskürtülürken, ilan edilen OHAL Erdoğan için toplumsal muhalefeti baskı altına almanın, özgür düşünceyi susturmanın ve muhalif kadroları kamu kurumlarından temizlemenin bir aracına dönüştü.
2017 yılında ise Erdoğan MHP’nin de desteğini arkasına alarak sopalı ve şaibeli bir referandum eşliğinde yıllardır hayalini kurduğu başkanlık rejimini yasallaştırmayı başardı. Erdoğan 2018 yılında yine tartışmalı bir seçim eşliğinde partili cumhurbaşkanı olmayı başardı.
Erdoğan, tek adam rejimini adım adım inşa etmeyi başarırken emekçi sınıflara büyük bir ekonomik kriz hediye etti. Bir yanda işsizlik, yüksek enflasyon, yüksek gıda fiyatları, Çin tipi sömürü koşulları, işsizlikten ve borçlardan bunalarak kendi yakan insanlar… Diğer yanda ise büyük projelerle semirtilen sermayedarlar, yandaşlara, parti teşkilatlarına akıtılan kamu kaynakları, ahbap çavuş ilişkisiyle kamu kurumlarına atananlar ve her an her saat soyulan bir ülke… Bütün bunların üzerini kapatmaya and içmiş, başkanlık rejiminin bataklığı haline gelen havuz medyası ve trol orduları… Aradan geçen 6 yılda yaratılan Türkiye profili…
Böyle bir profilin her an her zaman yeni bir Gezi Direnişi’ne kapıyı aralaması tarihin kaçınılmaz bir sonucudur. İşte Gezi’den hala korkmaları bundandır. Her türlü baskıya ve katliama rağmen hala buradayız. Hala umutluyuz ve cesaretliyiz. Gelecekteki daha büyük direnişlerin, mücadelelerin yılmaz birer neferleri olarak egemenlerin karşılarına dikilmeye devam edeceğiz.